1922 yılında Kelkit'in Gelinpetek köyünde doğdu.
Asıl adı Akif Timurhan'dır. Küçük yaşlarda halk şiirine ilgi duydu.
Yine çok küçükken resim yapmaya başladı. Bağlama ve kaval çalmayı da
ilk gençliğinde öğrendi.
Gördüğü bir rüyadan sonra şiire olan ilgisi daha da arttı. İlk şiirlerinde kendini adını kullandı. Daha sonra değişik aşıklarca çeşitli mahlas önerileri yapılmasına karşın, tahta, kayık anlamına gelen Zevraki mahlasını seçti.
Farsça ve Arapça tamlamaları da günümüzün diline ustaca aktarabilen Zevraki Baba'nın yüzlerce şiiri bulunmaktadır. Bu şiirlerin bazıları değişik sanatçılar tarafından
bestelendi.
Kuzeydoğu Anadolu aşıklık geleneğini kendine özgü bir biçimde yorumlayıp bugüne taşıyan Zevraki Baba'nın şiirleri birçok dergi, gazete ve araştırmada yeraldı.
Aşık Zevraki'nin, yüzlerce sayfalık elyazmalarında şiir ve çeşitli konulardaki düşüncelerinin yanında kendi yaptığı resimler de önemli birer yapıt niteliğindedir.
Zevraki Baba'nın bu şiirleri ilk kez yayımlanıyor.
01.01.2008 tarihinde aramızdan ayrıldı...
Bekir Karadeniz
|
Ağır Ağır
Gel ey katip gel de otur yanıma
Yare birkaç satır yaz ağır ağır
Bahtın kalemini batır kanıma
Bitiyor bağrımda yaz ağır ağır
Uymazken dizlere dağlarda ahu
Ne oldu bizlere düzlerde yahu
Ne de çabuk sustu o çağlayan su
Bağlıyor bağrımda buz ağır ağır
Hele bir sona bak bir de evvele
Donmuş Jale lale durmuş velvele
Bir daha geçmez o bahar yaz ele
Başlıyor bağrımda güz ağır ağır
Bazen güneşli de gölgeli bazen
Derken de yetişti yeşile hazan
Bozarıp da olduk biz aynı hozan
Küllüyor bağrımda köz ağır ağır
Bırak ey Zevraki firak sözleri
Kızlara oynadın kızıl kozları
Ara ki bulasın pembe tozları
Buğluyor bağrımda göz ağır ağır
Belli Değil
Hicran dağı geçit vermiyor bir an
Kar belli değildir buz belli değil
Yine başa bindi bir tipi boran
Yol belli değildir iz belli değil
Hain felek zaten her zaman çatar
Hatıralar ondan daha besbeter
Hançer tir u teber hep birden batar
Tığ belli değildir biz belli değil
Tecellimin temizi de pisi de
Kirlenmiştir kimyası da kisi de
Yakıyor içimi her ikisi de
Kül belli değildir köz belli değil
Pembe güller soldu gövde parkında
Gönül yine değil bunun farkında
Kırlar karışınca otuz kırkında
Yaz belli değildir güz belli değil
Unutup Zevraki çekme ki heyhat
Nokta nokta biter o upuzun hat
Bir de geçer bin de hep aynı hayat
Çok belli değildir az belli değil
Bilmez misin
Fezalarda olsan fener
Söneceğin bilmez misin
Felek birgün başan biner
Sineceğin bilmez misin
Derya gibi sulu olsan
Dağlar gibi ulu olsan
Yağmur olsan dolu olsan
Dineceğin bilmez misin
Huma gibi yükselip ta
Hatta çıksan yedi kata
Tahttan inip tahta ata
Bineceğin bilmez misin
Dünya denen bu viranda
Şah da vardı şu İran'da
Dört mevsimin de bir anda
Biteceğin bilmez misin
Ey Zevraki keyfin kamın
Hoş olsa ne boş encanım
Dost elinden dolu camın
İçeceğin bilmez misin
Ayrılalı
Kurbağalar meydan almış
Seller gölden ayrılalı
Yayla kokmaz yetim kalmış
Yeller gülden ayrılalı
Şebekleri hadi geçek
Şairler de olmuş köçek
Böcek düşmüş vermez çiçek
Dallar koldan ayrılalı
Bal pahalı bütçe çekmez
Sofraları sarmış pekmez
Unutmuş da tadı bilmez
Diller baldan ayrılalı
Boz öküzde iki kayış
Getiriyor yine geviş
Yiğit olmuş bitli komiş
Yollar belden ayrılalı
Vaz gel Zevrak oydan vaydan
