Aşık Ömer, 17. yüzyılın en on de gelen adlarından biridir. Kendi şiirlerinden
yola çıkan araştırıcılar onu gerçek bir mekana bağlayamamışlardır. En eski divanındaki,
Vatan-ı aslimiz Aydın ilidir
ve
Tehi sanman Ömer Gözlevelidir
gibi mısralar, onun gerçek doğum yerini ortaya koymamıza engel teşkil etmektedir. Aydın, Kırım ve Konya'da üç ayrı Gözleve'nin var olması, araştırıcıları
sık sık fikir değiştirmeye yöneltmiştir. Bu konudaki son eserin sahibi Ş. Elçin,
çok eski bazı kaynaklardan yola çıkarak şu hükme varmaktadır: " Aşık
Ömer'in vatanın Kırım Gözleve'si olduğu kuvvetle tahmin edilebilir" (Aşık Ömer,3).
Elçin'in kaynak olarak ele aldığı Dr. Bayçura'nın bilgilerine göre, babası kürk ticaretiyle uğraşan Abdullah adlı bir zattır; annesinin adı ise Şerife'dir. Doğum tarihini 1619 ve 1621 olarak veren kaynaklar tahminden öte gidememektedir. Bize göre bütün bu bilgiler, Kırım rivayetinin gayet güzel süslenmesiyle ilgilidir.
Adı Ömer olup bir ara, Adli mahlasını da kullanmıştır. Medreseye devam
eden Ömer burada sarf, nahiv, mantık, maani, Arapça, Farsça, tefsir ve Dürer
okumuştur. Hafız'ı, Sadi'yi burada öğrenmiş, şiirinin bilgi dağarcığını burada
zenginleştirmiştir.
Pek çok yerler dolaşan Ömer'in Divan'ında, "Hafız Aşık Ömer" ibaresinin
yer alması, çeşitli kaynaklarda saz çaldığının kayıtlı olması, onun değişik cephelerini ortaya koymaktadır.
1707'de öldüğüne dair söylenen tarihi ihtiyatla karşılayan EIçin, bu tarihin
daha sonraki bir YIL olması gerektiği görüşündedir.
Şairname'sinde, Şerifi adlı şairden bahsederken kullandığı şu ifadeler, bu
zatın Ömer'in hocası olduğu şeklindeki görüşleri kuvvetlendirmektedir:
Şerifi değil mi cümleye üstad
Ol değil mi bizi eyleyen irşad
Safayi tezkiresinde, Şerifi'nin Kırımlı olduğu, İstanbul'da tahsilini tamamladıktan sonra Rumeli'ye gittiği söylenmektedir.
O, aynı yüzyılın aşıklarından Kul Mustafa, Katibi, Bursalı Halil, Gayri, Hayri ve Sadık'ı beğenmektedir; birincisine söylediği nazireler bunun güzel örnekleridir. Onun nazire söylediği diğer şairler arasında Karacaoğlan, Kuloğlu, Yazıcı gibi adlar da yer almaktadır.
Klasik şairlerimizden Ahmed Paşa, Fuzuli ve Atai'nin şiirlerine nazireler yazması; gazel, murabba, kalenderi, satranç, müstezad gibi şekillere örnekler vermesi, Ömer'deki, yüzyıla hakim olan klasik şiire yönelme arzusunun en güzel örneğidir.
Zamanında ve daha sonraki yüzyılda oldukça şöhretli bir şair olan Ömer'e; Abu, Hasan, Levni, Ruhi, Siyahi, Şevkat gibi şairler nazire yazmışlar, Aşık Nihani de bir medhiye söylemiştir.
Ayvansaraylı Hafız Hüseyin tarafından 1782'de, Aşık Ömer Divanı adıyla bir araya getirilen şiirler arasında; koşma, destan, semai ve varsağı şeklinde söylenen heceli örnekler daha azdır; Ömer'in en çok bilinen şiiri, 38 dörtlükten meydana gelen ve 105 şairin adının sayıldığı Şairname'sidir. Burada sadece 17 saz şairinin adının zikredilmesi, Arap ve Acem şairlerinin yanında klasik şiirimizle tekke şiirimizin ünlü adlarına daha fazla yer verilmesi düşündürücüdür.
Aşık Ömer'den, Gubari ve Hızri'nin Şairname'lerinde sadece ad olarak söz edilmiştir. On dokuzuncu yüzyılda yazılan Şairname'lerden Ruhsati'nin ki ile yirminci yüzyılın şairname yazarlarından Feryadi, Emsali, İsmeti, Kangallı Noksani ve Talip Kılıç'ın eserlerinde de Ömer'e yer verilmiştir.
Eserlerinden bazıları:
|