Halk müziğimizi meydana getiren türkülerimiz
toplumumuzun aynasıdır. Bu aynaya baktığımızda,
toplumumuzun acısı, sevinci, kederi, aşkı, gurbeti vb.
unsurları rahatlıkla görülebilir. Hasılı toplumumuzun duygu
ve düşüncesinin dile gelme aracıdır türküler.
Türkülerimiz; kaynağından çıktığı gibi
kalmamış, halkın dilinde ve telinde nakış işlenerek, özümlenerek,
yorumlanarak yeni boyutlar kazanmış, çeşitli değişikliklere
uğrayarak ferdiliklerini kaybetmişler, derleyiciler aracılığıyla
da bizlere ulaşmışlardır.
Türkülerimizin bu zaman dilimi içerisinde uğradığı
değişiklikler ''folklorik oluşum'' (anonim olma) dediğimiz
evreyi meydana getirir. Folklorik oluşumunun meydana gelmesini sağlayan
en önemli faktör de o zamanda iletişim araçlarının olmayışı,
iletişimin dil ve tel aracılığıyla gerçekleşmiş olmasıdır.
İşte bu özellik ferdi olan türkülerimizin anonim olmasını
sağlamış, anonimlik ilkesi de türkülerimizin vazgeçilmez
unsuru olmuştur.
Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisinin 6.
cildinin 1482. sayfasında, Sn. Nida Tüfekçi'nin hazırlamış
olduğu bölümde Halk Müziğinin özellikleri şu şekilde sıralanmış
:
1-Sahibinin
bilinmemesi
2-Halk
tarafından benimsenip onun ifadesine bürünmüş olması
3-Kulaktan kulağa verilmek suretiyle hayatını sürdürmesi
4-Gelenek
haline gelmesi
5-Zaman
içerisinde derin bir geçmişi olması
6-Halkın
ortak malı olması
7-Mekan
içinde yaygın olması
8-Yöresel
dil ve müzik özelliklerini bünyesinde taşıması
9-İddiasız olması
10-Kişisel
yapım olmaması
Bu tespitler anonim olan türkülerimizin kıstasları.
Demek oluyor ki, türkülerimiz. yukarıda belirtilen özelliklere
sahip olması gerek. Aksi takdirde, bu özellikleri taşımayan
ezgileri türkü olarak kabul edilmeyecektir.
Şimdiye kadar çeşitli türkülerimiz bu özellikleri
taşıyarak çalınmış, söylenmiş ve TRT repertuarına girmiştir.
Ama şimdi bu kural ihlal edilmiş. Kuralın ihlal olması
çağın getirdiği yeniliklerden ve "son sistem" iletişim
araçlarından kaynaklanmaktadır.
1985 yılında, Senem Matbaası tarafından yayımlanan
4 ciltlik Müzik Ansiklopedisinin Halk Müziği Bölümünde (2.
cilt. s. 577) konuyla ilgili şu bilgiler yer almaktadır.
"Halk Müziği toplumların bütün boyutlarıyla hayatından
kaynaklanan, duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren,
ait oldukları toplumların kültürünü yansıtan sözlü ve sözsüz
ezgilerdir'' diyerek devam edilmekte.
"Hugo
Riemann halk müziğini üçe ayırıyor;
1-Ezgisi
ve sözleri kimin tarafından yapıldığı belli olmayanlar
2-Birçok
neden ve saiklerle halk tarafından benimsenmiş halk şarkısı
ifadesi taşıyanlar
3 -Melodik ve armonik bünyesi kolayca anlaşılan ve popüler
bir ada taşıyan ezgiler
Moser'e göre; Halkın ortak malı olan şarkı ve
melodiler halk türküsüdür.
Fransız Michelle Brenne Halk türküsünü; Halk tarafından
benimsenen, kulaktan kulağa verilmek suretiyle yayılan ezgiler
olarak tanımlar.
İngiliz Prat; Köylü arasından çıkıp gelenek haline
gelen ezgiler halk türküsüdür demektedir.
