A.Ses Sistemi: Türk Halk Müziğimizin en belirgin
özelliklerinden biri yerel nitelikli olmasıdır. Yörelere göre farklı
nitelikler gösteren Türk Halk Müziğini ve ses sistemini
kura1laştırmak çok genelde mümkün olabilir ve genele gidildiğinde
Halk Müziğinin yerel ve özel olma niteliğinin tanımlanabilme şansı
kalmaz. Müzik eğitiminde ve tanımlamada kolaylık sağlamak amacıyla
Sadettin Arel, Suphi Ezgi ve Murat Uzdilek tarafından geliştirilen
Türk Müziği ses sisteminden yararlanılmaktadır. Bu sisteme göre
diyez (#) 4 komadan bemol (b) 5 komadan oluşmaktadır. Ayrıca halk
müziğimizde Muzaffer Sarısözen'den bu yana diyez ve bemol
işaretlerinin üzerine koma değerlerini belirlemek üzere rakamlar
konulmaktadır.
En yaygın halk çalgımız olan bağlamada la tonuna göre son yarım
yüzyıldan bu yana en çok kullanılan perde düzeni: la, si bemol, si
bemol iki koma, si, do, do diyez üç koma, do diyez, re, mi bemol, mi
bemol iki koma, mi, fa, fa diyez üç koma, fa diyez, sol, sol diyez,
la olmak üzere 17 sesten oluşmaktadır.
Türk Halk Müziğini zengin kılan en önemli özelliği, üslup ya da
tavır özelliğidir. Türkünün sesleri kadar, onun söyleniş biçimini
belirleyen bu özellikler de önemli rol oynamaktadır. İşte bu
özellikler, yöre yöre değişen karakteristik özellikleri belirler.
Bazı ezgi ve üslupların çok kesin bir şekilde belli yörelere ait
oldukları anlaşılmıştır.
B.Usul Sistemi: Usul, ölçü
yerine kullanılan bir kavramdır. Çünkü usul genel olarak Türk Müziğinde, ölçü
yanında bir de tavır ve üslubu belirler. Türk Halk Müziğinde güney doğunun 5/8'lik
parçası ile Köroğlu veya Sümmani'nin havasının 5/8'liği, tavır ve üslup olarak
da birbirinden ayrılır. Kavramlaşmanın diğer söylenmesi gereken yönü ise, yine bu
usullerin ölçü ile değil, belirli adlarla anılmasıdır: Karşılama, Zotlatma,
Datdiri, Gakgili gibi adlar hızlı 9'lu vuruşlu usulleri, Metelik, Şıkıldım, Sağma,
Zahma gibi adlar, 2 vuruşlu usulleri belirlemektedir.
Türk Halk
Müziği usulleri üç bölümde incelenir.
1) Ana usuller ve
üçerli şekilleri (2,3 ve 4 birim vuruşlu)
2) Bileşik
usu1ler (5,6,7,8,9 birim vuruşlu)
3) Karma usuller
(10 ve daha fazla birim vuruşlu)
Usullerle ilgili
geniş bilgi, Sarısözen'in Türk Halk Müziği Usulleri kitabının içeriği
anlatılırken verilmiştir.
