ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Seyrani Şiirleri 3


Edelim nazmile hoş bir nasihat

Edelim nazmile hoş bir nasihat
Dinlesin talib-i destan olanlar
Şayet verdi nutkum cahile sıklet
Kadrim bilir ehl-i irfan olanlar

Meylini vermişsin kesb ile kare
Zikirden fikirden olup avare
Bulursun ey miskin ölüme çare
Bulmadı âlemde Lokman olanlar

Kimsenin kimseye yoktur sayesi
Sütlere karıştı cehlin mayesi
Tilkiye verildi aslan payesi
Tilki payesinde aslan olanlar

Bütün cihan tuttu şimdi efkâre
Küçükten büyüğe yoktur mudare
Hizmet gördürürler pir ihtiyare
Üç beş yaşındaki sübyan olanlar

Niçin garip oldu hükm-i şeriat
Kadının müftünün yediği rüşvet
İçkide zinada cahile nevbet
Vermiyor hafız-ı Kuran olanlar

Mağrip dediğimiz şark olur bir gün
Mümin münafık fark olur bir gün
Cennet libasına gark olur bir gün
Hak için sinesi üryan olanlar

Kim ne işler ise kendisi biler
Her âdem bir türlü sevdaya yiler
Dünyada ağlayan ahrette güler
Ruz ü şeb Hak için giryan olanlar

Fark etmez dediğin asla din iman
Anınçün bilemez yahşiyle yaman
Haraç korkusundan olmuş Müslüman
Bir alay nimet-i küfran olanlar

Cellad-ı ecelden yemişler satır
Kimi tellak imiş kimisi natır
Kara toprak içre gark olmuş yatır
Kimi veli kimi sultan olanlar

Hiç kimse kimsenin gayretin gütmez
Anınçün Hak sözün tutup işitmez
Meyhaneye gider camiye gitmez
Kadısı müftüsü şeytan olanlar

Dinleyene sivrisinek saz olur
Anlamaza davul zurna az olur
Sureta insanlar hilebaz olur
Böyledir manası hayvan olanlar

Görmüş yok cihanda cahilden vefa
Vefa umup etme kendine cefa
Olur mu insana zehirden şifa
Fikretsin gönülden ihvan olanlar

Sultan isen koyma boynunda vebal
Her işin sonunda var elbet zeval
Bir mezaristana git eyle sual
Kimdir o hâk ile yeksan olanlar

Küçük lokma ile dolmaz avurdu
Ne yaman insanı kastı kavurdu
Cihanın külünü göğe savurdu
Geçti sadarete hayvan olanlar

Bizleri bu ateş haşredek yakar
Sanma şimdi sular engine akar
Borcunu zannetme gırtlağa çıkar
Ecelden kalbine ferman olanlar

Alırsın rengini yeşilli morlu
İlletin yok iken olursun çorlu
Kılıç vuran düşman olursa zorlu
Kurtulmaz sahib-i kalkan olanlar

Herkes belasını azdı da buldu
İnsanda evvelki sadakat n'oldu
Eski sarayları beğenmez oldu
Yere sığmaz oldu sultan olanlar

Çarh-ı felek daim dönüp övünmez
Dönerse de dahi eyliğe dönmez
Yedi derya suyu dökülse sönmez
Bu zulmün nârından suzan olanlar

Seyranî kâmiller ta'nın eylesin
Cahiller nutkun zemmin söylesin
Bundan âlâ destan yapıp neylesin
Şairlikte merd-i meydan olanlar...>>


Efendim almış züğürtlük

Efendim almış züğürtlük
Kaşa beni göze beni
Sürükler yıl cepte dörtlük
Yaz bahar kış güze beni

Dedim züğürtlük çelebi
Nedir ezdiğin sebebi
Ben değilim yoğurt gibi
Yağım çıkar öze beni

Ateş belli yakışından
Günlük belli kokuşundan
Müflisliğin yokuşundan
Kurtar çıkar düze beni

Dedi dinlemem ben çene
Bakalım beş yüze bine
Al da nişangâhı dene
Çeşmin süze süze beni

Değil şimdi arayıla
Padişahlık parayıla
Sikke ile turayıla
Muhtaç sanma söze beni

Seyranî'ye şöyle böyle
Ne suçu var ise söyle
Şanına düşeni eyle
Ayna etme yüze beni...>>


Eğlen hocam eğlen bir sualim var

Eğlen hocam eğlen bir sualim var
İzan nedir erkân nedir yol nedir
Seni bana gayet fazıl dediler
İçerimde bir yaram var bil nedir

