ana sayfa
türkü sözleri
türkü notaları
türkü hikayeleri
gönül verenler
bağlama-nota
ozanlarımız
halk müziği
konser-tv
kitaplık
yazılar
sözlük
arşiv
linklerimiz
görüşleriniz
site içinde ara

Güncellemelerden haberdar olmak için
e-mail listemize üye olunuz. 

İsim: 
E-mail: 
            

  

Seyrani Şiirleri 5


Kuran yazılırken arş-ı Rahmanda

Kuran yazılırken arş-ı Rahmanda
Kudret kâtibinin elinde idim
Kandil asılırken ulu mekânda
Bülbül idim gönce gülünde idim

Ezel Cebrailin ilk selamında
Kırkların derneği aşk âleminde
Muhammed Ali'nin sır kelamında
Nihan söylenirken dilinde idim

Erenler toprağa bastı kademi
Topraktan halkolup sürdüler demi
Balçıktan yarattı Mevla âdemi
Ol zaman atamın belinde idim

Yunus Nebi bahra daldığı zaman
Balığın karnında kaldığı zaman
Ali Zülfîkar'ı çaldığı zaman
Hayber Kalesinde kolunda idim

Seyranî'yim buldum aşkın arısın
Kadrini bilmezse vermem yarısın
Bir kuşa seksen bin şehir darısın
Rızık verilirken yanında idim...>>


Kurtla kuştan alıp benim haberim

Kurtla kuştan alıp benim haberim
Kalkıp yoluma mı baktın birader
Geldiğin duyunca arttı kederim
Gözlerimden yaş akıttın birader

Nasıl geçtin boz bulanık sellerden
Haberin mi aldın esen yellerden
Yadigâr mı geldin bizim illerden
Gül reyhan misali koktun birader

Sen geldin de bilemedim yüzünden
Yola yürüyünce bildim izinden
Melul mahzun yavruların yüzünden
Öpüp sevip de mi geldin birader

Yola yürümekten şişmiş tabanı
Çeker de yırtarım mintan abamı
Ak sakallı pir ihtiyar babamı
Korkarım ki divan-ettin birader

Aceb çift olanın nicolur teki
Bana bir akıl ver bilmem bu ne ki
Bir bezirgan gelmiş gam imiş yükü
Metaın bizlere sattı birader

Kesilmez buranın yağmuru karı
İzin verse bize Yaradan Bari
Cümle ahbablarım iyi mi bari
Kimler bize selam etti birader

Aman sultan seni redif almasın
Yavruların melul mahzun kalmasın
Buna sebeb olan çare bulmasın
Derdim birken beşe arttı birader

Sılada nicedir körpe kuzular
Uzattık arayı bizi özü! er
Âşık Seyranî'yim yaram sızılar
Ateş ciğerimi yaktı birader...>>


Mahkeme meclisi icat olduğu

Mahkeme meclisi icat olduğu
Çeşme-i rüşvetin akmaklığından
Kaza bela ile âlem dolduğu
Kazların kadıya uçmaklığından

Selefin rüşvetle hüccet yazması
Halefin anlayıp hükmün bozması
Yıkılan binanın birden tozması
Asıl mayesinin topraklığından

Asıl sermaye-yi niyabetleri
Emval-i eytamdır ticaretleri
Davet-i rüşvete icabetleri
Sıdk ile gönlünün alçaklığından

Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü
Çobanın sütedir koyun güttüğü
Toprağın Habil'i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumşaklığından

Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyranî gafilin ahmaklığından...>>


Mahpuslukta elin yoklukta dilin

Mahpuslukta elin yoklukta dilin
Cömert olur sanki vezir tuğusun
Varlığa gelince bağlanır elin
Yokluğun varısın varın yoğusun

Arif olan âdem kılı kırk seçer
Herkes bu dünyada ektiğin biçer
Çıplağın gönlünden kırk gömlek geçer
Amma çoğun azı azın çoğusun

Mekke'den Kudüs'ten hacılık neden
Atadan anadan bacılık neden
Ey mey sendeki bu acılık neden
Sen üzüm suyunun elbet buğusun

