Yöresellik, hiç şüphesiz ki
türkülerin karakterlerini belirleyici en önemli unsurdur. T.R.T.
repertuarında yer alan bazı türkülerde, yazılan yörenin tavrını tam
olarak yansıtmadığını görmekteyiz. Gözden kaçan bu önemli noktanın
düzeltilmesinde ve anlaşılmasında konunun önemi büyüktür. Ayrıca
çeşitli sosyolojik olaylar nedeniyle ki bunların içinde göç, iş
askerlik gibi nedenler vardır, büyük kentlere hatta yurtdışına
taşınmış kaynak kişilerden derlenmiş türkülerin durumu gözden
geçirilen konuda, kasetlerden yada plaklardan derlenen türkülerde
incelenmiştir. Sosyolojik olaylar nedeniyle başka yerlerden
derlenmiş türkülerin “taşıma türküler” adı altında incelenmesinin
doğru olacağı izlenimi uyanmıştır. Kaset veya plaklardan derlenen
türkülerin, nüans, metronom, anlatım, tavır yönünden bazı
sakıncaların olabileceği olasılığı vardır.
Bütün bunların derlemeciye sağladığı avantajlar yada dezavantajlar
gözden geçirilmiş, söz konusu “taşıma türkülerin” folklorun içinde
değerlendirilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
YÖRE VE YÖRESELLİK
Yöresi dışında derlenen türküler deyince ilk olarak, yöre ve
yöresellik kavramlarını çok iyi bilmemiz gerektiği inancındayım.
Yöre türkülerin müzik karakterini belirlemede en önemli unsur
olduğunu hepimiz biliyoruz.
İlk derlemelerin yapıldığı 1926-1927 yıllarında daha lokal olan
yöresel özellikler günümüzde daha geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.
Geçmişte köyden köye bile farklılıklar gösteren folklorik özellikler
bugün daha da genişlemiş, şehir, bölge bazında düşünülmeye
başlamıştır. Bunların nedenleri: Kitle iletişim araçlarının dev bir
hızla yayılması, yöresel ilişkilerin daha sık ve uzun sürekli
yapılması, ulaşım kolaylığı gibi faktörler olarak sayılabilir.
Halk ezgileri, kendi yörelerinin ritmik ve melodik karakterlerini
yansıtırlar. Basit bir örnek vermek gerekirse, halk müziği konusunda
bilgi sahibi olmayan bir dinleyici bile, herhangi bir türküyü
duyduğunda, bunun hangi yöreye ait olabileceğini tahmin
edebilmektedir. Buradan yola çıkarak THM repertuarındaki bazı
türkülerin yazılan yörenin özelliklerini yansıtmadığını görmekteyiz.
Her yörenin farklı müzik yapıları vardır.
Bazı örnekler vermek gerekirse:
Orta Anadolu deyince aklımıza bozlaklar, oyun havaları, halaylar,
kaşık havaları vs. gelmektedir.
2, 4, 5, 9 zamanlı usullerin çoğunlukla kullanıldığı garip, bozlak,
kerem diye adlandırılan dizelerden oluşmuş ezgilere sıkça
rastlandığı bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Ege bölgesi bir
zeybek bölgesidir. 9 zamanlı usuller ve bunların 9/8, 9/4, 9/2,
9/16’ lık mertebelerinin kullanıldığı Yahyalı kerem, garip, yanık
kerem gibi dizelerin görüldüğü bir bölgemizdir. Gurbet havaları,
teke zotlatmaları , zeybekler en önemli formlardır.
Doğu Anadolu Bölgemizde folklorik ve halk müziği yönünden zengin bir
yöremizdir. Halaylar, Deyişler, Ağıtlar, Barlar, Mayalar
yoğunluktadır. 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 zamanlı usuller sıkça
kullanılmıştır. Ezgilerdeki diziler ise Yahyalı kerem, garip, yanık
kerem, kerem ağırlıklıdır.
Karadeniz bölgemiz de ise aksak usuller dediğimiz 5, 7, 9 zamanlı
usuller daha fazla görülmektedir. Bu örnekleri çoğaltmamız tabi ki
mümkündür.
Ayrıca bu özelliklerin dışında yöreyi belli eden bir başka karakter
ise şive, ağız, hançeri gibi yöresel üsluplardır. Hatta yörelerin
iklim koşulları, ekonomik koşulları bile sosyolojik açıdan
bakıldığında türkülerin oluşumunda önemli bir faktör olarak ortaya
çıkmaktadır.