Cennetin kapısın Sallallah açar
Şeriat işini Muhammet seçer
Seksen bin evliya yurdundan göçer
Onları bekleten mutlu kul nedir

Muhammet dinidir taptığım tapı
Bozulmaz Mevlamın yaptığı yapı
On iki bahçede kırk sekiz kapı
Eşiği bekleyen iki kul nedir

Kıldan ince derler sıratın yolu
Önünde devletli ardında Ali
Üç yüz altmış birdir selvinin dalı
Dalında açılan iki gül nedir

Başına bağlamış al yeşil çember
Kokuyor ağzından misk ile amber
Seksen bin evliya yüz bin peygamber
Önünde gidiyor iki kul nedir

Seyranî der diyar diyar gezmedim
Kalem alıp kaşın gözün yazmadım
Elim ile bir gemicik düzmedim
Gemi nedir derya nedir yol nedir...>>


Elbette bu çarhı bir döndüren var

Elbette bu çarhı bir döndüren var
Tehi döner çarh-ı felek değildir
Gelmiş olanları bir gönderen var
Gidip de gelmemek dilek değildir

Şem'-i vuslatına seza sönmemek
Ne mümkün mahluka fani dememek
Bu çarhın elinde değil dönmemek
Galiba binası dölek değildir

Bu dünyaya gelen yine göçmekte
Emeğine uygun mahsul biçmekte
Herkes kendi rızkın yiyip içmekte
Kul kula sebeptir şelek değildir

Kuran kurmuş böyle yolu erkânı
İzan erkân piri Tanrı arslanı
Ehlinin malumu Âşık Seyranî
Çiğ süt emmemiştir kelek değildir...>>


Emr-i Hak bizi deli dolandırır

Emr-i Hak bizi deli dolandırır
Feleğin işine hille olur mu
İnsanı gafletten aşk uyandırır
Bize bundan özge çille olur mu

Okuyup hıfzettik bir yârin adın
Sundu ağzımıza lezzetin tadın
Biz şahlar şahının yedik tokadın
Bize başka yerden sille olur mu

Biz gam metaından aldık bir kıyye
Bu aşk-ı ilahi Haktan hediyye
İletsem Cennete İdris Nebiyye
Örümcek perdesi hülle olur mu

Bir araya gelse hep tercümanlar
Bir dilden eylesek ahd ü amanlar
Havada bulutlar dağda dumanlar
Kovan sız toplara gülle olur mu

Seyranî'yim seyreyledim âlemi
Ne devlet ki bula ikser âdemi
Kaptan kaba koyar takdir âdemi
Öyle olmayınca böyle olur mu

Aç gözünü hayalleme Seyranî
Muhanneti kovalama Seyranî
Nafileye çabalama Seyranî
Öyle olmayınca böyle olur mu...>>


Eski libas gibi âşıkın gönlü

Eski libas gibi âşıkın gönlü
Söküldükten sonra dikilmez imiş
Güzel sever isen gerdeni benli
Her güzelin kahrı çekilmez imiş

Bülbül daldan dala yapıyor sekiş
O sebepten gülle ediyor çekiş
Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş
Kıyamete kadar sökülmez imiş

Sevdiğim değildin böylece ezel
Aşkımın bağına düşürdün gazel
İbrişimden nazik sandığım güzel
Meğer pulat gibi bükülmez imiş

Seyranî'nin gözü gamla yaş imiş
Benim derdim cümle derde baş imiş
Ben bağrımı toprak sandım taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş...>>


Everek şehrinde gördüm bir güzel

Everek şehrinde gördüm bir güzel
0 da düşmüş bir kötünün eline
0l hâk-i payına yüzümü sürdüm
Salınıp giderken kendi iline

Yüz yüze rasgeldim günlerde bir gün
Cennetten etmişler dünyaya sürgün
Kötüye düşmüş de gönülü kırgın
Hayran oldum tatlı güzel diline

Selamı verince eğlendi biraz
Atardı ağzına uğrunca çerez
Dudadığının rengi sultani kiraz
Hiç bir gül benzemez kendi gülüne

Karşıma geçmiş de gözünü süzer
Sanki Seyranî'nin bağrını ezer
Saçının bir teli bin cana değer
Bin kız kurban olsun böyle geline...>>