Aslanın mekânı olmuş meşeler
Ateşle Seyranî çiğler pişeler
Elmaslı kadehler billur şişeler
İçinde büyümüş bir ak kuğusun...>>


Matbah-ı aşkımın pilav zerdesin

Matbah-ı aşkımın pilav zerdesin
Veren ateşler gözden kurumuş
Hissiz eller zevkin yırtmış perdesin
Dökmüş hicap suyun yüzden kurumuş

Ne mümkün yanmasa çiğler pişmeler
Ağlamak sayılır bu gülüşmeler
Fazilet şehrinde akan çeşmeler
Bütün susuz kalmış gözden kurumuş

Şeyhülislamdan sor ey âlicenap
Sevaba günah der günaha sevap
Fıkara hakkında hayırlı cevap
Söyleyecek diller sözden kurumuş

Seyranî şer düşü hayra yorması
Sevap düşmüşlerin halin sorması
Şehr-i Medine'yle Mekke hurması
Bitmez olmuş kökten özden kurumuş...>>


Merhemlerin telef etme tabibim

Merhemlerin telef etme tabibim
Yârelerim kabul etmez em benim
Tecelliden böyle imiş nasibim
İşim gücüm oldu dert ü gam benim

Can havfından geçit yere varılmaz
Selamet geçmeye köprü kurulmaz
Kızılırmak gibi asla durulmaz
Hasret ile akan gözden nem benim

Cefa ile hasret bizi tartıyor
Gurbet ilde ar perdesin yırtıyor
Aklıma düştükçe gamım artıyor
Yâr ile sürdüğüm gizli dem benim

Seyranî geçmiş gün geçmez destime
Rabbim kavuştura çeşm-i mestime
Gam keder gurbette bindi üstüme
At gibi ağzıma taktı gem benim...>>


Muhabbet badesin bezm-i ezelden

Muhabbet badesin bezm-i ezelden
Nuşeden saki-i ebrar elinden
Bir yâr bulup huyu suyu güzelden
Kurtarmış yakasın ağyar elinden

Bülbül hicabından güldür terleyen
Yavru bülbülleri güldür perleyen
Arifin ruhudur Hakkı birleyen
Âşık çile çeker dildar elinden

Nazarını atma Hicaz Aden'e
Bir can taksim olmuş cümle bedene
Her gönül Kabe'dir tavaf edene
Çıkmış bina değil mimar elinden

Seyranî beyhude gezme her suyu
Alma kulağına her güft u guyu
Bir su teskin eder nâr-ı Tamuyu
Serpilip Ahmed-i Muhtar elinden...>>


Muhabbet küpünün olsam şarabı

Muhabbet küpünün olsam şarabı
Yâr beni doldurup içer mi bilmem
Mamur olmak için gönül harabı
Bir mimar eline geçer mi bilmem

Âşıkm olmaz mı çile çekmezi
Çilenin olmaz mı boyun bükmezi
Helal süte katan haram pekmezi
Seçmek murat etse seçer mi bilmem

Bülbüle gül yarar deveye diken
Çiledir âşıkm boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulünü biçer mi bilmem

Kimi mevtasına kefen biçmiyor
Kimi helal rızık yiyip içmiyor
Yavrusundan kelp iken kelp geçmiyor
Tanrı Seyranî'den geçer mi bilmem...>>


Münafığın alametin söylevim

Münafığın alametin söylevim
Muhabbet ehline buğz u kin tutar
Mümin diye münafığı neyleyim
Muhabbet içinde gizli din tutar

Münafık meclise gelir oturur
Muhabbetin halavetin götürür
Şeytanı kalbinde gizli getirir
Muhabbet ehlinin başın cin tutar

Âşık Ferhat Şirin lebin öpesi
İster iken delinmiştir tepesi
Koyun kuzu kulağının küpesi
Sahibinin muradınca en tutar

Seyranî bu aşkı zevk diye bilen
Muhabbettir kalbin lekesin silen
Zevk-i aşk akıtıp muhabbet bilen
Muhabbet ehlinin kalbin şen tutar...>>