Zerre kadar olmaz faydan
Maymunlara kaldı meydan
Kullar yoldan ayrılalı
Bir
Yel çalmıştır gül çağına
Dersem de bir dermesem de
Doksanında dost bağına
Girsem de bir girmesem de
Sanırdım ki dilli dudu
Ne eti kalmış ne butu
Tamtakır kuru tabutu
Sarsam da bir sarmasam da
Razıyım arasıra da
Saraydım yari burada
Yarın mahşerde murada
Ersem de bir ermesem de
Ey Zevraki etme cim lam
Söyle ki hasılı kelam
Kör ile sağıra selam
Versem de bir vermesem de
|
|
İnsan
İsteyenin olsun ilah
Bana insan gerek insan
Ne serveti ne de silah
Bana insan gerek insan
Muhammet'e yeter yasa
Musa'yı da yutar asa
Karunlara kalsın kasa
Bana insan gerek insan
Hiç istemem aman aman
Cennet zinnet huri gılman
Farketmez ki Fars Rus Alman
Bana insan gerek insan
Vermiş alıç almış yulaf
Yunus etmiş boşuna laf
Hak dese de gene hilaf
Bana insan gerek insan
Hakikatten eyle hitap
Hurafedir yüz dört kitap
Sen istersen Allaha tap
Bana insan gerek insan
Ey Zevraki etme ısrar
İkrarına derler inkar
Sözüm etmez eşeğe kar
Bana insan gerek insan
Yavaş Yavaş
Belimizi büktü felek
Gidiyoruz yavaş yavaş
Sırtımızda kambur şelek
Gidiyoruz yavaş yavaş
Dertler erite erite
Damar kurudu deride
Dostları koyup geride
Gidiyoruz yavaş yavaş
Neler varsa çoklu azlı
Kimi narin kimi nazlı
Yolu belli eli gizli
Gidiyoruz yavaş yavaş
Gel barışah durma dargın
Yaman olun yarın yargın
Düşe kalka yorgun argın
Gidiyoruz yavaş yavaş
Nicelerin yedi zaman
Zaloğlu da dedi aman
Dizde sızı gözde duman
Gidiyoruz yavaş yavaş
Yetmiş dedik hemen hemen
Görülüyor gizli ehmen
Aldık demir kırdık dümen
Gidiyoruz yavaş yavaş
Nasip ise o da bahta
Çıkıp musallayı tahta
İnmek için kara lahta
Gidiyoruz yavaş yavaş
Sanma nankör olup geçtik
Biri ekip beşi biçtik
Helal eyle yedik içtik
Gidiyoruz yavaş yavaş
Hayat gerçek ölüm yalan
Yazın açar güzün solan
Dünya gurbet ahret sılan
Gidiyoruz yavaş yavaş
Ülkede ilkede biriz
Yol bir yoldur iz de bir iz
Yiğit isen sen gelme biz
Gidiyoruz yavaş yavaş
Ey Zevraki halin nice
Yükün ağır yolun ince
Dosta doğru gündüz gece
Gidiyoruz yavaş yavaş
Bir Sen Bir de Ben
Küre yenmez kervan çekmez ne yüktür
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Gör ki kimin derdi kimden büyüktür
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Gönül yağmurundan gözün selinden
Ne çekeriz ayrılığın elinden
İşve kitabından aşkın dilinden
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Gönlümüzde neşe gözlerimde nem
Karma karış olmuş cennet cehennem
Jale'siz olur mu çaresiz didem
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Şemsinur olunca maşuğun şekli
Gitmez mi başından aşığın aklı
Deli mi haklıdır diyen mi haklı
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Zar kala da rüzgar zülfe dokuna
Şu cihan belenir cennet kokuna
Her can dayanır mı hicran okuna
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Ey Zevraki ne bu gam bu dert bu dem
Düşsene dağlara deliysen madem
Havva olmasaydı neylerdi Adem
Gel sevdiğim bir sen söyle bir de ben
Sen Ona Bak
Aldırma hiç aksa saçın
Neşen var mı sen ona bak
Bu fanide baki için
Bişen var mı sen ona bak
Saraylıyı sarmış kibir
Konacağı kara kabir
Gönüllerin köşkünde bir
Köşen var mı sen ona bak
Zevrak bugün etmez merak
Yarının da sahibi Hak
Şimdi köşende bir ufak
Şişen var mı sen ona bak
|