Evvel giymez iken ipek mintanı

Evvel giymez iken ipek mintanı
Giyersin eğnine çul yavaş yavaş
Feragat kıl bırak aşk u sevdayı
Olma bir dilbere kul yavaş yavaş

Heder olsa bir pul için her demin
Munannet babına basma kademin
Emsaliyle konuşmayan âdemin
Altun ismi olur pul yavaş yavaş

Soyundum libasım oldum uryani
Seyrettim köşeyi çarh-ı devranı
Bu dünyanın işi bitti Seyranî
Başına bir çare bul yavaş yavaş...>>


Ey adımı Mecnun andıran Leyla

Ey adımı Mecnun andıran Leyla
Gam yemezdim olsa senin idrakin
Etmem nefsim için ah u vaveyla
Çekmem kasavetin bir avuç hâkin

Halk iki kısımdır erkek dişidir
Sende göz kulak var duyar işidir
Kimin yaratması kimin işidir
Sofu elde tespih belde misvakin

Bir yaydan çıkmışız hedefe vusul
Bulmak için biz siz ararız bir yol
Hak bilir etmezdin ölmeyi kabul
Olsa bu can ü ten kendi emlakin

Bitmeyen gölgeye atılmaz bider
Riya ile etme emeğin heder
Bir demin sürürdür bir demin keder
Birisi zehrindir biri tiryakin

Mülk dava etmeye benzer yelisin
Hakla ortak isen malı bölüşün
Seyranî âleme senin gelişin
Benzer gubarına has ü haşakin...>>


Ey bir kez düşmeyi görmeyen düşte

Ey bir kez düşmeyi görmeyen düşte
Gör ki yahşi halin ne yaman gelir
Bülbülün elbette hayalde düşte
Hatırına zevk-ı gülistan gelir

Farz sünnet amma ki helal kisb ü kâr
Ahval-i âlemdir malum-u nigâr
Gâhi gelir gül açıcı rüzigâr
Gâh da soldurucu mihrican gelir

Ne var divaneye zincir takrnasa
Ne de pervanesin nâre yakmasa
Mecnun gönlüm Leyla'sına bakmasa
Korkarım başına bir ziyan gelir

Akıl madeninin cevheri renk renk
Yayla ok kılman hasmı top tüfenk
Nemrut'un hakkından bir topal sinek
Rüstemin hakkından kahraman gelir

Seyranî takdir-i ilm-i ezeli
Kimisi usludur kimisi deli
Kâfirin hakkından Hazreti Ali
Devlerin hakkından Süleyman gelir...>>


Ey enbaz-ı hüsn-i Yusuf-ı mümtaz

Ey enbaz-ı hüsn-i Yusuf-ı mümtaz
Seni güzellere server dediler
Bazılar leblerin rengi al kiraz
Bazılar yakut ahmer dediler

Küntü kenzi bunda mahfi nümayan
Sıfatın zatullah olmakla ayan
Vücudun gevheri kânı dü cihan
Seni sultanlara serdar dediler

İsmi resmi cümle mahluk mevcudat
Zuhur-ı mümkünat cümle kâinat
Maden-i vücudun ettiler ispat
Sıfat-ı zatına cevher dediler

Mahrem-i şanından masun cemalin
Zerre noksan kabul etmez kemalin
Cümle mağrip meşrık kıble şimalin
Ednası Seyranî kemter dediler...>>


Ey güzel ateş-i aşkınla senin

Ey güzel ateş-i aşkınla senin
Elverir yandığım nâre doğrusu
Gerçi düşkünüyüm o sîmin tenin
Amma kaşın gözün kara doğrusu

Top top olmuş siyah zülfün mar gibi
Sofu tabiatlı ziyankâr gibi
Olsa dahi gövden beyaz kar gibi
Aham kaba yeldir kara doğrusu

Nasıl arz edeyim sana halimi
Harceyledim elde olan malımı
Kaba yel elinden karın ölümü
Mevta bulmuş yoktur çare doğrusu

Muhabbet biderin kalbe saçtığın
Biçmeden mahsulün yeter kaçtığın
Âşık Seyranî'ye senin açtığın
Merhem kabul etmez yara doğrusu...>>


Ey sevdiğim artık yeter

Ey sevdiğim artık yeter
Bana yosma bakışın var
Ateşlerden daha beter
Âşıkları yakışın var

Erdin güzellik çağma
Bağladın zülfün bağına
Bizi hüsnün ayağına
Nal mıh gibi çakışın var