YÖRESİ DIŞINDA DERLENEN TÜRKÜLERDE İZLENEN YOLLAR:
Bunları 5 ana başlık da toplayabiliriz
1- Kaynak Kişilerin başka şehirlere göç, askerlik, iş vs.
nedenlerden dolayı yerleşmelerinden kaynaklanan ve o yere mal edilen
türküler. Bunlar “taşıma” veya “taşınma” türküler adı altında
değerlendirilebilir.
2- Kasetlerden derlenen türküler
3- Büyük şehirlerden derlenen türküler.
4- Yurt dışından derlenen türküler.
5- Büyük insan kitlelerinin başka bir bölgeye yerleşmesinden dolayı
o yöreye mal edilen ezgiler.
Şimdi bunları biraz açmak gerekirse;
1- Taşıma Türküler: Yukarıda söz ettiğimiz gibi
kaynak kişilerin sosyolojik nedenlerden (göç, askerlik), yada
ekonomik sebeplerden dolayı (iş vs. gibi) başka şehirlere
yerleşmeleri ve burada yapılan derlemelerdir. Trabzon’ dan derlenen
ve aşıklama özellikleri gösteren “engeller koymuyor yar sana
varsan” adlı türkü en çarpıcı örneklerdendir.
2- Kasetlerden Derlenen Türküler: Kaynak kişilerin
gerek müzik piyasasında gerekse radyolarda bulunan kaset ve
plaklarının bulunup notalarının yazılması suretiyle yapılan
derlemelerdir.Kaynak kişinin haberi olmadan yapılan bu derlemeleri
ilginç bir anekdotla anlatmak istiyorum. Sivas’lı aşık Yüksel
YILDIZ ile her karşılaşmamızda sürekli müzik, aşıklık geleneği,
derlemeler konusunda sohbetlerimiz olurdu. Birgün böyle bir konuşma
esnasında bana “Hocam geçen gün radyo da benden alınmış bir Türkü
dinledim. Acaba bu türküyü kim derledi” diye sordu. Türkünün
tavrında ve icrasında bazı eksiklerin olduğunu söyledi. Ben
şaşkınlıkla kendisine baktım ve “Herhalde senin kasetinden
yazmışlardır” dedim. Bu anlattığın olay bize kaynak kişinin haberi
olmadan bile derleme yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
3- Büyük Şehirlerden Derlenen Türküler: Kaynak
kişilerin büyük kentlere yerleşmesi sonucunda yapılan derlemelerdir.
Sosyolojik ve ekonomik koşullar nedeni ile Anadolu’ dan büyük
kentlere hatta yurt dışına giden insanlar kültürlerini ve folklorunu
dolayı ile müziğini de gittiği yerlere götürmüşlerdir. Göçlerden
dolayı bir köyün tamamının olduğu gibi herhangi bir büyük şehrin
belli bir semtine yerleştiğini görmekteyiz. Örneğin: İstanbul’ un
Maltepe ilçesinin Gülsuyu semtinde Erzincan’ın bir köyü olduğu gibi
gelmiş ve yerleşmiştir. Geleneklerini, adetlerini, oyununu ve
müziğini burada da devam ettirmektedir. Yine Şişli ilçesinin Gülbağ
semtinde Sivas’ın Çınarlı köyü neredeyse orada kurulmuştur. Adetler,
gelenekler ve müzikleri burada devam etmektedir.
4- Yurt Dışından Derlenen Türküler: Çeşitli
sebeplerden dolayı yurt dışına yerleşmiş kaynak kişilerden yapılan
derlemelerdir. Buralardan derlenen türkülere, Örneğin: Berlin
türküsü yada Köln türküsü diyemeyeceğimize göre türküler nereye
aitse o yörede düşünülmelidir.
5- Büyük İnsan Topluluklarının Başka Bir Bölgeye
Yerleşmesinden Dolayı O yöreye Mal Edilen Ezgiler:
Eskişehir’ deki Tatar türküleri bunların en çarpıcı örnekleridir.
Bursa ve civarına yerleşen Bulgaristan veya Yugoslavya göçmenlerinin
Ezgilerinin de derlenerek Bursa türküsü gibi göstermek doğru bir
anlayış değildir.
