Seyrani Şiirleri 3
Edelim nazmile hoş bir nasihat
Edelim nazmile hoş bir nasihat Dinlesin talib-i destan olanlar Şayet verdi nutkum cahile sıklet Kadrim bilir ehl-i irfan olanlar
Meylini vermişsin kesb ile kare Zikirden fikirden olup avare Bulursun ey miskin ölüme çare Bulmadı âlemde Lokman olanlar
Kimsenin kimseye yoktur sayesi Sütlere karıştı cehlin mayesi Tilkiye verildi aslan payesi Tilki payesinde aslan olanlar
Bütün cihan tuttu şimdi efkâre Küçükten büyüğe yoktur mudare Hizmet gördürürler pir ihtiyare Üç beş yaşındaki sübyan olanlar
Niçin garip oldu hükm-i şeriat Kadının müftünün yediği rüşvet İçkide zinada cahile nevbet Vermiyor hafız-ı Kuran olanlar
Mağrip dediğimiz şark olur bir gün Mümin münafık fark olur bir gün Cennet libasına gark olur bir gün Hak için sinesi üryan olanlar
Kim ne işler ise kendisi biler Her âdem bir türlü sevdaya yiler Dünyada ağlayan ahrette güler Ruz ü şeb Hak için giryan olanlar
Fark etmez dediğin asla din iman Anınçün bilemez yahşiyle yaman Haraç korkusundan olmuş Müslüman Bir alay nimet-i küfran olanlar
Cellad-ı ecelden yemişler satır Kimi tellak imiş kimisi natır Kara toprak içre gark olmuş yatır Kimi veli kimi sultan olanlar
Hiç kimse kimsenin gayretin gütmez Anınçün Hak sözün tutup işitmez Meyhaneye gider camiye gitmez Kadısı müftüsü şeytan olanlar
Dinleyene sivrisinek saz olur Anlamaza davul zurna az olur Sureta insanlar hilebaz olur Böyledir manası hayvan olanlar
Görmüş yok cihanda cahilden vefa Vefa umup etme kendine cefa Olur mu insana zehirden şifa Fikretsin gönülden ihvan olanlar
Sultan isen koyma boynunda vebal Her işin sonunda var elbet zeval Bir mezaristana git eyle sual Kimdir o hâk ile yeksan olanlar
Küçük lokma ile dolmaz avurdu Ne yaman insanı kastı kavurdu Cihanın külünü göğe savurdu Geçti sadarete hayvan olanlar
Bizleri bu ateş haşredek yakar Sanma şimdi sular engine akar Borcunu zannetme gırtlağa çıkar Ecelden kalbine ferman olanlar
Alırsın rengini yeşilli morlu İlletin yok iken olursun çorlu Kılıç vuran düşman olursa zorlu Kurtulmaz sahib-i kalkan olanlar
Herkes belasını azdı da buldu İnsanda evvelki sadakat n'oldu Eski sarayları beğenmez oldu Yere sığmaz oldu sultan olanlar
Çarh-ı felek daim dönüp övünmez Dönerse de dahi eyliğe dönmez Yedi derya suyu dökülse sönmez Bu zulmün nârından suzan olanlar
Seyranî kâmiller ta'nın eylesin Cahiller nutkun zemmin söylesin Bundan âlâ destan yapıp neylesin Şairlikte merd-i meydan olanlar...>>
Efendim almış züğürtlük
Efendim almış züğürtlük Kaşa beni göze beni Sürükler yıl cepte dörtlük Yaz bahar kış güze beni
Dedim züğürtlük çelebi Nedir ezdiğin sebebi Ben değilim yoğurt gibi Yağım çıkar öze beni
Ateş belli yakışından Günlük belli kokuşundan Müflisliğin yokuşundan Kurtar çıkar düze beni
Dedi dinlemem ben çene Bakalım beş yüze bine Al da nişangâhı dene Çeşmin süze süze beni
Değil şimdi arayıla Padişahlık parayıla Sikke ile turayıla Muhtaç sanma söze beni
Seyranî'ye şöyle böyle Ne suçu var ise söyle Şanına düşeni eyle Ayna etme yüze beni...>>
Eğlen hocam eğlen bir sualim var
Eğlen hocam eğlen bir sualim var İzan nedir erkân nedir yol nedir Seni bana gayet fazıl dediler İçerimde bir yaram var bil nedir