Sağlıktır her işin başı
Sabırdır ekmeği aşı
Aferin ey çeşmim yaşı
Yâr yoluna akışın var

Güzel senin hüsnün sebep
Olup gören eyler talep
Cennetten mi çıktın acep
Tavus gibi nakısın var

Güzellerin çok gencisin
Seyranî'ye birincisin
Aşk ipine zevk incisin
Güzel delip takışın var...>>


Eyvah fukaranın beli büküldü

Eyvah fukaranın beli büküldü
Medet ticaretin gücüne kaldık
Eyiler âlemden göçtü çekildi
Bizler zemanenin piçine kaldık

Rüşvet ile yazar hâkim hücceti
Hüccet ile alır kadı rüşveti
Halk bilmiyor dini şer'i sünneti
Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık

Sene bin iki yüz altmış beş tamam
Okunur ezanlar boş bekler imam
Seyranî bu nutkun sonu vesselam
İnanın dünyanın ucuna kaldık...>>


Felek bir gün bize bir yol gülmedi

Felek bir gün bize bir yol gülmedi
Tuğlar taktı elin Seyranîsine
Yirmi dokuz harften al mahlas diye
Teklif eder durur Seyranî'sine

Er isen sözünü yürüt bin ata
Söz ana değildir söz bence ata
Olur olmaz âdem, söz ata ata
Pare pare oldu Seyranî sine

Her âşık içtiğin hayat sanırlar
Her meclisi avlu hayat sanırlar
Ben memat olsam da hayat sanırlar
Sağlığında girdi Seyranî sine

Belki bu şeb bizde o yâr bulunur
Başı yastıktayken duyar bulunur
Sanma bu dünyada uyar bulunur
Everek'in edna Seyranî'sine...>>


Gam bahrinden doldurmuşum eleğim

Gam bahrinden doldurmuşum eleğim
Çevirir çalkanır hiç elendirir
Bir şakirt bilmezse hoca emeğin
Çalışır çabalar hiçelendirir

Yazı yaz bilenler yazı yaz anlar
Dolaşıp geliyor yazı yazanlar
Yirmi dokuz harften yazı yazanlar
Çatar imlasını hecelendirir

Yâr beni haneye bir kez okursa
Gam değil sineme bir de ok ursa
Bir talip dersini yanlış okursa
Tekrar hocasından hecelendirir

Seyranî kaynıyor kalpte kazanlar
Elfazı olmayan kozu kaz anlar
Ölmedik adama mezar kazanlar
Diker iki taşı hecelendirir...>>


Gel ezrail canımı al

Gel ezrail canımı al
Ruhumda yadet serimi
Yok almaya onda mecal
Gözler emer serverimi

Bir alıcı kuştur felek
Kuş tülerse döker telek
Etrafımda olan melek
Silmeyince defterimi

Nas yanında yoktur yerim
Zemmederler işitirim
Hasbünallah daim derim
Unutmam bu ezberimi

Seyranî'den suç sadirdir
Zemmetmeyen pek nadirdir
Büyük tanrım pek kaadirdir
Saklamaya her şerrimi...>>


Gelecekten haber veren bulunmaz

Gelecekten haber veren bulunmaz
Gelen baştan geçmiş hikâyetine
Nur-ı şems-i zat-ı vahdet dolun m az
Benzemez mihrümah kesafetine

Her eşya mazhar-ı kudret sıfatlı
Kimisi piyade kimisi atlı
Ne var yaratılmış âlemde tatlı
Benzemez muhabbet halavetine

Hazret-i Musa'ya indi maide
Yine bozulmadı eski kaide
Sağ gözden sol göze yoktur faide
Bak kendi başının selametine

Kim bilirse kendin ehl-i keramet
Seyranî bil anda yok istikamet
Sofu her ne kadar etse ibadet
Başın bağlar nefis ticaretine...>>


Gönül sarayını eyle müzeyyen

Gönül sarayını eyle müzeyyen
Belki mihmanlığa han gelse gerek
Vahdetten kesrete olmuş muayyen
Kesretten vahdete şan gelse gerek

Kuluna yardımcı yaradan kefil
Yarattığın etmez bir vakit sefil
Sur düdüğün üfleyince İsrafil
Çürümüş tenlere can gelse gerek

Merdane görünmüş Süleyman'a mur
Bedîhi vallahi âlemül-umur
Huzura hazır var hazıra huzur
Yatıp bu Seyranî yan gelse gerek...>>


