|
|
Aşık
Enver Saraç (Ummanoğlu)
Dostu akrabayı unuttuk vallah
Sevgiyi, saygıyı kaldırdık şükür
Aktüeliz, modacıyız maşallah
Olmayanı bizler oldurduk şükür
Ummanoğlu şaş bakınca tes temiz
Sözü yalan, işi çürük ustamız
Doktor para, çare bulmaz hastamız
İnsanlığı çoktan öldürdük şükür
|
1961 yılında Kars ili, Selim İlçesinde doğdu. Aşık Ummani Kurşun
Saraç’ın oğludur. İlkokulu Selim ilçesinde, ortaokulu Krd.Ereğli’de
bitirdi. Orta okul mezunudur. 1974 yılından itibaren Bursa’da ikamet
etmektedir. 1978 yılından bu yana şiir ve saz sanatı ile
uğraşmaktadır. Aşıklık sanatını babasından öğrendi. Bir çok
yarışmalara, halk konserlerine katıldı. Radyo ve Televizyon
programları yaptı.
Bursa Büyük Şehir Belediyesi Yerel Gündem 21’de halk ozanları
çalışma grubunun başkanıdır. Ayrıca 2007 yılında Bursa’da kurulmuş
olan aşıklar, yazarlar, şairler Derneği’nin (AYŞAD) kurucu
başkanıdır. Bursa Büyük Şehir Belediyesi’nin yapmış olduğu Merinos
Kültür Merkezi’nden halk ozanları için bir aşıklar otağı alıp,
çalışmalarını buradan devam ettirmektedir. Kültür Bakanlığına
kayıtlı ozandır.
İletişim:
Adres : Ak çağlayan mah. Karaca sk. No: 21 Yıldırım-Bursa
Telefon : 0538 506 37 29
Erdinç TİP
Araştırmacı- Yazar
Kaynak: Erdinç Tip, Selim’li Halk Şairlerimiz
|
|
Eserlerinden bazıları:
|
ÖLDÜRDÜK ŞÜKÜR
Dostu akrabayı unuttuk vallah
Sevgiyi, saygıyı kaldırdık şükür
Aktüeliz, modacıyız maşallah
Olmayanı bizler oldurduk şükür
Kayboluyor günden güne özümüz
Sinemizi yaktı kendi közümüz
Oğul köçek, dansöz oldu kızımız
Eve delileri doldurduk şükür
Bizler çağ atladık diyorlar güya
Büründük hepimiz bir başka huya
Özenti duyunca Bülent Ersoy’a
Fazlalıklar varmış aldırdık şükür
Her köşe başını tutmuş bir dayı
Kapalı zarflarda verilir payı
Ağam sensin, Paşam! Sen deyi deyi
Ayıya kavalı çaldırdık şükür
Her senaryo her filimde biz varız
İçten içe coşar, taşar, kaynarız
Teneke sesini duysak oynarız
Velhasılı toptan çıldırdık şükür
Ummanoğlu şaş bakınca tes temiz
Sözü yalan, işi çürük ustamız
Doktor para, çare bulmaz hastamız
İnsanlığı çoktan öldürdük şükür
GEÇTİ ÖMRÜM
Hayatım sanki bir rüya, bilemedim geçti ömrüm
Kavruldum dost diye diye, bulamadım geçti ömrüm
Felek çevirdi tersimi, balyozla dövdü örsümü
Önüme koydu dersimi, alamadım geçti ömrüm
Dertler baş verdi ard arda, al ver ettim hep zararda
İkrar kılıp bir kararda, kalamadım geçti ömrüm.
