Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde 2003
yaz aylarında kurulan ANADOLU GÜNEŞİ Müzik Topluluğu, otantik
değerlerle, evrensel çalgı tekniklerini, modern biçimleme
yöntemleriyle buluşturmayı ilke edinen ve otantik tavır / üslup
gibi incelikleri, rahatsız etmeden modernizasyon özelliği gösteren
çalgısal ifadeye dayalı bir müzik topluluğudur.
Bağlama sanatçısının yorumunda otantik özellikleri bozmadan
sürdürmesi, keman ve piyano gibi çalgıları seslendiren
sanatçıların ise çalgı becerilerini halk ezgilerinin özünü
bozmadan yoruma katması, topluluğun en ilginç özelliklerinden
birisini oluşturmaktadır.
Halk ezgilerinin özünü dikkate alarak, çalgısal ifade gücü ile
sürekli devinime ve dinamizme dayalı gelişen müziğin, her kesimden
insana söyleyecek bir sözünün olduğu ve dinleyicide son derece
olumlu izler bıraktığı anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle eğitsel işlevleri de olduğu gözlenen çalışmanın bir
yandan beğeni düzeyini geliştirirken, bir yandan da otantik
değerlerle evrensel değerler arasında köprü kurma özelliği
gösteren müzik çalışmalarına örnek oluşturabileceği söylenebilir.
Anadolu Güneşi Müzik Topluluğu kuruluşundan günümüze kısa bir
sürede birçok başarıya imza atmıştır.Önde gelen
üniversitelerimizde verilen konserler, TRT Akşama Doğru Programı
ile gerçekleştirilen tanıtım, Dışişleri Bakanlığının önerisiyle
Pakistan Büyükelçiliğimizin daveti üzerine, Cumhuriyet’imizin
80.yılı kutlama programı çerçevesinde İslamabad’da verilen iki
konser bu gelişime örnek oluşturmaktadır.Bu konserler Pakistan
basınında büyük yankı bulmuştur. Anadolu Güneşi , Arjantin
Büyükelçiliğimizden de davet almıştır. Gerekli sponsorların
bulunması durumunda bu turnenin birçok Latin Amerika ülkesindeki
Büyükelçiliklerimizi kapsayıcı duruma gelmesi
beklenilmektedir.Ayrıca Hannover Üniversite’sinde topluluğun
konser verebilmesi için üniversiteler arasında bağlantılar
sürmektedir.
2004 Ekim ayı içinde Uluslar arası Onkoloji Toplantısı kapsamında
İstanbul’da ve Hacettepe Üniversitesinde başarılı konserler veren
topluluk, toplumdaki renkleri yansıtarak sözlü ve yazılı kültür
arasında bir tutum gösteren deneysel üslubuyla çok geniş bir
yelpazede etkili olabilmektedir.Bolu’nun İlçelerinden Askeri
Mızıka Okulu’na, Isparta’dan İslamabad’a kadar farklı yerlerde
konserler veren Anadolu Güneşi, çalışmalarında giderek
derinleşmeyi ve müziksel ifade gücünü zenginleştirmeyi
amaçlamaktadır.
Toplumumuzda köy, kent ve büyük şehir gereksinimlerini kavrayıcı
nitelikli çalışmalara olan gereksinim, aslında insanlarımızın
boşluğunu her geçen gün daha fazla hissettiği, kültürel
ayrımcılıktan ve günümüz koşullarının yeterince gözetilmemesinden
kaynaklanmaktadır. Toplumun hemen her kesimi bu boşluğu
hissetmekte ve ortaya bir şeyler konulmasını beklemektedir.
Ülkemizde yaşayan ve müziksel kimliğe kavuşmuş nitelikli müzik
türleri arasında yaratılmış yapay mesafeler, o müzik türleriyle
uğraşan müzikçiler, müzik yazarları ile dinleyiciler arasındaki
kopukluk, söz konusu boşluğun daha da artmasına yol açmıştır.
Farklı renkler ve farklı kültürlerden müzikçiler genellikle bir
araya gelip heterojen yapıda veya hibritleşmiş çalışmalar ortaya
koyamamaktadırlar.
Oysaki halkımız bir yandan otantik incelikleri duymak isterken,
bir yandan da çağımızın kavrayış biçimini hissetmek istiyor, bunun
yanı sıra bilinç altında da olsa belki de klasik batı müziğinin
geçmişten günümüze taşıdığı evrensel değerlerini içselleştirmek
istiyor.
