|
|
AŞIK MUHARREM NACİ ORHAN (İKRARİ)
Salınarak biri gider,
Boyu selvi dala benzer,
Ona hasret bülbül öter,
Tomurlanmış güle benzer.
İKRARİ
der gelenlere,
Hasbi
halim bilenlere,
Hayat
verir ölenlere.
Seher
vakti yele benzer.
|
1 Temmuz 1927 tarihinde Malatya Arguvan ilçesi,
Kuyudere (Minayik) köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Orhan
Annesi Fatma Orhandır. Ehlibeyt Soyundan İmanı Zeynel Abidin
evlatlarındandır.
Saz çalmaya curayla 6-7 yaşlarında başlamıştır. Saz çalmaya
başladığında okula henüz gitmediğini, 9-10 yaşlarına geldiğinde
bağlama çalmaya başladığını belirtmektedir. Amcası Aşık Hasan
Hüseyin Orhan’ı izleyerek, köyde saz çalanları izleyerek, bağlama
çalmayı öğrenmiştir. Köyde bağlamayı herkesin pençeyle (elle)
çalması sonucunda Aşık Muharrem Naci Orhan’da bağlamayı pençe (elle)
tekniği ile öğrenmiştir.
Etkilendiği halk aşıkları : Hasan Hüseyin Orhan Hz. İmam Cafer Ocağı
dedelerinden Ali Dede, Mehmet Ali Dede ve Arapkirin Hastek (Aluçlu)
köyünden İmam Bakır Ocağı evlatlarından Zevnel Dede ve Oğlu Ali
Özcan dededen gene Elbistan’ın Kantarma köyünden Abuzer dede ile
İbrahim dedelerden gerek saz çalmada gerekse saz ve ses üzerindeki
yorumlanndan etkilenmiştir. Fakat yazmış olduğu Nefesler, Koşmalar
Duvaz İmamlar Taşlamalar gibi şiirlerinde hiç şüphe yok ki Fuzili
Yemini - Virani- Kul Himmet - Pir Sultan- Şah Hatayi - Karacaoğlan -
Cemali - Şem-i Tevz-i - Teslim Abdal Turabi - Kaygusuz - Mücrimi -
Abdal Musa ve daha pek çok Halk Aşıklarının etkisiyle şiirlerini
yazmıştır.
İlk defa Cem’e köyü olan Kuyudere (Minayik) köyünde katılmıştır. Saz
çalmayı cem toplantılarında daha da ilerletmiş ve ilerleyen
zamanlarda kendisi cem yürütmeye başlamıştır. Cem yürütmeye köyünde
başladığı gibi Malatya’da Arguvan’da ve civar köylerinde Cem
yürütmüştür. Bunun dışında Maraş - Adana - Antep - Elazığ- Tunceli –
Erzurum - Sivas Tokat- Yozgat- Ordu-Amasya-Ankara Marmara bölgesi
Tekirdağ - İstanbul il ve ilçelerinde ve köylerinde Cem yönetmiştir.
Bunun akabinde yurt dışında Almanya ve Avusturya’nın muhtelif
şehirlerinde Cem yöneten ender aşıklarımızdan birisidir.
Muharrem Naci Orhan’ın mahlası İkrari mahlasıdır. Bir cemaat
toplantısında saz çalınıp söylenirken, başta babası olmak üzere
orada bulunan kişiler tarafından İkrari mahlası Muharrem Naci
Orhan’a uygun görülmüştür. Kendisine ilk başlarda kendi kendine
çalıp söyleyen Muharrem Naci Orhan, daha sonraları Usta malı
eserlerin şiirlerinin yanı sıra İkrari mahlası ile şiirler yazmaya
ve söylemeye başlamıştır.
Okul hayatını, köyde okul olmadığından dolayı ilkokulun 1. sınıfını
Ermişli köyünde okumuştur. 2. 3. ve 4. 5. sınıfları Karahöyük
köyünde, okumuştur. Zor şartlar altında okuyan Muharrem Naci Orhan,
Arapkir Orta Okulunun sonrasında Malatya Lisesini bitirdikten sonra
tahsiline 3 yıl ara vermiştir. İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesini imtihanla kazandıktan sonra Roma kürsüsüne girdi. Evli
ve bir çocuk sahibi Olduğu için maddi yönden de durumunun iyi
olmayışı sebebiyle Avukatlık stajını yapmıştır. 1960 Eylülünde
fiilen Avukatlık yapan Muharrem Naci Orhan 40 yıl avukatlık
yapmıştır.
1956 yılında evlenmiştir. Bu evlilikten 2 kız ve 2 erkek evladı
vardır. Şu anda İstanbul’da eşi ve bir çocuğuyla beraber
kalmaktadır. Avukatlık işini bırakan Muharrem Naci Orhan kendi
yazmış olduğu şiirlerin yayınlanması için kitap çalışmalarıyla,
konferanslar ve cem cemaat toplantılarına katılarak yaşamını
sürdürmektedir.
Kuyudere (Mineyik)
Köyünde Aşıklık Geleneği
Bitirme Çalışması
Mehmet Sarıaltun
İstanbul - 2000
|
|
Eserlerinden bazıları:
|
İşe yaramayan kişi,
Bak duvara bak duvara,
Dışı bozuk çürük içi,
Bak duvara bak duvara.
Secdeyi ademe eyle,
Derdini Tabibe söyle,
Ne öyledir nede böyle,
Bak duvara bak duvara.
Hayırda derman nerde,
Bulamazsın derman nerde,
Kabe nerde sen nerde,
Bak duvara bak duvara.
Çevirip ademe gelin,
Arı gibi güle konun,
Acep ne olacak halin,
Bak duvara bak duvara.
İKRARİ harf ile nokta,
Allahı arama gökte,
Hak ademde adem hakta,
Bak duvara bak duvara. |
|
Salınarak biri gider,
Boyu selvi dala benzer,
Ona hasret bülbül öter,
Tomurlanmış güle benzer.
Kipriği ok, kaşlan yay,
Sanki bedirlenmiş bir ay,
Huriden melekten bir soy,
Dili oğul bala benzer.
Gözler ahu saçı kara,
Zahmi aile açtı yara,
Mansur gibi çekti dara,
Zülfi ile tekle benzer.
Kıya kıya can bakar,
Baktıkça sinemi yakar
Ab-ı Kevser olmuş akar,
Çoşkun akan sele benzer.
İKRARİ der gelenlere,
Hasbi halim bilenlere,
Hayat verir ölenlere.
Seher vakti yele benzer. |
|
|
|
|
|