Zay ettim altın çağları, meyve ektiğim bağları
Ferhat gibi şu dağları, delemedim geçti ömrüm
Özüm sandım ulu çınar, devrildim de içim yanar
Göz yaşlarım kanlı pınar, silemedim geçti ömrüm
Çar kitabın yapısına, gönül hayran hepisine
Bir kamilin kapısına, gelemedim geçti ömrüm
Ummanoğlu aç gözünü, Hakka ram eyle özünü
Yunus gibi aşk sazını, çalamadım geçti ömrüm
SELİM İLÇESİ’NE
Gurbet özümüzü yedi tüketti
Doldu özleminle gözlerim Selim
Hasret zulüm oldu canıma yetti
Özümü yaralar sözlerim Selim
Otuz beş yıl tamam ayrıyım senden
Canandan, ahbaptan, dosttan, yarenden
Bir haber beklermiş sevdiğim benden
Sevda var canımda sızlarım Selim
Bülbül nasıl yaşar altın kafeste
Hicran nağmeleri ayrı bir beste
Hayat girdabında ben son nefeste
Sana kavuşmayı gözlerim Selim
Çıksam yaylalara baksam düzüne
Koçak yiğidine sona kızına
Yandırsam bağrımı aşkın közüne
Solan gençliğimi özlerim Selim
Ağyara düşmüşüm kadrimi bilmez
Hasretlik çekerim yüreğim gülmez
Gönül kışa vurdu baharım gelmez
Vuslattır çözülmez buzlarım Selim
Ayrılık ölümden acıymış meğer
Hasret kırbacıyla sinemi döver
Bahtım yad ellerde ölmekse eğer
Mezarımda sönmez közlerim Selim
Enver Ummanoğlu’n böyle meramı
Ecel listesin de gördüm sıramı
Ellere açmadım gizli yaramı
Yıllara pay ettim gizlerim Selim |
|
DİVAN (Düşermiş)
Çağlayıp sana gelenler selden sele düşermiş
Özünde cevher olanlar elden ele düşermiş
Sarraf olan altın tartar, insan ölçer arifler
Akıldan yoksul kalanlar puldan pula düşermiş
Hakkın çeşmesinden mürşit testisini doldurur
Ehli kamile varmayan muhabbeti kaldırır
Bahçıvan olmayan bağban bağda gülü soldurur
Gülün kadrini bilenler, daldan dala düşermiş
Sevdalıdır deli gönül has insanın hasına
Özü merdin sözü merdin zehir koy ye tasına
Aslı bozuk nesli bozuk çekermiş atasına
Merkebi örnek alanlar külden küle düşersin
Mecnun, Leyla’sını arar Aslı ise Keremi
Asilzade helal arar aslı bozuk haramı
Zenginler dengini arar yoksulun ne meramı?
Talihi, bahtı solanlar halden hale düşermiş
Ummanoğlu’nu gezdiren diyar diyar illerde
Ne varlıktır ne yoksulluk ömrü geçti yollarda
Yunus gibi Hak der gezer, sahralarda, çöllerde
Ferhat gibi dağ delenler, dilden dile düşermiş
RÜSTEM ALYANSOĞLU’NA ŞİKAYET
Bacanağın Azrail’e bir mektup
Yazdık Alyansoğlu haber aldın mı?
Son umudu A.B.D.’ye bağladık
Gezdik Alyansoğlu haber aldın mı?
Türkiye sevmişti sohbet, sözünü
Yanık yanık çalar idin sazını
Konuşurdun gerçeklerin özünü
Çözdük Alyansoğlu haber aldın mı?
Şimdi yine ayakkabı çalan var
Memlekette yağmalar var talan var
Aziz yurdu orta iki bölen var
Sezdik Alyansoğlu haber aldın mı?
Özenti var senfoni, pop, batıya
İtibar var hırsız ile kötüye
Uydu anten dikti herkes çatıya
Kızdık Alyansoğlu haber aldın mı?
Dolar karşılığı kaybettik dini
Dönmeler var hanımlar gezer mini
Tutamadık ettiğimiz yemini
Bozduk Alyansoğlu haber aldın mı?
…………………..
Su ektiler verdiğiniz çabaya
Emeğiniz uçtu gitti hebaya
Saygı göstermiyor evlat babaya
Azdık Alyansoğlu haber aldın mı?
Solcu kardaş sol yanından soluyor
Ülkü kardaş beyhude boş uluyor
Ummanoğlu hep fakire oluyor
Bezdik Alyansoğlu haber aldın mı?
YOLUMA DÜŞTÜ
Bir güzel seyrettim Azerbaycanlı
Şaşırıp bir ceylan yoluma düştü
Sordum evli misin yoksa nişanlı
Yıktı kaç kabağın dalıma düştü
Asalet dağılır narin gezende
Dili bülbül sözü, özü nazende
Eritti yağımı gözün süzende
Bir sancı belirdi soluma düştü
Gezif dolaşıram derdi gam ile
Savruldum rüzgarla estim sam ile
İsmini sorunca dedi Tamilla*
Adı ezberimde dilime düştü
Ummanoğlu girdi hayal düşüme
Dedim taç ederim seni başıma
Dedi yaz gelmez ki döndüm kışıma
Sızdı gözyaşları selime düştü
*Tamilla: Fransızca bir kelime olup,
“dağda açan kır çiçeği” anlamıma gelmektedir. |
|
|
|
|
|