Türkülerimizin sözlerinin çok ötesinde, halk ezgilerimizin,
işlenmeye ve çağımıza özgü müziksel renklerle kaynaşmaya hazır
durulukta bekleyen dinamikler içerdiği bilinen bir durumdur. Belki
de, sözler sayesinde, daha çok çalgısal yaklaşımlarla ortaya
konulabilecek dinamiklerin, işlenmeden ve korunarak günümüze değin
geldiği söylenebilir. Burada kastedilen çalgısal yaklaşım; halk
ezgilerinin simge çalgısı olan bağlamanın değişmeyen eksenliğinde,
halk ezgisinin özüne ve dinamiklerine zarar vermeden katkı
sağlayabilecek, batı çalgılarıyla geliştirilebilecek bir modeldir.
Çünkü otantik incelikleri ve tavır özelliklerini en iyi biçimde
ortaya koyabilecek çalgı bağlamadır. Diğer çalgılar bağlamanın
öncülüğünde ve desteğinde söz konusu dinamikleri yaratıcı
becerilerle ortaya çıkararak, bunları toplumumuzda yaşayan
müziksel renklerle kaynaştırma yoluna giderler.
Anadolu Güneşi Müzik Topluluğuna akademik anlayışta deneyselliği
katan yaklaşımlar bu düşüncelerle ortaya çıkmıştır. Ancak, sözlü
kültürün en önemli verilerinden halk ezgilerini ele alırken,
tasarıma dayalı bireysel becerileri, geçmişten günümüze
getirdiğimiz kültürel benliğimizi ve belleğimizi kullanmayı öne
çıkarmak durumunda kaldık. Aksi durumda, yaptığımız müzik, daha
çok yazılı kültürün veya batı müziğinde kompozisyon yazma merkezli
davranış biçimlerinin baskın olduğu ve daha önce birçok bestecimiz
tarafından denenmiş bir yönelime doğru gidecekti. Elbette, bu
yönelimin sonucunda da bağlamanın eksenliğine gerek kalmadan,
başkasının yapılandırdığı ve yazılı kültür davranışlarıyla
yönlendirilmiş, rafine bir anlayışla, “Türk Müziği Armonisi”
adıyla literatüre geçen yöntemler kullanılsa bile, içeriğine
sonuna değin kompozisyon üslubu sinmiş bir sonuç ortaya çıkacaktı.
Kuşkusuz müziğimizin temelinde yazılı kültüre ilişkin birtakım
davranışlardan da yararlanılmaktadır.Bunlar arasında, evrensel
çalgı tekniklerini kullanma, halk ezgisini çalgıya uyarlama, ve
daha çok caz müziğinde gözlenen doğaçlamaların halk ezgisinin
özelliklerinin bozulmaması için aşırılığa kaçılmadan yapılması
gibi uygulamalar sayılabilir. Ancak, yine bu özellikler,
bağlamanın eksenliği ile dengeli ve halk ezgilerine yakışan bir
yönelimle gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.
Yaklaşık bir yıl olmasına rağmen Anadolu Güneşi, farklı mekanlarda
farklı kesimlerden izleyicilerin büyük beğenisini toplamıştır.
Beğeni, her zaman iyi müziğin ve doğru bir yönelimin ölçüsü
değildir.Burada dikkat edilmesi gereken özellik, eğlence müziğinin
dışında bir yörünge izleyerek deneysel, ancak, insanı saran bir
etki oluşturan çalışmamızın insanlar üzerindeki yansımaları
bakımından bazı ipuçları vermektedir.Yurt dışında yabancı misyona
verdiğimiz konser, değişik üniversitelerimizde akademik çevrelere
verdiğimiz konserler ve ilçe düzeyinde verdiğimiz konserlerden
aldığımız tepkiler, bizim üzerimizde çalışmamızın kapsamı,
hedeflerimiz ve stratejilerimizin doğruluğuna ilişkin, olumlu
yönde düşündürücü izler bırakmıştır.
Aldığımız olumlu tepkilerin yanı sıra, bizleri etkileşimde
zorlayacak kesimlerin başında sanat çevrelerinin geleceği şimdiden
belli olmuştur diyebilirim.Çünkü, toplumsal gereksinimleri göz
önünde bulunduran, köprü kurucu nitelikli çalışmalarla örtüşmeyen
sanatsal yönelimleri, deneysel çalışmalara kapalı ve risk almayan
uygulamaları nedeniyle, sanat kurumlarını yönlendiren otoritelerin
en azından bir süre daha, bize veya bizim gibi çalışmalar yapan
gruplara hoşgörü, destek ve birlikte projeler geliştirmek gibi
erdemlerini göstermeyecekleri söylenebilir. Sanat etkinliklerinin
izlenme oranlarının günden güne nicel bakımdan küçülmesine ve
bunun nedenlerinin kültürel eksiklik gibi belli başlı birkaç
nedene bağlanmasına, bu konuların bazı ucuz yorumlarla
geçiştirilmesine ve klasik – pop tartışmalarının günümüzdeki kısır
döngüsüne, sanırım çok fazla şaşmamak gerekir! Bu derin konunun
açılımını gerekirse ileride yapmak üzere, toplumla bireyselliğin
günümüz koşullarındaki birlikteliğine, büyük bir gereksinim
sonucunda cevaplar verebilecek, yeni müzik modellerinin giderek
daha çok değerleneceğine inancımı belirtmek isterim.
