1945 Yılında Diyarbakır'ın Çüngüş İlçesine bağlı Arpadere Köyünde ailenin
üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Bekir, annesi Fadime
hanımdır.
Altınmeşe'nin babasının sesi çok güzeldi ve kendi gayretiyle keman
çalmayı öğrenmişti. Yörenin türkülerini kemanıyla çok güzel çalıp
söylemekteydi. Dolayısıyla küçük İzzet'de evde ilk müzik derslerini
farkında olmadan babasından almaya başladı.
Yörede toprağın fazla verimli olmayışı ve ekonomik zorluklar
Altınmeşe ailesinin 1946 yılında Adana'nın Dikili köyüne göçmesine
neden oldu. Baba Altınmeşe önce (elinde bir mesleği olmadığı için)
pamuk tarlalarında marabalık ve yarıcılık yaparak ailesinin
geçimini sağlamaya çalıştı. Daha sonra aile, Bekir Altınmeşe'nin
bir fabrikada işe girmesiyle Adana merkezde Kuruköprü Semtine
yerleşti. İzzet Altınmeşe, İlkokula burada başladı, ayrıca yaz
tatillerinde aile bütçesine katkısı olsun diye önce bir terzi
yanında daha sonra da berberlik yapan Ali Usta'nın bir süre sonra
da Ömer adlı yakınlarının yanında çalışmaya başladı. Önce kalfalık
daha sonra ustalık belgesi alacak kadar da işinde uzmanlaştı.
Ancak içindeki müzik sevgisi Altınmeşe'yi, Ömer Usta'nın teşvikiyle
Kazım Karaörs'ün çalıştırdığı Adana Halk Eğitim Merkezi THM
korosunun çalışmalarına taşıdı. Kazım Karaörs aynı zamanda Adana İl
Radyosunda program hazırlamaktaydı. İzzet Altınmeşe'de radyo
programlarında korist ve solist olarak göreve başladı. Bu
çalışmalar doğal olarak sahne ve gazino çalışmalarına dönüştü. İlk
profesyonel çalışmasına da Adana'nın Emirgan çay bahçesinde
başladı. Kısa bir süre içinde tüm Adana'nın sevdiği ve beğeniyle
dinlediği bir sanatçı oldu. Adana'lı bir müzisyen olan Selahattin
Sarıkaya bu yıllarda Odeon Plak Şti. nin müzik direktörlüğünü
yapmaktaydı ve bir iş nedeniyle geldiği Adana'da İzzet Altınmeşe
ve sahnede şef sazlığını yapan Halit Araboğlu'nu plak yapmak üzere
İstanbul'a davet etti. Birlikte İstanbul'a giden iki sanatçı
arkadaş ilk plaklarını Odeon Plak Şti. ne yaptılar.
Arkasından Amasya ve Merzifon'da vatani görevini tamamladıktan
sonra Adana'ya döndü. Sahne çalışmalarını bir yıl burada sürdürdü.
O günlerde Ankara'da yaşayan Ali Rıza adlı yakını "müzikte
amaçladığı yere ulaşması ve düşüncelerini gerçekleştirmesi için"
Ankara'ya gelmesi gerektiğini söyledi. Ve İzzet Altınmeşe 1970
yılında Ankaralı oldu.
Ankara gazinolarında ki çalışmaları müzik yaşamında neyi, nasıl
yapması gerektiğini öğreten ve belirleyen bir dönem oldu. Bu
dönemde müzik yaşamını (sahne - plak - kaset) birlikte uzun yıllar
sürdürdüğü İhsan Öztürk'le tanıştı ve Ankara sahnelerinde onun
ekibiyle çalışmalarını sürdürdü. İleriki yıllarda çok sevilecek
olan bir çok besteyi ve derlemeyi Ankara'da bulunduğu yıllarda
yaptı.
1971 yılında eşi Müzeyyen Hanımla evlendi. 1972 yılında söz ve müziği kendisine ait olan "Biraz da Bana Gül
Kader" isimli plağı o yılın en çok satan plaklarından biri oldu.
1976 yılında Ankara Radyosu Sanatçılık Sınavını kazandı. Aynı yıl
önce Coşkun Güla'nın daha sonra Nida Tüfekçi'nin yönettiği THM
korosunda (Belkıs Akkale, Hüsamettin Subaşı, Tuğrul Şan, Musa
Eroğlu, İhsan Öztürk, İsmail Işık, Sadık Dinçer,
Altan Demirel, Tevfik Arca gibi birçok
arkadaşıyla) çalışmalarını sürdürdü.
1977'de derleyerek 45 lik plak yaptığı "Maden Dağı" adlı türküyle
bugünkü şöhretinin temelini atmış oldu. 1978 yılında plağa okuduğu
"Esmerim" türküsü yılın hit parçası oldu.
1980 yılında İstanbul'a taşınan Altınmeşe'nin Fatoş adlı bir kızı
ile Murat ve Fırat adlı iki oğlu vardır. Devlet Halk Müziği
Sanatçısı unvanı da olan Altınmeşe aynı zamanda Kültür Bakanlığı
bünyesinde Solist Sanatçı olarak görev yapmakta olup yaşamını halen
İstanbul'da sürdürmektedir.
Halk Müziğimize kazandırdığı ve sevdirdiği Eserlerinden bazıları
şunlardır:
Le Hanım, Nazey, De Get Bayburt, Kurban Olam Ben O kaşı Karaya,
Kınayı Getir Aney, Saza Niye Gelmedin, Sevdiğime Pişman Ettin,
Yazımı Kışa Çevirdin, Fırat.
Altınmeşe'nin bunların dışında 200'e yakın bestesi ve derlemesi; 7
tane de sinema filmi vardır.
|