Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın kasabasından olan Aşık İbrahim, XVII. yüzyılda yaşadığını bildiğimiz bir kaç Yozgatlı şairden biridir. Hayatı ve edebi şahsiyeti hakkındaki bilgilerimiz, Bahadın'lı araştırıcı Arif Baş'ın sözlü gelenekten derlediği rivayet ve şiirlerden ibarettir. Bunun dışında yazılı kaynaklarda kayda değer bir bilgi bulunmamaktadır.
Arif Baş'ın derlediği rivayetlerde, XVIII. yüzyılda yaşadığı belirtilen Aşık İbrahim'in bir dörtlüğü de onun yaşadığı yüzyılı ortaya koyan bir delil olarak gösterilmektedir:
Bin yüz yetmiş beşe konunca sene (M.1761)
Kül oldum aşkınla ben yana yana
Elestü'den ervah geldi bu cana
İbrahim'i hak sevdaya salan yar
Doğumu da dahil olmak üzere Aşık İbrahim'in hayatında önemli bir olaya işaret eden bu tarih, onun XVIII. yüzyılda yaşadığını göstermektedir.
Bugün de Alevi inancına mensup Türkmenlerce meskun olan Bahadın köyünde doğan Aşık İbrahim de Alevi-Bektaşi
tarikatına mensuptur. Şiirlerinde tarikatını gösteren mısralarla karşılaşmaktayız. Arif Baş'ın bildirdiğine göre Aşk İbrahim'in soyu Bahadın'da bugün "Aşıkgil" sülalesi olarak anılmaktadır. Kendisinin de Aşık İbrahim'in soyundan geldiğini ifade eden yazarın verdiği bilgileri ihtiyatla karşılamakla beraber doğru olarak da kabul etmek durumundayız.
Bade içen, atışma yapan dolayısıyla irticali şiirler söyleyen Aşık İbrahim'in bu özellikleriyle aşıklık geleneği içerisinde yetişen, Alevi-Bektaşi şairlerinin etkisi altında şiirler söyleyen, elinde sazı ile at sırtında diyar diyar dolaşarak sanatını icra eden diğer Yozgatlı şairlerin aksine olarak "aşıklık" özelliklerine sahip olduğunu ortaya koyan bir şair olduğunu belirtmeliyiz. Nitekim hakkında anlatılan rivayetlere göre Mısır Valisinin aşığı yanında götürerek üç yıl alıkoyduğunu ve atışmalar yaptırdığını göz önüne alırsak, yaşadığı dönemin güçlü şairlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Ele geçen şiirlerinin çoğu hece, kafiye ve ifade bakımından kusurludur. Bu şiirlerin sözlü gelenekten derlenmesi. iki yüzyıl içerisinde meydana gelebilecek muhtemel değişmeleri göz önüne almamızı gerektirmektedir. Eldeki şiirlerinde Alevi-Bektaşi şairleri tarafından sıkça işlenen tarikat ile ilgili konuların yanında gurbet, hasret, yoksulluk gibi konular da bulunmaktadır. Elimizde bulunan on beş civarındaki şiirinden hareketle Aşık İbrahim'in edebi şahsiyeti hakkında isabetli değerlendirmeler yapmamız oldukça güçtür. Ancak yapılan derlemeler, rivayetler ve şiirlerden hareketle, onun XVIII. yüzyılda yaşamış, aşıklığın temel prensiplerine bağlı, Alevi-Bektaşi
tarikatına mensup bir şair olduğunu kabul edecek ve değerlendirmemizi bu kabul çerçevesinde yapacağız.