Kanımca, bu gereksinimler günümüzde batı toplumlarında dahi önü
alınamayan boyutlara varmakta. Çünkü, yenilik arayışları, keşfetme
güdüsü , otantik ve klasik yelpaze ile pop-caz enerjisi insanlığın
günümüzde ulaştığı ortak değerlerdir.
Anadolu Güneşi derin çalışma potansiyeli olan değerler dünyasında
bir şeyler ortaya koymaya çalışan yalnızca bir örnektir. ”Güneş”
bizlere göre “Eğitim”’i simgelemektedir. Eğitim işiyle
uğraştığımız için, ünlü bir dans topluluğunun adını çağrıştırsa da
adımız “Anadolu Güneşi” olmuştur. Bu ismi koyan Anadolu Güneşi’nin
65 yaşındaki bağlama sanatçısı Kemal Bilsel Sarısözen’dir.
Sarısözen, bağlamayı eksen olarak ortaya koyabilecek niteliklere,
giderek kaybolan sözlü kültürün doğasına, gerek yaşama biçimi,
gerek insana ve dünyaya bakış biçimi ve gerekse yetkinleşmiş
birikimiyle sahip bir kişiliktir. Çünkü, o halk ezgilerindeki
yöresel açışları bozulmamış tazelikte günümüze getirebilmekte,
Anadolu’nun tüm bölgelerindeki otantik incelikleri ve tavır
özelliklerini bağlamasıyla dillendirebilmektedir.
Sarısözen, “Yeni Redif” isimli bir öğrenci dergisinin yaptığı
ropörtaj sırasında topluluğa ilişkin şunları söylüyor.
“Kemal hocam, halk müziği icra eden biri olarak başlangıçta halk
ezgilerinin yorumlanmasını nasıl karşıladınız?”
“İlk anda yadırgadım Ancak diğer enstrümanların yer alması
hadisesinde çağdaş boyutlarda ve aslında aziz Atatürk’ün istediği
tarzda bir topluluk meydana geldi.Batı çalgılarıyla müzik, biraz
daha evrensel boyutlarda ses armonisi içerisinde güzelleşti.Bu
bakımdan Gazi Üniversitesi’nde keman profesörü olan – aynı zamanda
Uğur Bey’in hocasıdır.- sayın Ali UÇAN, bizi dinlediği zaman şu
cümleyi kullanmıştı: ‘Hocam siz bu ekiple her yerde
çalabilirsiniz, her kesim sizi dinler; çünkü halk müziğinin özüne
bağlı kalmışsınız. Bu ona ayrı bir güzellik vermiş.’”
SONUÇ
Birbirine ilmik, ilmik bağlanmış aynı kilimin farklı motiflerini
temsil edercesine, halk ezgilerini çalgı becerilerine ve
birikimlerine dayalı olarak seslendiren Anadolu Güneşi; sözlü
kültürle yazılı kültür arasında bir tutum izlemekte, otantik
inceliklere, bireysel tasarıma ve uyarlamaya dayalı, otantik-
klasik-pop-caz yaklaşımlarını ortak bir paydada buluşturmaya dönük
bir yaklaşım sergilemektedir.
Bolu gibi, Üniversite şehri olma kimliğine giderek daha fazla
ulaşan ve büyük şehirlere göre daha sağlıklı bir heterojenleşme ve
çoğulcullaşma süreci izleyen şehirlerimizde, Anadolu Güneşi gibi
daha pek çok etkili tasarımın parlayacağını tahmin etmek zor
değildir.
Her biri farklı yaşlarda ve farklı yaşantılardan gelen Anadolu
Güneşi Müzik Topluluğu’nun üyeleri aşağıda tanıtılmıştır.
