Her Ne Zaman Görsem Seni Everek Dağı
Yüreğimde Bir İncecik Sızı Var
Ah İle Geçirdim Ömrümün Çağı
Şu Anlımda Ne Bitmedik Yazı Var
Çoğu Gitti Şu Ömrümün Azı Var...
5 mart 1921 yılında Kayseri’nin Endürlük köyünde doğmuştur.
Babası Mehmet öldüğünde henüz 3 yaşında olan Ayhan, annesi
Hanımın’ın köyü Akçakaya’da büyümüş ve ilkokul tahsilini
Zencidere’de yapmıştır. Bu okulda kilise orgunu kendi kendine
çalmayı öğrenerek orgtan çıkan ulvi sesten son derece haz duymuş ve
bu durum onun ilk defa müzikle de tanışması olmuştur.
Ailenin tek çocuğu olan Ayhan, ilkokulda iken hem okumuş hem de
üvey babasının bakkalında çalışmıştır. hayatının en acımasız ve zor
yıllarını çocukluk yıllarında yaşayan Ayhan, 9-10
yaşlarındayken, komşuları olan Hacı Ömer Sabancı emmisinin onu da
diğer büyükleri gibi çalışmaya Adana’ya göndermesiyle devam
eder. Çırçır fabrikasında balya basarken, balyadan arasında
sıkışır onu kimse fark edemez, kendine yol açarak balyadan
kurtulmayı başaran Ayhan o telaşla ve korkuyla soluğu Kayseri de
alır. Fırın çıraklığında, saat tamirciliğinde ve daha birçok işler
dede çalışmış olan sanatçının asıl mesleğinin marangozluk olması
kendi sazını kendisinin yapmasına da olanak sağlamıştır. Makine
aksamında da anlayan sanatçının dikiş dikmeye kadar her türlü iş
elinden gelirmiş II. cihan harbi dolayısıyla Kahramanmaraş ve
Konya’da 4 sene askerlik yapan Ayhan bu sebepten dolayı Konya
tavrının tüm türkülerini asılları kadar güzel söyler ve
yorumlamıştır. Askerlik dönüşü demiryolları marangoz atölyesi’nde
çalışmıştır.
Çok küçük yaşta tahta kaşığı at kılı bağlayarak saz çalmaya
başlamış ve saz çalmayı ona öğreten hiç kimse olmamıştır bu büyük
kabiliyeti babasın dan almış olan sanatçının annesi ise köyün
mevlüt okuyucularındanmış. Kayseri türkülerini çok küçük yaşta
ananesinden öğrenmiş ilk sazını amcası hediye etmiş babası çok
güzel saz çalarmış onsuzda saz çalıp, zeybek oynayan babasının
yeteneğini alan Ayhan “bunu yapamadın ama ben dek ekimle saz
çalıyorum” dermiş.
İnce sesleri zenginleştirmek için sazların göğsüne doğru perde
koyarak sazın daha çok ses vermesini sağlayan Ahmet Gazi Ayhan
müzik kabiliyetini yüksek bir saz virtüözüymüş. Aynı zamanda şair
olan sanatçı saatlerce saz şairiyle karşılıklı atışırmış hazır
cevap nüktedan bir yapısı olan Ayhan irticaları hicivli şiirler ve
besteler yapmıştır. 1944 yılında Ankara radyosunun açmış olduğu
stajyer sanatçı imtihanına arkadaşlarının “bu sınavı sen
kazanamazsın” iddiasıyla girmeye karar vermiştir 1950 senesinde
serbest çalışmak için Ankara radyosu’ndan ayrılmış ve 1954 yılında
da geri dönmüştür.
Türk Halk Müziği’nde pek çok derlemeler yapmıştır. Kayseri’ye,
Akçakoca’ya, bahçesine, Erciyes Dağına ve avcılığa tutkun olan
Ahmet Gazi Ayhan her zaman oranın özlemlerini ve hasretini
çekmiştir. Unutmadığı pek çok anılarını köy sohbetlerine mahsus
havasıyla anlatır ve dinleyicileri kendine hayran bırakmış.
9 Şubat 1987 yılında hayata gözlerini yuman Ahmet Gazi Ayhan
Zincirli kuyu mezarlığına defnedilmiştir.
Kaynak: Ahmet Gazi Ayhan Albümü
İrem Records |