Ne hikmettir şu dünyaya

Ne hikmettir şu dünyaya
Gelen ağlar giden ağlar
Soralım yoksula baya
Aslı nedir neden ağlar

Ömrümün defterin dürdüm
Hâk-i paye yüzüm sürdüm
Bir acayip kal'a gördüm
Burç u baru beden ağlar

Bir deveci yeder deve
Yularından seve seve
Birbirinden ive ive
Deve ağlar yeden ağlar

Seyranî'ye acep n olmuş
Derunu dert ile dolmuş
Kimi etmiş kimi bulmuş
Bulan ağlar eden ağlar...>>


Ne var gülbank-i tevhide cevabım bir hu'dan gayri

Ne var gülbank-i tevhide cevabım bir hu'dan gayri
Hayatına sebep yok (küllü şey'in) bir sudan gayri

Araştırsan eğer var her nefeste doğru yol Hakka
Soran rahı bulunmaz hiç yanılmış yolcudan gayri

Hudanın lütfuna her şey için bir ihtiyaç vardır
Şefaat kanına muhtaç olan yok suçludan gayri

Büyük küçük günahım var ise elbet bilir Gaffar
Ümmid-i mağfirette müşkülümyokborçludangayri

Azab-ı ahiretten hıfzeder Tanrı lütufkârdır
Aziz cana azap olmaz cihanda korkudan gayri

Diyorlar en büyük düşman cihanda nevm ü gaflettir
Fakat Seyranî'ye yok istirahat uykudan gayri...>>


Nice defterlerden ismim sildirdin

Nice defterlerden ismim sildirdin
Gelmedi hiç senden ses kara bahtım
Bahtın gemisinde yelken yok bildin
Durma lodos gibi es kara bahtım

Ahdettim bir gönce yolmamasına
Bulmadım bir çare solmamasına
Bu derdinden iflah olmamasına
Katiyyen ümidin kes kara bahtım

Âlem yıkılmakta yoktur yapıcı
Kimi cellat olmuş kimi kapıcı
Evvel giymez iken mesti pabucu
Verdirdin çanğa mes kara bahtım

Ağır meclislerde sıkılmaz iken
Mengeneye versen bükülmez iken
Seyranî aslana yıkılmaz iken
Dedirdin tilkiye pes kara bahtım...>>


Olgunlaşmış bir bostan var

Olgunlaşmış bir bostan var
Şu kıraçta susuz nesiz
0 bostanda bir ağaç var
Meyvesi yok dalsız nesiz

Bu bahçede yoktur duvar
Bir ağaç var göğe uzar
0l ağaçta bir kuş gezer
Kanadı yok tüysüz nesiz

Yeryüzünün menekşesi
Her birisi bir yol açmış
Bu ne şekil irenk imiş
Boyası yok seğsiz nesiz

Seyranî bir eski derviş
Ona bu Haktan verilmiş
Dividin yok kalem mafiş
Yine okur cüzsüz nesiz...>>


Ormanda büyüyen adam azgını

Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda seyran beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için insan beğenmez

Alemi tan eder yanına varsan
Seni de yanıltır mesele sorsan
Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan
Meclise gelir de erkân beğenmez

Her çeşit insandan birkaç eşi var
Mektepten kovulmuş günah işi var
Rabbi yesirde dört yanlışı var
Tahsil etmek için irfan beğenmez

Ellerin evinde çul fîraş olur
Burnu sümüklüdür gözü yaş olur
Bayramdan bayrama bir tıraş olur
Gider berbere de dükkân beğenmez

Dağlarda taşlarda dolaşan Yörük
İnsanlar içine çıkmayan hödük
Bir elife dili dönmeyen sürtük
Şehirde tecvitle Kuran beğenmez

Yayladan yaylaya konup göçer de
Arpayı buğdayı ekip biçer de
Mısır yaprağın kıyıp içer de
Tütünü bulunca duman beğenmez

Bir odası vardır gayet küçücek
Kendi aklı sıra keyf yetirecek
Bir çanağı yoktur ayran içecek
Kahveyi bulunca fincan beğenmez

