ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            
 

 
    HALK MÜZİĞİ GERÇEĞİ

Vural Yıldırım

     
    Halk müziği kavramı ülkemizde, diğer kavramlar gibi çeşitli kesimlerce kullanımına göre farklılık gösterir. Nedendir bilinmez kavram kargaşası bu ülkede oldukça sıklıkla karşımıza çıkar. Toplumların bilinç seviyesi kullandıkları kavrama farklı anlam yükleme özelliği gösterir. A ülkesindeki kavram, B ülkesinde ayrı bir anlam ifade eder. Toplumlar arasındaki bu ayrımın niteliğini kültürel görecelik belirler. Yazının devamında karşımıza çıkacak kavramları, yazı bağlamında açıklama zorunluluğumuz bu yüzden kaçınılmaz olacaktır. Aksi taktirde okuyucuların farklı algılamaları sonucu yazının anlamına karşın farklı anlamlar ortaya çıkabilir. Kültürel görecelikten bahsettiğimiz için, kültürün ne olduğunu açıklamamız gerekir. "Kültür, ya da uygarlık, bir toplumun üyeleri olarak insanoğlunun öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek, görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür." (Taylor 1871) Tanımdan da anlaşılacağı gibi, insanoğlunun olduğu her yerde varolan maddi-manevi değerlere kültür diyoruz. Öyleyse müzik de bir kültürel üründür.

    İnsan tarafından yaratılıp benimsenmiş olması ve her kültürel grubun müzik beğenisinin farklı olması, müziğin niteliğini anlamayı zorlaştırır. Konumuz halk müziği olduğu için diğer türlere fazla değinmeyeceğiz.

    Halk müziği tanımlaması yapılırken, halk ve müzik kavramlarının ayrı ayrı tanımlaması yapılmıyor. Belki de bu alandaki karmaşanın nedenlerinden biri budur. Eğer halk müziğini tanımlayıp özelliklerini ortaya koyacaksak, halkın ne olduğunu anlatmamız gerekir. Halk kelimesi genel olarak yoksul, adi, gelenekçi insan toplulukları anlamına geliyor. Bu kelime batı dillerinde "populus", "vulgus", "volk" kelimelerine denk düşüyor. Ayrıca halk kelimesi ile feodal soylu zümrelerin altında, sosyal-ekonomik düzeni yürüten, geniş bir alt tabaka kastedilir... çağlar boyunca feodal soylu sınıfların peşinden yeni toplumlar biçimlenmiş fakat, halk denilince, öteki sınıflardan kopmuş, kapalı bir hayat ve kültür adası değil, çoğunluğu köylü olan, şehirlerdeki fakir zümreler ve orta tabakadaki kimselerle de birleşen topluluklar kastedilir. 

    Tanımda varolan önemli bir nokta, şehirdeki fakir zümreler ile halk tabakasının birleşme özelliğidir. Bu konuya yazının ilerisinde devam edeceğiz. Halk kavramının bu şekilde açıklanması bazılarını kızdırabilir. Fakat halkbilimi literatüründe halk kavramı bu biçimiyle açıklanıyor. Ayrıca bu kavramı kullananların çoğu kendilerine göre anlam yükleyebiliyorlar.

    Sanayi öncesi toplumlarda, saraylarda varolan yaşam biçimi, saray dışındakine benzemiyordu. Bu yüzden saray kültürüne karşı iki tür bilinç gelişti:
1- Millet-devlet bilinci
2- Törelere bağlı halk bilinci

    Bu iki bilinç ileride oluşacak olan müzik akımlarının temel niteliğini de belirleyecekti. Günümüzde saray kültürünü temsil eden klasik müzik, kent ve orta kültürü temsil eden pop müzik ve halk bilincini temsil eden halk müziği, radyoların, televizyonların icadı ile ortaya çıkmadı. Bu müzik türlerinin geçmişi oldukça eskilere dayanır. Müziğin tanımlaması yapılırken belirli bir tarihsel kesit ve belirli bir' grup tanımı yeterli değildir. Tarihin oluşmasındaki diyalektik süreç müziğin evriminde de etkisini sürdürmektedir. Müziği tüm bu oluşumdan koparıp (bağlamından ayırıp) tanımlamaya kalkmak, oldukça yanlış sonuçlar doğurur.

    Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve ülkenin sosyo-ekonomik yapısında görülen dinamizm, müziğe yansımaktadır. Artık müzik de diğer nesneler gibi kapitalist düzende metaya dönüşmüştür. Bu durum tutucu halk müziği savunucularını endişelendirmektedir. ''Halk müziği yok oluyor'' endişesi insanların düşüncelerini bulanıklaştırmaktadır. İşte bu nedenden ötürü halk tanımını yazının başında yaptık. Halk dediğimiz tabakanın ortadan kalkması mümkün olmadığına göre, halk müziği de yok olamaz!

    Öyleyse son yıllarda yoğun olarak ortaya çıkan bu panik4 ve kaygı neden? Sanırım birincil neden konu hakkında ehliyetsiz insanların söz sahibi olmaları ile ilgili. Daha sonra müziğinin kavramsal ve kültürel yönünü inceleyen müzikoloji biliminin ülkemizde yeni yeni gelişmeye başlamasıdır. Konunun önemini anlayanların müzikoloji bilimine gereken önemi verip desteklemeleri gerekmektedir.
Halk müziğin kavramsal çerçevede kabulü için önemli bazı özellikleri
var. Bunlar;
1- Anonim olmamsı
2- Varyantlarının olması
3- Zaman içinde derin, mekan içinde yaygın olması
4- Yöresel dil ve özelliklerini bünyesinde taşıması.

    Bu noktaların her biri ayrı ayrı açıklanmalı ve konunun bilimsel anlamda ortaya konulması gerekir. Fakat biz bu yazıda özellikle anonimlik olgusu üzerinde duracağız. Anonimlik olgusu başlı başına önemli ve karışık olan bir konudur. Bu konu incelenirken bazı noktalar göz ardı edilmektedir. Halk müziği anonim bir müziktir demek yeterli değildir. Müziğin iki boyutu vardır. Birincisi edebi, ikincisi müzikal boyutu. Anonimlik özelliği daha çok müzikal boyut ile ilgilidir .Bir yörede genel olarak ortaya çıkan ve ortak kullanılan melodik kalıplar vardır. Bunu o yörenin aşığı alıp kullanabilir, üzerine farklı sözler yazabilir. Fakat Pir Sultan Abdal, Aşık Nesimi Çimen, Aşık Veysel. Aşık Noksani, Aşık Daimi gibi isimlerin. türküleri içinde geçtiğini görüyoruz. Bu türkülerin edebi yönü anonim değil bireyseldir. Fakat melodik yapılarında yörenin özellikleri bulunabilir.

    ''Kişisel yapım olmamalı, sahibinin bilinmemesi. Bu tespitler anonim olan türkülerimizin kıstasları. Demek oluyor ki türkülerimizin yukarıda belirtilen özelliklere sahip olması gerek. Aksi taktirde, bu özellikleri taşımayan ezgiler türkü olarak kabul edilmeyecek.'' 

    Sayın Atılgan'ın bu alıntısında anonim özelliğinin bir boyutu alındığı için yeterli değildir. Eğer Atılgan'ın dediği tanımlama yeterli olsa idi, yukarıda saydığımız isimlerin ürünlerini dışlamamız gerekecekti.

    Türkülerin en önemli özelliklerinden biri zaman içinde derin olmalarıdır. Bunun içindir ki geçmişin değer yargılarını günümüze sözel olarak aktarabilirler. Fakat bu demek değildir ki, türküler ilk çıktıkları gibi kalacak. Tarihsel süreç içinde kültürel değişimin türkülere yansıması ve değişikliğe neden olması kaçınılmazdır. Zaten süreç içinde halkın değer yargıları türkülerle yoğrulup, kaynaşır ve değişiklik kaçınılmaz olur. Bu süreç türkünün anonimleşme sürecidir. Her aşık türküye yeni bir ekleme yapabilir.

    Kırsal alan insanının kapalı ve açık olma özelliği türkülerin niteliğini belirler. Kapalılık yalnızca kendi içlerinde, büyük yerleşim yerlerinden uzak olmaları ile ilgilidir. Açıklık ise büyük yerleşim yerlerine gidip alış veriş yaparak ilişkiye girmeleri ile ilgilidir. Son yıllardaki kitle iletişim araçlarındaki yaygınlık bu özelliği daha da pekiştirdi. Daha doğrusu kapalılık özelliği çok az sürmektedir .Bu noktada üst kültür popüler kültür ve halk kültürü kavramları ön plana çıktı. Müziğin kültürel değişimdeki önemi, hızlı yayılıp herkesçe dinlenmesi kolay olduğu için
önemlidir.