|
1
Dost bize ikrarlık verdi
Gelmez üç gündür üç gündür
Dilime ezberi girdi
Gelmez üç gündür üç gündür
Gelirim diye and içti
Bilmem ne diyara düştü
Ay dolandı yıllar geçti
Gelmez üç gündür üç gündür
Büyük bir efkara düştüm
Sinem türlü yara düştüm
Bülbül gibi zara düştüm
Gelmez üç gündür üç gündür
Bilmezem mahbubum n'oldu
Sarardı gül benzim soldu
On sekiz yıl tamam oldu
Gelmez üç gündür üç gündür
İbrahim candır cananım
Kalp evinde errahmanim
Alemin şah-ı Sultanım
Gelmez üç gündür üç gündür
2
İcazet vaktidir benim efendim
Teferrüc edelim illerimizi
Derya-yı muhipten bağlandı bendim
Kime arz edelim hallerimizi
Vilayet perişan yeğin gamım var
Düşmüşüm efkara leyli ve nehar
Nice ahbaplarım eder intizar
Anar menciliste dillerimizi
Bir melek misali soyun soylasam
Nazlı yarin zikrin dilde söylesem
Mevlam izin verse insem boylasam
Ragıptan tenhadan göllerimizi
Kişi efendisin meth eder her gün
Velinimetimsin kılamam terkin
Ne kadar eğlensek git olur bir gün
Akıttın didemden sellerimizi
Kulun niyaz eder ol desti payi
Budur aşıkların erkanı huyu
Gitti de gelmedi İbrahim deyi
Belki bekler vardır yollarımızı
3
Cemalini gördüm gönlüm şad oldu
Gönül eğlencesi cemal merhaba
Aktı çeşmim yaşı çaylar sel oldu
Çaylar eğlencesi mihman merhaba
Pirim çıkmış Sul'hüyük'te oturur
Horasan'dan kösasini getirir
Zemheride yanıl elma yetirir
Hem dalma hem budağına merhaba
Yürüyen duvara dur dedi durdu
Nişan olsun diye sırtını verdi
Kara taşı hamur etti yuğurdu
İşareti belli Bektaş Merhaba
Kırlangıcın neresinde temaşa
Anda biter nergizinen menevşe
Bizden selam söylen Sultan Bektaş'a
Orda yatan gazilere merhaba
Eydür İbrahim'im dilim dolaşık
Pirini sevmeyen olur mu aşık
Dün ü günü yüz sürdügüm gök eşik
Ab-ı zemzem Çilehane merhaba
|
|
4
Dağları gördüm de gönlüm şen oldu
Gönlüm eğlencesi dağlar merhaba
Çeşmim yaşı ormanlara sel oldu
Çeşmim eğlencesi çaylar merhaba
Dedem gelmiş Kara Öyük'te oturur
Gerçek erenlere gülbeng yetirir
Horasan'dan Köseği'sin getirir
Hem dalına budağına merhaba
Yürüyen duvara dur dedi durdu
Nişan olsun diye sırtını verdi
Karataş'ı hamur etti yuğurdu
İşareti belli Bektaş merhaba
Kırlangıç'ın neresinde temaşa
Orda biter mor sümbüllü menevşe
Bizden selam söylen Sultan Bektaş'a
Orda yatan erenlere merhaba
İbrahim eydür dilim dolaşık
Pirini görmeye ar m''eder aşık
Dünü günü yüz sürdüğüm Gök Eşik
Ab-ı Zemzem çilehane merhaba
5
Gam yiyip gam çekme divane gönül
İnşallah kurtarır imanım vardır
Her olur olmaza sırrın söyleme
Baş dostun kalmadık güvenim vardır
Şanına mı düşer kula cevretmek
Kul kusursuz olmaz yabana atmak
Darılıp kulunu bir pula satmak
Basma mürüvvetin amanım vardır
Güzel tumam sulağından indi mi
Yoksa ağyar ikrarından döndü mü
Sarhoşmuyıim bilemiyom kendimi
Irılmaz serimde dumanım vardır
İbrahim günahkarım günahım çoktur
Haset deryasında umudum Haktır
Errahmanirrahim şeriki yoktur
Amentü billahi imanım vardır
|