Cennetin kapısın Sallallah açar Şeriat işini Muhammet seçer Seksen bin evliya yurdundan göçer Onları bekleten mutlu kul nedir
Muhammet dinidir taptığım tapı Bozulmaz Mevlamın yaptığı yapı On iki bahçede kırk sekiz kapı Eşiği bekleyen iki kul nedir
Kıldan ince derler sıratın yolu Önünde devletli ardında Ali Üç yüz altmış birdir selvinin dalı Dalında açılan iki gül nedir
Başına bağlamış al yeşil çember Kokuyor ağzından misk ile amber Seksen bin evliya yüz bin peygamber Önünde gidiyor iki kul nedir
Seyranî der diyar diyar gezmedim Kalem alıp kaşın gözün yazmadım Elim ile bir gemicik düzmedim Gemi nedir derya nedir yol nedir...>>
Elbette bu çarhı bir döndüren var
Elbette bu çarhı bir döndüren var Tehi döner çarh-ı felek değildir Gelmiş olanları bir gönderen var Gidip de gelmemek dilek değildir
Şem'-i vuslatına seza sönmemek Ne mümkün mahluka fani dememek Bu çarhın elinde değil dönmemek Galiba binası dölek değildir
Bu dünyaya gelen yine göçmekte Emeğine uygun mahsul biçmekte Herkes kendi rızkın yiyip içmekte Kul kula sebeptir şelek değildir
Kuran kurmuş böyle yolu erkânı İzan erkân piri Tanrı arslanı Ehlinin malumu Âşık Seyranî Çiğ süt emmemiştir kelek değildir...>>
Emr-i Hak bizi deli dolandırır
Emr-i Hak bizi deli dolandırır Feleğin işine hille olur mu İnsanı gafletten aşk uyandırır Bize bundan özge çille olur mu
Okuyup hıfzettik bir yârin adın Sundu ağzımıza lezzetin tadın Biz şahlar şahının yedik tokadın Bize başka yerden sille olur mu
Biz gam metaından aldık bir kıyye Bu aşk-ı ilahi Haktan hediyye İletsem Cennete İdris Nebiyye Örümcek perdesi hülle olur mu
Bir araya gelse hep tercümanlar Bir dilden eylesek ahd ü amanlar Havada bulutlar dağda dumanlar Kovan sız toplara gülle olur mu
Seyranî'yim seyreyledim âlemi Ne devlet ki bula ikser âdemi Kaptan kaba koyar takdir âdemi Öyle olmayınca böyle olur mu
Aç gözünü hayalleme Seyranî Muhanneti kovalama Seyranî Nafileye çabalama Seyranî Öyle olmayınca böyle olur mu...>>
Eski libas gibi âşıkın gönlü
Eski libas gibi âşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imiş Güzel sever isen gerdeni benli Her güzelin kahrı çekilmez imiş
Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imiş
Sevdiğim değildin böylece ezel Aşkımın bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik sandığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş
Seyranî'nin gözü gamla yaş imiş Benim derdim cümle derde baş imiş Ben bağrımı toprak sandım taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş...>>
Everek şehrinde gördüm bir güzel
Everek şehrinde gördüm bir güzel 0 da düşmüş bir kötünün eline 0l hâk-i payına yüzümü sürdüm Salınıp giderken kendi iline
Yüz yüze rasgeldim günlerde bir gün Cennetten etmişler dünyaya sürgün Kötüye düşmüş de gönülü kırgın Hayran oldum tatlı güzel diline
Selamı verince eğlendi biraz Atardı ağzına uğrunca çerez Dudadığının rengi sultani kiraz Hiç bir gül benzemez kendi gülüne
Karşıma geçmiş de gözünü süzer Sanki Seyranî'nin bağrını ezer Saçının bir teli bin cana değer Bin kız kurban olsun böyle geline...>>
Evvel giymez iken ipek mintanı