Seyranî söyledi bu doğru sözü
Haddeden çekilmiş doğrudur özü
Şehre gelin gitse bir köylü kızı
Lal ü güher ister mercan beğenmez...>>


Örümceğin sıratından

Örümceğin sıratından
Kendi geçer kimse geçmez
Ay güneşin suratından
Bir zerreyi yerip seçmez

Bir koyunu kurt yese de
Kalır bin bir vesvesede
Pis denir kelp batan süte
Susuz kalsa çoban içmez

Seyranî daldan budaktan
Dilin esirge dudaktan
Çoban kurtulmaz ödekten
Bir tene iki can geçmez...>>


Padişah-ı aşka olalı nedim

Padişah-ı aşka olalı nedim
Çilehane oldu mesken-i kadîm
Enelhak demedim Entelhak dedim
Melamet dalında astırdın beni

Eyledim dervişlik bir Huda dedim
Başladım eliften sonra ba dedim
Münkirler la dedi ben illa dedim
Şeriat babında susturdun beni

Aşkla güleşmenin vaktin geçirdin
Ben bade istedim sen zehr içirdin
Bazen kartal gibi sarpta uçurdun
Bir vakit serçeye pusturdun beni

Koydun Seyranî'yi mecnun yerine
Aklın ermez ettin hayır şerrine
Cellat oldun kılıç vurdun serine
Baht-ı siyahıma küstürdün beni...>>


Rabbim sana hacet değil arzuhal

Rabbim sana hacet değil arzuhal
Her nefeste sen alimsin sözüme
Tenimde canımda kalmadı mecal
Medet senden yokuş ile düzüme

Amel sazım bozuk düzen çalmışım
İsyan deryasına düşüp dalmışın)
Aziz gecelerde gafil kalmışım
Nevm-i gaflet düşman imiş gözüme

Düzemedim turna gibi katarım
Viranede baykuş gibi öterim
Ben aşkın nârına yanar tüterim
Hayrettedir tamu nârı özüme

Hava-yi nefsimle ettim ülfeti-
Başa satın aldım gamı mihneti
Açıldığı zaman amel hücceti
Seyranî'yim cürmüm vurma yüzüme...>>


Rabbim seninle ettiğim ahdi

Rabbim seninle ettiğim ahdi
Bulayım kal'a-yı iman içinde
Ahir zaman olup gelince Mehdi
Bulmasın imanım güman içinde

Kimin ayağına gelse bir oyun
Cellat satırına uzata boyun
Kendi rızasıyla kurda bir koyun
Veren var mı göster çoban içinde

Yumurtanın iki olsa sarısı
Beyazına çıkar onun yarısı
Cahil adam misl-i yaban arısı
Çeç yapsa bal yapmaz orman içinde

Aşkın çıkrığını eğirse iği
Seyranî ateşsiz pişirir çiği
Okkanın dirhemin artık eksiği
Belli olur mizan irfan içinde...>>


Sahte bir cilveyle gülme yüzüme

Sahte bir cilveyle gülme yüzüme
Candan muhabbetin var değil bana
Gelip görünsen de kâhi gözüme
Derim aşkla gönlün yâr değil bana

Hatırımı hasta iken sormaya
Geldin mi şer düşüm hayra yormaya
Sevdin birdenbire geri durmaya
Sana namus ama ar değil bana

Gönülde parlarken ümmid-i vuslat
Beynimize düştü ateş-i firkat
Aşkımın şiddet-i nârına nispet
Cehennem ateşi nâr değil bana

Seyranî bülbülde olsa ötmemek
Güllerin elinden gelse bitmemek
Ateş-i aşkınla yanıp tütmemek
Elden gelse bu aşk kâr değil bana...>>


Sakın dokunma destime

Sakın dokunma destime
Kaza olur fincan düşer
Hançer çekersin kasdime
Gel eyleme bir kan düşer

Feryadım hep gün yarısı
Kınayanadır darısı
Rast gelse güzel sürüsü
Sehmime bir civan düşer