Gül gibi açılmış herkeste bir huy

Gül gibi açılmış herkeste bir huy
Ecel gelmeyince solmaz ki solmaz
Arif ol imâm-ı zevk-ı aşka uy
îmanından guman olmaz ki olmaz

Bir yanmış yerime dökmezsen suyu
Başını yastıktan kaldırma uyu
Cahilin misali bir susuz kuyu
Elden su koymakla dolmaz ki dolmaz

Yedi iklim dört köşeyi bir âdem
Arayıp Seyranî gezse de madem
Mezhebince âdem bulamaz demem
Ma-ı meşrebince bulmaz ki bulmaz...>>


Gül yüzünden bülbül gibi dilimde

Gül yüzünden bülbül gibi dilimde
Bu ne ahdır bu ne figan bu ne zar
Aşkınla iradem değil elimde
Bu ne ahdır bu ne figan bu ne zar

Rahmetile toprak ıslanır kurur
Ecel nişangâha aldığın bulur
Hüsnün civarında toplanmış durur
Bu ne ejder bu ne yılan bu ne mar

Her güzel âlemde dengini bulmaz
Dökülen çanaklar meseldir dolmaz
Canlı kulda böyle beyaz ten olmaz
Bu ne kırcı bu ne bora bu ne kar

Seyranî'yi pişirmeye başladın
Ateş-i aşkınla yakıp haşladın
Önde sevdin sonra dönüp boşladın
Bu ne gayret bu ne namus bu ne ar...>>


Hak bir kula açsa bir bab-ı kerem

Hak bir kula açsa bir bab-ı kerem
Hak açtığı gülde kapar bulunmaz
Kısmet kapısını bulur lacerem
Kısmette yolundan sapar bulunmaz

Anlar zevk alır çiçek özünden
Rüzgârlar kül alır ateş közünden
Mecnun sevmiş Hakkı Leyla yüzünden
Halkta Haktan gayrı tapar bulunmaz

Deyr-i aşkta puta tapan bulunur
Seyranî yolundan sapan bulunur
Güzelin yıktığın yapan bulunur
Aşıkın yıktığın yapan bulunmaz...>>


Hak yoluna benim gidişime bak

Hak yoluna benim gidişime bak
Ehl-i tarik olan bu çalım gider
Benim anda olan gidişime bak
O da benim gibi bu çalım gider

Ezelden bu aşka böyle giderdim
Kâh akar kâh dönüp böyle giderdim
Ben kalbim pasını böyle giderdim
Gel sen de bak bana bu çalım gider

Eser kaba poyraz eseri kalmaz
Geçer güzelliğin eseri kalmaz
Kötünün dünyada eseri kalmaz
Bu kesim kıyafet bu çalım gider

Rasgeldim ben tatar ile ulağa
Sefinemiz düştü şimdi kolağa
Seyranî her sözü koymaz kulağa
Bu çalımda geldi bu çalım gider...>>


Hak yoluna gidenlerin

Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine

Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile ceng edenin
Silah olsam bellerine

Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Kemiğimi yapsam tarak
Yâr zülfünün tellerine

Bir kâmilin yolun tutsam
Aşk oduna yanıp tütsem
Bülbül gibi feryat etsem
Muhabbetin güllerine

Vücudumu kavursalar
Yönüm yâre çevirseler
Harman gibi savursalar
Muhabbetin yellerine

Seyranî kaldır parmağın
Vaktidir Hakka durmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine...>>


Hazırladım ey aşk gönül tarlasın

Hazırladım ey aşk gönül tarlasın
Gam biderin haydi şimdi ekindi
Asuman gürlesin şimşek parlasın
Dağ gibi başımdan duman yekindi

Ey dil çektin fani sürürün yasın
Gönül aynasının Hak ile pasın
Acı nedametin şimdi libasın
Biçip kametine göre dikindi

Aşıkın kalbinin yarası emsiz
Kalsa elbet kalmaz gözleri nemsiz
Geçmez beş vaktimin hiçbiri gamsız
Akşam yatsı sabah öğle ikindi

Yakın gel sevdiğim gitme uzağa
Tavuskuşu gibi elvan tozağa
Mağrur olup düşme sen bu tuzağa
Bu dert senin kisb ü kârın çekindi

Seyranî'yim kaldım yine yüreksiz
Mevlam bir şey yaratmamış gereksiz
Yedi kat gökleri sanma direksiz
Ahım benim arşa direk dikildi...>>


Bu bölümde toplam 139 adet Seyrani şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com