BİRKAÇ SÖZ
Halkevimiz; yerli türkülere ait olan üçüncü kilabını da neşretti. Bu kitap : Elaziz vilayetinin Bakırmadeni kazası halkı tarafından söylenen türküleri ihtiva
etmektedir.
Cenup taraflarından Diyarıbekir .. hatta Mardin ve Urfa ile; şimal tarafından Elaziz ve muhiti ile olan sıkı münasebetlerin; ve yıllarca evvel uzun zamanlar işleyen bakır madeninde çalışmak için yurdun muhtelif yerlerinden gelen ve kısmen burada yerleşip kalan amelelerin
husule getirdikleri bir ihtilatın, mahalli musikisinde bir hususiyet yaratmış olması tabii görülebilir.
Bu hususiyetin de, yerli müzikle meşgul olanlar ve yaratılması
beklenen büyük milli musikimiz için faydalı olmasını dilerim.
|
Etrafı baştan başa yüksek maden dağlarıyle çevrilmiş olan
bu muhitte halk, -hemen hepsi denecek kadarı- madencidir . Buradaki musiki, halkın Diyarıbekir, Elaziz ile daimi münasebetleri dolayısile iki tesir altında bulunduğu halde;
türkülerinde gene mahalli ve hususi bir karekter vardır. Bu türküler içinde
(Rumtiki) namıyle anılan oyun havası; bu civarın meşhur sayılan bir oyunudur.
Sultan Mahmut zamamnda Bakır madenlerinde çalıştırılmak üzere, Karadeniz sahilinden getirilen birtakım halk buralara yerleşmiştir. Bu oyun bir nevi (Laz) oyununa benzemekle
beraber,
geçen zamanla başkalaşmıştır. Elazizin (Halay) oyunu figürleri tesir ile bu oyuna karışmıştır.
Bu sebeple Laz oyununda da başka bir şekil almıştır.
Bu oyun havasının tarzı, Laz havasımn Ritm kaidesine uygun olmamakla
beberaber, mededinin aslı Karadenizden gelme ve oyun fiğürleri de Laz
oyununun başka bir nev'i sayılabilir.
Buralarda çalınan muzik aletleri bilhassa: (Davul
-Zurna) dan gayri keman, kemençe, klarnet, darbukadan ibarettir.
Kemençe şüphesiz ki Karadenizden gelmedir. Keman, klarnet, darbuka: Elaziz, Diyarıbekir tesiridir.
Burada hemen hemen türküler hadise üzerine çıkarılır.
Bunlardan birisinin hikayesi şudur :
"Vak'a Madende ceryan etmiştir, Palulu bir müezzin, caminin karşısındaki
evde bulunan bir kadına aşık olur. Her sabah minareye çıktığı
vakit, karşıdaki kadına hitaben, ezan okur şekilde, söz atarak kadınla anlaşır. Kadın da hocaya türkü
ile cevap vermeğe başlar, ve böylece bir müddet geçer.
Nihayet bir gece hoca, yatsı namazından sonra sevgilisine kavuşur,,.
Bu türküde hocanın ezan şeklinde kadına
hitabı, her nekadar hakikı ise; kadının cevabı, halk tarafından bu
hadise üzerine çıkarılmış bir mukabeledir.
Diğer türkülerin de hikayeleri olduğu gibi, muhit karekteri de gözükmiyor değildir.
Türk folklorunda, Madenden de bir çeşni
bulunsun diye, bu havaliden malumat toplamamıza değerli yardımlıırı dokunan Halkevimiz Başkanı kıymetli İlbayımız Tevfik
Gür'ün daha birçok yardımlarını şükranla bekler; Elaziz,
Tunceli - Dersim Halk Türküleri kitabları serisinin üçüncüsü olan (Bakırmadeni
Halk
Türküleri) ni sayın alakadarlara sunarım.
|
Halk Türküsü
No: 1
I
Büyük cevizin dibi Nanay Malım nanay...
Ne bakarsın el gibi,
Gel sarılıp yatalım
İkimiz bir can gibi
II
Erik ağacı deste Nanay Malım nanay...
Dibinde düştüm hasta
Öyle bir kardeşim yok
Beni götürsün dosta
notası>>
|
|
Halk Türküsü
No: 2
I
Bülbülün Kanadı Sarı
Ben Ağlarim Zarı Zarı
Gaip ettim nazlı yari Cano can...
Nakarat
Garip Garip Ötme Bülbül
Benim derdim bana yeter,
Bir de sen katma bülbül!..
II
Bülbülün kanadı buhur
Gece yazar gündüz okur
Yolcu isen olsun uğur
Nakarat
III
Bülbül gelir Akmeşeden
Kanadları menevşeden..
Sen ağadan ben paşadan...
Nakarat
notası>>
|