Mecnunum leyi ü nehar
Zar ederim vakt-i seher
Kande doğsa yaz ü bahar
Bülbüllere efgan düşer

Seyranî'yim yolum uzak
Turnalarda olur tozak
Ben bülbüle kursam tuzak
Tecellimden yılan düşer...>>


Sana ağyarlardan olur mu vefa

Sana ağyarlardan olur mu vefa
Aklını fikrini sadık yâre ver
Yeter yâr yüzünden çektiğin cefa
Man sur gibi milki kıdemdara ver

Her güzelin olmaz yeşili alı
Her arının olmaz çecinde balı
Muhabbete nasip olmayan malı
Hâkime hekime nâra kara ver

Aşkın metaından düzdüm bohçemi
Seyranî'yim yan basarnam ökçemi
Ben veririm muhabbete akçemi
Sen yel çalış ömrün rüzigâra ver...>>


Sene bin iki yüz altmış sekizde

Sene bin iki yüz altmış sekizde
Alamet dumanı çöktü çökecek
Dikilecek kudret kalmadı dizde
Ecel belimizi büktü bükecek

Bitmez oldu hurmaların eyisi
Hurma tadı verir erik kayısı
Sadrıâzam etsen eğer seyisi
Ölmüş eşek arar nalın sökecek

İnsan yılan zehrin malına döktü
Köpekler zehrini yalına döktü
An çiçek zehrin balına döktü
Bal da bu insana döktü dökecek

Hiç çoban koyunu güder mi dağda
Olmasa gözleri süt yoğurt yağda
Meyvesi bitmedik ağacı bağda
Sökerler Seyranî daldan kökecek...>>


Seyrederler sarayından köşkünden

Seyrederler sarayından köşkünden
Kokularlar amberinden miskinden
İçindeki güzellerin aşkından
Yanıp tutuşursun nâra İstanbul

Dünyanın yokuşu düzü sendedir
Bütün güzellerin özü sendedir
Yedi düvellerin gözü sendedir
Âlem sana gelir kâra İstanbul

Yedi yıl eğlendi kaldı Seyranî
Bütün tahsil etti ilmi irfanı
Sendeyken her türlü mürüvvet-kanı
Bulmadın derdime çare İstanbul...>>


Seyrimde bir şehre eyledim nazar

Seyrimde bir şehre eyledim nazar
Gördüm elvan türlü meyhaneler var
Teşne var mı diye sakiler gezer
Ellerinde dolu peymaneler var

Birtakım doldurur birtakım sunar
Birtakım susamış birtakım kanar
Birtakım soyunmuş birtakım yanar
Birtakım çevrilir pervaneler var

Bir eli kaseli bir eli taşlı
Birtakım keyflidir birtakım yaslı
Birtakım deli var birtakım uslu
Birtakım aşk içre mestaneler var

Âşık olan mürşidine yan verir
Bu Seyranî dilden dile şan verir
Hast-olmadan pir önünde can verir
Nice bizim gibi divaneler var...>>


Sofu olmaz bizim ham demirimiz

Sofu olmaz bizim ham demirimiz
Haddeden çekilmiş teli biliriz
Yürütmüştür cansız dıvar pirimiz
Temiz zevki temiz dili biliriz

Sofu bilmiş olsa hakkı rızâyı
Sazdan sözden kaçıp etmez riyayı
Ay gün yıldız gibi vermez ziyayı
Kuru arktan akan seli biliriz

Biz de bu dünyanın bina temelin
Cism-i canla bildik ilm-i amelin
Sanma bizi ter-ü taze kız gelin
Öpüp tükürecek eli biliriz

Vâkıfız bu aşkın biz manasına
Talib ol Seyranî dal deryasına
Hazret-i Mevlâ'nın ehibbasına
Âşinâ olmayan eli biliriz...>>


Bu bölümde toplam 139 adet Seyrani şiiri bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6

 

 



anasayfa l notalar l sözler l bağlama l hikayeler l gönül verenler
halk müziği l ozanlar l yazılar l kitaplık l konser-tv l linklerimiz l görüşleriniz

Herhangi bir konuda yazışmak için: turkuler@turkuler.com