T.H.M Repertuarındaki Yöresi dışında derlenmiş türkülere genel
bir bakış:
T.R.T. Repertuarı incelendiğinde bazı türkülerin yazıldığı yöreye
ait olmadığı hemen göze çarpmaktadır. Trabzon’ dan derlenen
“Engeller koymuyor yar sana varsam” Eskişehir de Tatar türküleri
Erzincan Kemaliye’ den derlenen “Sabahın seher vaktinde görebilsem
yarimi”, Tokat’ dan derlenen “Sabahın seherinde ötüyor kuşlar” gibi
örnekler, incelemeye değer örneklerdir. Çünkü aynı formda bir başka
örnek bulmak mümkün değildir. Bahsettiğimiz sebeplerden dolayı
oralara taşınmış türküler olması kuvvetli bir olasılıktır. Bide
varyant (Çatal) dediğimiz türküler vardır ki bu konu ile
karıştırmamak gerekir. Silifke yöresindeki “Eski sille” yada “Çay
benim çeşme benim (Alyazma)” Zeybek örneklerinde olduğu gibi
türkülerimizin pek çoğu bir olay üzerine söylenmiş ve yakılmıştır.
Bazen bir yerde yaşanmış bir olay, başka bir yerde türkü olarak
karşımıza çıkar.”Çanakkale içinde aynalı çarşı” Kastamonu’dan
derlenmiştir. “Sinop Mapushanesi” adlı türkünün öyküsü Sinop’ da
geçtiği halde Orta Anadolu’ dan derlenmiştir. Bunları yadırgamamak
ve konumuzla karıştırmamak gerekir.
Yöresi dışında derlenen türkülerde karşılaşılan problemler:
Öncelikle, bu tarz türkülerde icra, tavır ve üslup notaya
yansıtılamamaktadır. Nota yazımında gereksiz ölçü uzatmaları ve
hataları oluşmaktadır. Burada Keskinli Hacı Taşan ile ilgili bir
anektodu anlatmak isterim;
İstanbul radyosu yurttan sesler programına rahmetli Hacı Taşan konuk
olarak davet edilir. Koro türkülerini söylerken Hacı Taşan’ da
sırasını beklemektedir. Bu arada koro Hacı Taşan’ dan alınan “Yüce
dağ başına yağan kar idim.” Dizeleri ile başlayan türküyü icra
etmektedir. Türkü bitiminde Hacı Taşan, şefe “ Hocam karar
seslerinde niçin o kadar fazla bekliyorsunuz” (türkü kararında 4
ölçü la sesi vardır.) deyince koro şefi “sen öyle çalmışsın, notayı
da o şekilde yazmışlar” deyince Hacı Taşan biraz düşündükten sonra “Ha şimdi anladım ben o sırada rakı içiyordum” demiş. Görmeden bire
bir yapılmayan derlemelerde bu tip hatalar olabilmektedir. Ancak
derleyici müzik bilgi ve birikimini kullanarak ve türkünün
hüviyetine tesir etmeyecek şekilde bunları düzeltebilmelidir.
Bir başka sakınca da şudur: Derlenen türkü nerede derlenmiş ise o
yere mal edilme yanlışıyla ile karşı karşıyadır.
Ayrıca; Dinleyici yanlış yönlendirilmekte ve türkülerin gerçek
kimliği ve icrası gizlenebilmektedir. Türkülerde önemli bir unsur
olan nüanslar bu tip derlemelerde göz ardı edilebilir. Özellikle
kaset ve plaklar dan yazılan türküler için nüans, tavır, üslup
konuları son derece önem taşımaktadır.
Bunların yanı sıra dinleyiciye sağladığı kolaylıklarda vardır.
Bunlar, zamandan tasarruf, ulaşım, ekonomi gibi faktörler olarak
sayılabilir ama en önemlisi, türkünün oluşumunda etkili olan zaman
ve mekan unsurlarının sürelerini kısaltmasıdır.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Sosyolojik olaylardan dolayı
başka yerlerden derlenmiş türkülerde folklor’ ün bir parçası ve
doğal bir olayı şeklinde görmekteyiz.
Türküler nerede derlenirse derlensin, ait olduğu yöreyi iyi tespit
edip ona göre değerlendirilmelidir.
Derlemeler, mümkünse kaynak kişi ile birebir yapılmalıdır.
TRT repertuarı uzman bir ekiple gözden geçirilerek bu tarz türküler
düzeltilmelidir.
* İ.T.Ü. T.M. Devlet
Konservatuarı San.Öğr.Gör.
Not: Bu yazı 10. İstanbul Türk Müziği Günleri (04-05
Aralık-2003) - Müzik Araştırmaları Ve Folklor Derlemeleri
Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.
|