Üst kültür ürünü
Karmaşıktır ve beğenilmesi için estetik ölçüler vardır
-Tüketicileri eğitimli kişilerdir
-Yaratıcısı ünlüdür
-Ekoller ve küçük topluluklar oluşur
-Pahalı ve değerlidir

Popüler kültür ürünü
-Orta karmaşıklıktadır
-Dolaylı aktarılır
-Üreticisi bellidir
-Kültürel değerleri yeni formüller biçiminde yansıtır
-Ürün tüketiciye dönüktür
-Ucuz fakat ücretlidir.

Halk kültür ürünü
-Basit biçimlidir
-Gelenek ile aktarılır
-Anonimdir
-İçinden çıktığı grubun değer yargılarını iletir
-Tüketiciye dönüktür
-Genellikle parasızdır. 

    Sayın Oktay bu tanımları genel olarak kültürel ürünler için kullanmış. Bizim konumuz müzik olduğu için, tanımlamaları müzik bağlamında ele almak doğru olur. "Toprağa bağımlı yaşayan insanlarımız, sanayinin gelişimi ile birlikte fabrikaların olduğu şehirlere göç ettiler. Göç olgusu ile birlikte kültürel yayılma (difüzyon) ve kültürleşme (Accalturation) kavramları gündeme geldi. Belli bir toplumda maddi ve manevi değerlerin dıştan içe içten dışa yayılması (göç ve alışveriş ile) difüzyondur. Kültürel yayılma süreci ile gelen maddi ve manevi öğelerle, başka kültürden birey ve grupların belli bir etkileşime girip yeni bir senteze ulaşmaları kültürleşmedir." 

    Kırdan kente gelen insanlar getirdikleri manevi ve maddi değerlerini korumaya çalıştılar. Bu alanlarda kendilerine yeni yaşama yerleri oluşturdular. Bu gün buralara gecekondu ya da varoşlar deniyor. Şehrin kenarlarında şehir merkezlerinden uzakta yaşayan bu insanlar, şehrin merkezinde yaşayan ve onlara göre üst kültürde olan insanlara özenmeye başladılar. Sosyal anlamda bu üst kültür sınıfına girmeleri yatay ya da dikey geçişle oldukça zordur. Bu yüzden üst kültüre ulaşma çabaları bu insanları ara kategori olan popüler kültür içine itti. Aslında bu konu sosyolojik olarak hala gündemde olan ve araştırılan bir konudur. Popüler kültürü yaratan bu insanlar mı? Yoksa sadece üst kültürün bu insanlara sunduğu bir avuntulu yaşam biçimi mi?

    Kırsal alandan kente gelen insanlar kültürel değişim sürecinde kendilerini popüler kültür ile tatmin etme olanağı bulmaktadır .Böylece kendisini ekonomik ve sosyal alanda diğer zümreler ile bir görmektedir. Müzik olgusu buna en iyi örnektir. Başlangıçta "arabesk" müziği yalnızca fakir zümreler dinlerken, artık üst kültürün insanları da dinlemeye başlamışlardır. Bu suni olsa da bir dengesizliktir. "... ve Müslüm fırtınası kolejlere de sıçradı. Fakat müziğin yalnızca bir alanında değil her alanında değişim ve her türün herkesçe dinlenmesi gündeme geldi. Hatta çeşitli gruplar oluşarak alt kültür belirlenmesinde müzik olayı etkili oldu. "Belirli sınırlar içinde farklı birim ve sentezlere alt kültür denir." Özellikle halk müziğinin bu karmaşada yeniden gündeme gelmesi alışılmadık bir durum mudur? Hayır. Büyük kentlerde de otsa halk kesiminin gelenekçi yaşamını sürdürmesi ve kültürleşme süreci içinde değer yargılarını toptan yok etmemesi, onun daima halk müziğine bağlı kalmasına neden olmuştur .Bu yüzden varolan popüler müziğin sınırları tam çizilememiş halk müziği bile bu kavramın içine girmeye başlamıştır. Dolayısıyla halk müziği kavramının açıklanış biçimi ve özellikleri, dönemin koşullarına göre yeniden ele alınabilir. Çünkü kültürel değişimin kaçınılmazlığını savunan bilimci halk müziğinin de değişimini savunmalıdır. 



 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com