ANADOLU GÜNEŞİ MÜZİK TOPLULUĞU
KEMAL BİLSEL SARISÖZEN
1939 doğumlu, Sivas asıllıdır.1965 yılında Ankara İktisadi ve
Ticari İlimler Akademisinin Sanayi ve Ticaret şubesinden mezun
olmuştur.Türk Halk Müziğine karşı ilgisi 1949/1950 yıllarında
başlamıştır. Ankara’da bulunduğu zamanlarda Türk Halk Müziğinin
büyük hocası Muzaffer SARISÖZEN ile dört yıl birlikte çalışmış,
kendilerinden bu konuda bilgiler almış ve nota bilgisini
geliştirmiştir.
1966 yılında, Ankara Radyosu’nun Türk Halk Müziği ses ve saz
sınavına girmiş, bağlamasındaki çalma teknikleri ve geniş
repertuarı ile bu sınavı birincilikle kazanmıştır. Böylece Ankara
Radyosu’nda Türk Halk Müziği Yurttan Sesler Korosunun Bağlama
Sanatçısı olmuştur.Hizmet yılları içerisinde Tokat, Merzifon,
Kırşehir ve Balıkesir’de Lise müdürlükleri yapan Kemal Bilsel
SARISÖZEN, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Halk Müziği yarışmaları
kapsamında “Değerlendirme Kurulu Üyeliği” yapmaktadır.Abant İzzet
Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi bünyesinde oluşturulan yetmiş
kişilik ( karma ) koronun şefliğini yapmakta olan SARISÖZEN’e
çeşitli kurum ve kuruluşlardan on iki ödül verilmiştir. Türkü
derlemeleri ile Tokat Halk Kültürü ve Sanatı isimli kitabı bulunan
Kemal Bilsel SARISÖZEN, 14.000 adet TRT kayıtlı halk türküleri ve
800 adet klasik ses bandından oluşan büyük bir arşive
sahiptir.Anadolu Güneşi Topluluğu’nda bağlama çalan Kemal Bilsel
SARISÖZEN, evli ve üç çocuk babasıdır. Sanatçının üç kızı da
müzisyendir.
UĞUR ALPAGUT
Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü’nden mezun olmuştur. Keman
çalışmalarını Prof.Dr.Ali UÇAN ile sürdürmüş;Yüksek Lisans,
Sanatta Yeterlilik ve Doktora derecelerini Gazi Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı programından
almıştır. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları
Fakültesinde “Müzik Tarihi ve Teorisi” öğretim görevliliği ve
Müzik Hazırlık Okulu müdür yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur.
Müzik yaşantısında birçok solo konser, orkestra ve oda müziği
etkinliğine katılmıştır.Kim Kapattı Şu Müziği isimli bir kitabı
bulunan ALPAGUT, halen Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda Yrd.Doç.Dr. olarak
keman eğitimciliğini sürdürmekte ve Yüksek Lisans-Doktora
programlarında çeşitli derslere girmektedir.Prof.Dr.Ali Uçan’ın
danışmanlığında, Doktora çalışmasını halk ezgilerinin kemana
uyarlanması üzerine yapan Uğur ALPAGUT, Anadolu Güneşi
Topluluğu’nda keman çalmaktadır.
CAN KAHRAMANSOY
1980 yılında Ankara’da dünyaya gelen Can KAHRAMANSOY, ilk,orta ve
lise öğrenimini aynı kentte tamamladı. 1999 yılında AİBÜ Güzel
Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi ABD' na girdi. piyano
eğitimine aynı yıl Öğr. Gör. Yavuz DURAK ile başladı ve 4 yıl
süresince devam etti.2003 yılında AİBÜ Yüksek Lisans programını
kazandı. Piyano çalışmalarını Yrd.Doç.Dr. Nesrin KALYONCU ile
sürdürdü.
2003 ve 2004 yıllarında resitaller yaptı. Ankara ve Bolu' da bir
çok konserde, solo piyano ve piyano eşlik görevleriyle konserler
verdi.Halen AİBÜ Müzik Eğitimi Bölümünde Piyano Öğretim Elemanı ve
Bolu AGSL de piyano öğretmeni olarak çalışmalarına devam etmekte
olan Can KAHRAMANSOY, Anadolu Güneşi Müzik Topluluğu’nda piyano
çalmaktadır.
UĞUR ALİM
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik eğitimi Ana
Bilim Dalı’nda 3. sınıf öğrencisi olan Alim, otantik ve Batı
özellikli vurma çalgılar ile birçok etkinliğe katılmıştır.Vurma
Çalgılar ile farklı tınılar elde edebilmek için çeşitli çalgılar
üzerinde denemelerini sürdüren Uğur ALİM, Anadolu Güneşi
Topluluğu’nda vurma çalgılar ile yer almaktadır.
*Abant İzzet Baysal Üniversitesi,Eğitim
Fakültesi,Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi
|