C. Türler,
Şekiller, Biçimler: Türk Halk
Müziği ezgileri yapı bakımımdan uzun hava ve kırık hava olmak üzere ikiye
ayrılır. Kırık hava; belirli bir dizisi olan ve bu dizi içerisinde belirli bir usulle
seyreden ezgileridir. Kırık havalar, anlatım ve söyleniş biçimi gibi çeşitli
unsurlara göre ''zeybek'', ''bengi'', ''güvende'', ''bar'', ''horon'' gibi değişik
isimler alırlar. Uzun hava; belirli bir dizisi olan ve bu dizi içerisinde belirli seyri
bulunup, serbest bir ağızla söylenen ezgileridir. çoğu zaman bir solist ses
tarafından söylenmekle beraber, ''gurbet havası'' gibi ezgilerde eşlikli okumaya da
rastlarız. Hem yöreden yöreye, hem de okunuş üslubu bakımımdan uzun havalar da
''maya'', ''hoyrat'' ''bozlak'', ''gurbet havası'', ''divan'', ''yol havası'' gibi
formlara, biçimlere ayrılırlar. Bunlardan birkaçını açıklayalım: Mayanın, özel
ezgisi yanında, en belirleyici unsuru sözlerdir. Hece ölçüsünün 8+3= 11 kalıbıyla
yazılmış, dört dizeli şiirler söylenir. Doğu Anadolu'da yaygın olan bir uzun hava
biçimidir. Ayrıca ''cılgalı maya'', ''düz maya'' gibi çeşitleri de vardır. Divan
da aruz ölçüsünün ''failatün, failatün, failatün, failün'' kalıbıyla
yazılmıştır. Daha sonra halk şiirinin 15'li hece ölçüsü ile söylenen şiirlere
de ''divan'' denmeye başlanmıştır. Aruz ölçüsü ile şiir yazan şairlerin
şiirlerini ''divan'' adında bir çeşit antolojide toplamalarından dolayı, bu tür
yazılmış ve halk arasında da yaygın olarak söylenen parçaların hepsine bugün
''divan'' denmektedir. ''Müstezat'', ''Semai'', ''Kalenderi'' gibi çeşitleri hem şiir
biçimi, hem ezgi bakımımdan birbirinden farklı olmasına karşılık, hep divan diye
anılmaktadır.
Türk Halk Müziği
ezgileri ayrıca sözsüz (çalgısal-enstrümantal) ve sözlü olmak üzere de ikiye
ayrılırlar. Sözsüz ezgiler, belirli bir veya birden fazla çalgıya, söz eşliksiz
olarak çalman kırık hava veya uzun hava türündeki ezgilerdir. Oyun havalarını,
peşrevleri, güreş havalarını ve uzun hava ayaklarını (zemin, yol gösterici ezgi)
örnek verebiliriz. Sözlü ezgiler, çalgı eşliği olsun ya da olmasın, halk şiiri
tarzında yazılmış sözler aracılığı ile sadece sözle icra edilen ezgilerdir.
Sözlü halk ezgilerinin en çok rastlanılan biçimleri ''bentlerden'' sonra,
''bağlantı'' (nakarat, kavuştak, dönderme) denen belirli kalıpların tekrar edildiği
biçimlerdir ki; buna ''türkü'' adı verilir. Türküler, genellikle belirli bir konuyu
işleyen ve anlam bakımından birbirine bağlı bentlerden meydana gelmiştir
.Türkülerin diğer bir yaygın şekli ise ''mani dörtlük'' lerinden oluşan şeklidir.
Bu dörtlüklerin arka arkaya kullanımında bir anlam bütünlüğü yoktur. Sonradan bir
araya getirilmişlerdir.
Bentlerden oluşan
türkülere örnek:
I. bent
: Dön
beri dön beri de yüzün göreyim
Yüzün
görenlere kurban olayım
Nakarat
:
Gel gülüm gel ha gel gel
(Kavuştak- Bağlantı) Gel şirin gel di gel gel
Di gel di gel adına kurban
Di gel di gel
şanına hayran
Di gel di gel gadan
ben alım.
II. Bent
: Evlerin önü de paşa makamı
Çıkmaz kalem ile yazdım
vefamı
Nakarat
: Gel gülüm gel ha gel gel
Gel şirin
gel di gel gel
..................
Mani
katarlarından oluşan türkülere örnek:
Merdiven üstündeyim
Dal boyun
kastındayım
Yarim beni sorarsa
Ben murad
üstündeyim
Yola giderim
yavaş
Kundurama değdi
taş
Yar ben senin
yüzünden
Düşmana dedim
gardaş
Sür koyunu hansa
Sözle sözün
varısa
Beş günüm sana
feda
On gün ömrüm
varısa