Evvel giymez iken ipek mintanı Giyersin eğnine çul yavaş yavaş Feragat kıl bırak aşk u sevdayı Olma bir dilbere kul yavaş yavaş
Heder olsa bir pul için her demin Munannet babına basma kademin Emsaliyle konuşmayan âdemin Altun ismi olur pul yavaş yavaş
Soyundum libasım oldum uryani Seyrettim köşeyi çarh-ı devranı Bu dünyanın işi bitti Seyranî Başına bir çare bul yavaş yavaş...>>
Ey adımı Mecnun andıran Leyla
Ey adımı Mecnun andıran Leyla Gam yemezdim olsa senin idrakin Etmem nefsim için ah u vaveyla Çekmem kasavetin bir avuç hâkin
Halk iki kısımdır erkek dişidir Sende göz kulak var duyar işidir Kimin yaratması kimin işidir Sofu elde tespih belde misvakin
Bir yaydan çıkmışız hedefe vusul Bulmak için biz siz ararız bir yol Hak bilir etmezdin ölmeyi kabul Olsa bu can ü ten kendi emlakin
Bitmeyen gölgeye atılmaz bider Riya ile etme emeğin heder Bir demin sürürdür bir demin keder Birisi zehrindir biri tiryakin
Mülk dava etmeye benzer yelisin Hakla ortak isen malı bölüşün Seyranî âleme senin gelişin Benzer gubarına has ü haşakin...>>
Ey bir kez düşmeyi görmeyen düşte
Ey bir kez düşmeyi görmeyen düşte Gör ki yahşi halin ne yaman gelir Bülbülün elbette hayalde düşte Hatırına zevk-ı gülistan gelir
Farz sünnet amma ki helal kisb ü kâr Ahval-i âlemdir malum-u nigâr Gâhi gelir gül açıcı rüzigâr Gâh da soldurucu mihrican gelir
Ne var divaneye zincir takrnasa Ne de pervanesin nâre yakmasa Mecnun gönlüm Leyla'sına bakmasa Korkarım başına bir ziyan gelir
Akıl madeninin cevheri renk renk Yayla ok kılman hasmı top tüfenk Nemrut'un hakkından bir topal sinek Rüstemin hakkından kahraman gelir
Seyranî takdir-i ilm-i ezeli Kimisi usludur kimisi deli Kâfirin hakkından Hazreti Ali Devlerin hakkından Süleyman gelir...>>
Ey enbaz-ı hüsn-i Yusuf-ı mümtaz
Ey enbaz-ı hüsn-i Yusuf-ı mümtaz Seni güzellere server dediler Bazılar leblerin rengi al kiraz Bazılar yakut ahmer dediler
Küntü kenzi bunda mahfi nümayan Sıfatın zatullah olmakla ayan Vücudun gevheri kânı dü cihan Seni sultanlara serdar dediler
İsmi resmi cümle mahluk mevcudat Zuhur-ı mümkünat cümle kâinat Maden-i vücudun ettiler ispat Sıfat-ı zatına cevher dediler
Mahrem-i şanından masun cemalin Zerre noksan kabul etmez kemalin Cümle mağrip meşrık kıble şimalin Ednası Seyranî kemter dediler...>>
Ey güzel ateş-i aşkınla senin
Ey güzel ateş-i aşkınla senin Elverir yandığım nâre doğrusu Gerçi düşkünüyüm o sîmin tenin Amma kaşın gözün kara doğrusu
Top top olmuş siyah zülfün mar gibi Sofu tabiatlı ziyankâr gibi Olsa dahi gövden beyaz kar gibi Aham kaba yeldir kara doğrusu
Nasıl arz edeyim sana halimi Harceyledim elde olan malımı Kaba yel elinden karın ölümü Mevta bulmuş yoktur çare doğrusu
Muhabbet biderin kalbe saçtığın Biçmeden mahsulün yeter kaçtığın Âşık Seyranî'ye senin açtığın Merhem kabul etmez yara doğrusu...>>
Ey sevdiğim artık yeter
Ey sevdiğim artık yeter Bana yosma bakışın var Ateşlerden daha beter Âşıkları yakışın var
Erdin güzellik çağma Bağladın zülfün bağına Bizi hüsnün ayağına Nal mıh gibi çakışın var
Sağlıktır her işin başı Sabırdır ekmeği aşı Aferin ey çeşmim yaşı Yâr yoluna akışın var
