Asıl adı Ahmet Kaynar olan 1899'da Sivas'ın
Kangal ilçesinde doğan ayaklarından özürlü bulunduğu için Ruhsati
tarafından Noksani adı verilen ozan, Erzurumlu Noksani'den ayrı bir
kişi olup, 5 Mayıs 1972 de Kangal'da ölmüştür.
Bu kitaba aldığımız Erzurum'lu Noksani medrese öğrenimi gördükten
sonra 30 yaşlarındayken Sadık Dede'nin müridi oldu. Bir bakkal
dükkanı açarak geçimini sağlamaya çalıştı. Karısı yüzünden
''İtibarını'' yitirdiği, şeyhinin ona bu nedenle Noksani mahlası
verdiği belirtilir. Şiirleri, Alevi-Bektaşi edebiyatı geleneğine
bağlıdır. XIX. yüzyılın ilk yarısında 1872 de öldü. Doğum tarihi
bilinmiyor.
Rahmetli Sadettin Nüzhet Ergun'un ve Rahmetli Vasfi Mahir
Kocatürk'ün üç dört şiirini yayınlayıp bilgi olarak da "19. yy.
ozanıdır" dedikleri Noksani, Hasankale'li Rahmetli Şinasi Koç'un
1943-45 yılları arasında derleyip toparladığı ve yayınlanması için
Adil Atalay'a verdiği defterdeki bilgiye göre 18. yy. ozanıdır.
18. yüzyılın sonlarında Erzurum'da doğmuştur. Asıl adı İsmail’dir.
Dönemin koşullarına uyarak babası ona medrese öğrenimi yaptırır. Bu
yıllarda İnce Molla olarak ünlenir.
Noksani'nin babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede'ye bağlıdır.
Sadık Dede ise Elazığ'ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır. Bu
ocağın adı Ağuçan'dır. Ocağın kökü İmam Hasana varır.
Günlerden bir gün Sadık Dede, taliplerinden İsmail'i görmek için
Erzurum'a gelir. Ev halkı büyük bir sevinçle kendisini karşılar.
İçlerinde İsmail yoktur. Sadık Dede, İsmail’i sorar. Babası da
"Buralardaydı. Nerede ise şimdi gelir" yanıtını verir.
Biraz sonra İsmail içeri girer. Onu yakından izleyen Sadık Dede,
İsmail'deki değişikliğin hemen farkına varır. O duruma göre İsmail,
Alevi geleneğine göre "Zahir ilmine" kapılmıştır. Kibirlidir.
Kendinden üstün kimse olmadığı savındadır.
Bunu Anlayan Sadık Dede, elini öpen İsmail'in iki omuzu arasına iki
eli ile vurur. Dua eder. İsmail’in ağzından bir duman çıkar ve düşüp
bayılır. Bir süre sonra ayılır ve Sadık Dede'ye bakarak söyler.
Gönlümün ziyası, gözümün nuru
Gönlümde mihmanım sen oldun ezel
Kolumun kuvveti, dizimin feri
Ruh ile revanım sen oldun ezel
Sadık Dede, İsmail'e ''Noksani'' tapşırmasını verir. Bundan sonra
kısa bir süre içerisinde deyişleri dillere yayılır. Halkın sevgilisi
durumuna gelir.
Yıllar sonra Hasan Kale'nin Taşlıyurt köyünde eğitmenlik yapan
Rahmetli Şinasi Koç, bu deyişlerle karşılaşır. Noksani'nin kimliği
üzerinde araştırma yapar. Hasankale'nin Esende (Bad-ı Civan)
köyünden Veli Beğ oğullarından Molla Mahmut ve yeğeni Bektaş'ta bir
mecmua görür. Noksani'ye ilişkin deyişlerle doludur. Gene bu arada
Noksani'nin bir torununun sağ olduğunu işitir. Erzurum Halkevinde
görevli olduğunu öğrenir. Lütfiye adındaki bu torunla görüşür.
Lütfiye o yıllarda (1945) seksenlik bir bacıdır. Ondan öğrendiğine
göre, Noksani'nin üç oğlu doğmuş. Rıza, İsmail, Zekiye. Rıza'dan
Adil ve Zekiye adlı iki torunu olur. İsmail'den Ziya ile Lütfiye
diye iki torunu vardır. Lütfiye'den ise Makbule ve Hatice diye iki
kız torunu olur. Makbule ise Horasan'dan tahsildar Yaşar'la evlenir.
Soy böyle yürür gider.
Noksani Erzurum'da ''Limoncu'' ve ''Kavcı'' diye ünlenen dostları
ile, ayrıca Horasan'ın ''Endek'' ve ''Müşkü'' köylerindeki dostları
ile sık sık görüşür, muhabbet edermiş.
Erzurum'da Taşmağazalarda bir küçük bakkal dükkanı varmış. Orada
kazandığı kazançla geçimini sağlarmış. Bir gün dostlarından biriyle
muhabbet ederken, bir çocuk gelir elinde az bir para vardır: ''Noksani
amca, al bu parayı bana şeker ver'' der.
Noksani sohbetin içinde parayı alır eski şekerler top, toptur. Bir
top alır verir, hiç bakmaz bile. Çocuk eve gelir. Annesi şekeri
görünce <<Bu şekeri habersiz mi aldın >> diye sorar. Çocukla beraber
dükkana varır. O zamana kadar misafir gitmiştir. Noksani Baba
tezgahının başına geçmiştir.
Kadın çocuğun eline gene o kadar para verir. Şeker istetir. Parayı
alan Noksani şekeri kırar, tartarak verir. Bu kez az bir parça olur.
Kadın sorar <<Noksani Baba! biraz önce aynı paraya pek büyük bir
parça vermiştin >> dediğinde. Noksani Baba << ah... evladım getir o
muhabbeti ki verem o şekeri >> der (Adil Ali Atalay, Noksani Baba, s
: 7).
Hz. Ali ve oniki imam sevgisiyle dop-dolu olan Noksani, tarikatın
tüm inceliklerini şiirlerine ışık ve renk olarak düşürmeye özen
gösteriyor. Varlık birliği öğretisini somutlaştırarak sevgi,
muhabbet örtülerine sararak lirizm denizine, şiir ummanına atıyor.
Akıcı, duru bir söyleyiş, kopukluk göstermeden tarikat, inanç, sevgi
üzerine Noksani'nin görüşlerini, düşüncelerini yaşamı boyunca
oluşturduğu bilgi birikimini sabır ve olgunluk atmosferi ortasında
şiirsel öğelere zarar vermeden Türkçe'nin tadını arttırarak
sergiliyor. Şiirleri Adil Ali Atalay tarafından bastırılmıştır.
Alevi Bektaşi Şiirleri
Antolojisi
İsmail Özmen
Kültür Bakanlığı Yayınları
|