Güzel senin hüsnün sebep Olup gören eyler talep Cennetten mi çıktın acep Tavus gibi nakısın var
Güzellerin çok gencisin Seyranî'ye birincisin Aşk ipine zevk incisin Güzel delip takışın var...>>
Eyvah fukaranın beli büküldü
Eyvah fukaranın beli büküldü Medet ticaretin gücüne kaldık Eyiler âlemden göçtü çekildi Bizler zemanenin piçine kaldık
Rüşvet ile yazar hâkim hücceti Hüccet ile alır kadı rüşveti Halk bilmiyor dini şer'i sünneti Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık
Sene bin iki yüz altmış beş tamam Okunur ezanlar boş bekler imam Seyranî bu nutkun sonu vesselam İnanın dünyanın ucuna kaldık...>>
Felek bir gün bize bir yol gülmedi
Felek bir gün bize bir yol gülmedi Tuğlar taktı elin Seyranîsine Yirmi dokuz harften al mahlas diye Teklif eder durur Seyranî'sine
Er isen sözünü yürüt bin ata Söz ana değildir söz bence ata Olur olmaz âdem, söz ata ata Pare pare oldu Seyranî sine
Her âşık içtiğin hayat sanırlar Her meclisi avlu hayat sanırlar Ben memat olsam da hayat sanırlar Sağlığında girdi Seyranî sine
Belki bu şeb bizde o yâr bulunur Başı yastıktayken duyar bulunur Sanma bu dünyada uyar bulunur Everek'in edna Seyranî'sine...>>
Gam bahrinden doldurmuşum eleğim
Gam bahrinden doldurmuşum eleğim Çevirir çalkanır hiç elendirir Bir şakirt bilmezse hoca emeğin Çalışır çabalar hiçelendirir
Yazı yaz bilenler yazı yaz anlar Dolaşıp geliyor yazı yazanlar Yirmi dokuz harften yazı yazanlar Çatar imlasını hecelendirir
Yâr beni haneye bir kez okursa Gam değil sineme bir de ok ursa Bir talip dersini yanlış okursa Tekrar hocasından hecelendirir
Seyranî kaynıyor kalpte kazanlar Elfazı olmayan kozu kaz anlar Ölmedik adama mezar kazanlar Diker iki taşı hecelendirir...>>
Gel ezrail canımı al
Gel ezrail canımı al Ruhumda yadet serimi Yok almaya onda mecal Gözler emer serverimi
Bir alıcı kuştur felek Kuş tülerse döker telek Etrafımda olan melek Silmeyince defterimi
Nas yanında yoktur yerim Zemmederler işitirim Hasbünallah daim derim Unutmam bu ezberimi
Seyranî'den suç sadirdir Zemmetmeyen pek nadirdir Büyük tanrım pek kaadirdir Saklamaya her şerrimi...>>
Gelecekten haber veren bulunmaz
Gelecekten haber veren bulunmaz Gelen baştan geçmiş hikâyetine Nur-ı şems-i zat-ı vahdet dolun m az Benzemez mihrümah kesafetine
Her eşya mazhar-ı kudret sıfatlı Kimisi piyade kimisi atlı Ne var yaratılmış âlemde tatlı Benzemez muhabbet halavetine
Hazret-i Musa'ya indi maide Yine bozulmadı eski kaide Sağ gözden sol göze yoktur faide Bak kendi başının selametine
Kim bilirse kendin ehl-i keramet Seyranî bil anda yok istikamet Sofu her ne kadar etse ibadet Başın bağlar nefis ticaretine...>>
Gönül sarayını eyle müzeyyen
Gönül sarayını eyle müzeyyen Belki mihmanlığa han gelse gerek Vahdetten kesrete olmuş muayyen Kesretten vahdete şan gelse gerek
Kuluna yardımcı yaradan kefil Yarattığın etmez bir vakit sefil Sur düdüğün üfleyince İsrafil Çürümüş tenlere can gelse gerek
Merdane görünmüş Süleyman'a mur Bedîhi vallahi âlemül-umur Huzura hazır var hazıra huzur Yatıp bu Seyranî yan gelse gerek...>>
Gül gibi açılmış herkeste bir huy
Gül gibi açılmış herkeste bir huy Ecel gelmeyince solmaz ki solmaz Arif ol imâm-ı zevk-ı aşka uy îmanından guman olmaz ki olmaz
Bir yanmış yerime dökmezsen suyu Başını yastıktan kaldırma uyu Cahilin misali bir susuz kuyu Elden su koymakla dolmaz ki dolmaz
Yedi iklim dört köşeyi bir âdem Arayıp Seyranî gezse de madem Mezhebince âdem bulamaz demem Ma-ı meşrebince bulmaz ki bulmaz...>>
Gül yüzünden bülbül gibi dilimde
Gül yüzünden bülbül gibi dilimde Bu ne ahdır bu ne figan bu ne zar Aşkınla iradem değil elimde Bu ne ahdır bu ne figan bu ne zar
Rahmetile toprak ıslanır kurur Ecel nişangâha aldığın bulur Hüsnün civarında toplanmış durur Bu ne ejder bu ne yılan bu ne mar
Her güzel âlemde dengini bulmaz Dökülen çanaklar meseldir dolmaz Canlı kulda böyle beyaz ten olmaz Bu ne kırcı bu ne bora bu ne kar
Seyranî'yi pişirmeye başladın Ateş-i aşkınla yakıp haşladın Önde sevdin sonra dönüp boşladın Bu ne gayret bu ne namus bu ne ar...>>
Hak bir kula açsa bir bab-ı kerem
Hak bir kula açsa bir bab-ı kerem Hak açtığı gülde kapar bulunmaz Kısmet kapısını bulur lacerem Kısmette yolundan sapar bulunmaz
Anlar zevk alır çiçek özünden Rüzgârlar kül alır ateş közünden Mecnun sevmiş Hakkı Leyla yüzünden Halkta Haktan gayrı tapar bulunmaz
Deyr-i aşkta puta tapan bulunur Seyranî yolundan sapan bulunur Güzelin yıktığın yapan bulunur Aşıkın yıktığın yapan bulunmaz...>>
Hak yoluna benim gidişime bak
Hak yoluna benim gidişime bak Ehl-i tarik olan bu çalım gider Benim anda olan gidişime bak O da benim gibi bu çalım gider
Ezelden bu aşka böyle giderdim Kâh akar kâh dönüp böyle giderdim Ben kalbim pasını böyle giderdim Gel sen de bak bana bu çalım gider
Eser kaba poyraz eseri kalmaz Geçer güzelliğin eseri kalmaz Kötünün dünyada eseri kalmaz Bu kesim kıyafet bu çalım gider
Rasgeldim ben tatar ile ulağa Sefinemiz düştü şimdi kolağa Seyranî her sözü koymaz kulağa Bu çalımda geldi bu çalım gider...>>
Hak yoluna gidenlerin
Hak yoluna gidenlerin Asa olsam ellerine Er pir vasfın edenlerin Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin Tohumuyuz bir bedenin Münkir ile ceng edenin Silah olsam bellerine
Bir üstada olsam çırak Bir olurdu yakın ırak Kemiğimi yapsam tarak Yâr zülfünün tellerine
Bir kâmilin yolun tutsam Aşk oduna yanıp tütsem Bülbül gibi feryat etsem Muhabbetin güllerine
Vücudumu kavursalar Yönüm yâre çevirseler Harman gibi savursalar Muhabbetin yellerine
Seyranî kaldır parmağın Vaktidir Hakka durmağın Deryaya akan ırmağın Katre olsam sellerine...>>
Hazırladım ey aşk gönül tarlasın
Hazırladım ey aşk gönül tarlasın Gam biderin haydi şimdi ekindi Asuman gürlesin şimşek parlasın Dağ gibi başımdan duman yekindi
Ey dil çektin fani sürürün yasın Gönül aynasının Hak ile pasın Acı nedametin şimdi libasın Biçip kametine göre dikindi
Aşıkın kalbinin yarası emsiz Kalsa elbet kalmaz gözleri nemsiz Geçmez beş vaktimin hiçbiri gamsız Akşam yatsı sabah öğle ikindi
Yakın gel sevdiğim gitme uzağa Tavuskuşu gibi elvan tozağa Mağrur olup düşme sen bu tuzağa Bu dert senin kisb ü kârın çekindi
Seyranî'yim kaldım yine yüreksiz Mevlam bir şey yaratmamış gereksiz Yedi kat gökleri sanma direksiz Ahım benim arşa direk dikildi...>>
Bu bölümde toplam 139 adet Seyrani şiiri bulunmaktadır.
1
2
3
4
5
6
|