İngiliz Bireniers; Halkın ortak malı olan, en basit. düz
ve yalın şarkılardır ve yapanı belli değildir, tanımını
kullanır.
Halk müziğinin en belirgin niteliği anonim olmasıdır.
Bu ürünler söyleyeni bilinmediği için halkın ortak malı
olarak kalmıştır ve folklor değeri ağır basar .
Dolayısıyla halk müziği; Müzik bilimcilerin
araştırma alanında olduğu ölçüde, folklorcuların da araştırma
alanına girer'' denilmektedir.
Türkülerin anonim olma evresindeki iletişim araçlarının
etkisini yı1lar önce tespit eden Cahit Öztelli Hocamız,
''Evlerinin önü'' kitabında (Özgür Yayıncılık, 1983 11,
Baskı, s. 195) "Yayılmada bugünkü durumda düne oranla şaşırtıcı
ölçüde değişme ve ilerleme vardır. Radyo, televizyon,
gramofon, teyp gibi teknik ve ileri araçlar yayılmayı son
kertede ileri götürmüşlerdir .Bir türkü en kısa zaman içinde
yurdun en uzak yerlerinde, dağda koyunlarını otlatan çobana
varıncaya dek yayılmaktadır.
Bu hızlı yayılma bir bakıma iyi olmadı
denilebilir. Toplumlar sanat isteklerini adı geçen teknik araçlarla
sağladıkları için yeni türküler pek az çıkıyor .Değişmeler
hemen hemen olmuyor. Bir merkezden yayıldıkları için de donmuş
olarak kalıyor'' demektedir.
Cahit Öztelli Hoca'nın yıllar önce türkülerin
anonim olma konusunda tespit ettiği tehlike günümüzde de gücünü
bütün haşmetiyle göstermiş, yeni doğan bir türkünün
anonim olma öze1liğini yok etmiştir .Zira kibrit kutusu büyüklüğündeki
teyp cihazları, TV , radyo ve uydu yayınlan binlerce kilometre
uzaklıktaki yerleşim merkezlerine ulaşmaktadır.Türkü yapımcıları
ve yakımcıları da bu teknolojiden oldukça etkilenmiş, yakılan
ve yapılan bir türkü hemen teyplere kaydedilerek, kaynağından
kasete aktarılarak yaşatılması sağlanmıştır. Herhangi bir
konuyla ilgili yakılan türkü anonim olmadan bize ulaşmaya başlamıştır.
Çağın teknolojik konudaki gelişmesi, iletişimin dil ve tel
aracılığıyla olmayışı, türkülerdeki anonim olma özelliğini
ortadan kaldırmış, dolayısıyla anonim türkü üretimi de
durmuştur.
Anonim
türkü üretiminin durduğunu tespit eden ilgililer bu ihtiyacı
"beste'' ezgilerle karşılamaya başlamışlar , türkü
karakterindeki "beste'' ezgiler anonimmiş gibi gösterilerek
TRT Kurulundan geçirilmiş ve de halka sunulmuştur. Bu şekilde
anonim olmayan ezgilere meşruluk kazandırılmış, dolayısıyla
bir aldatmaca döneminin de başlaması sağlanmıştır. Bu aldatmacayı
tespit eden Yalçın Tura ''Türk Müziğinin Meseleleri'' kitabının
47. sayfasında aynen şöyle demektedir. ''ne yazık ki, bilhassa
1940'lardan sonra bu iddia (Türk Musikisinin sadece halk
musikisinden ibaret olduğu iddiası) böl ve hükmet görüşünün
ajanları ve yardakçıları tarafından bol bol işlenerek masum
zihinler bulandırılmış ve suni bir halk musikisi icra'ı
bilhassa radyonun da yardımıyla yaygınlaştırılarak yeni ve
ayrı tür haline getirilmiştir. Halkı musiki zevki üzerinde
son derece menfi tesirler yapan bu
cereyan giderek çözülmesi müşkül bir mesele halinde gelişmiştir.
Folklor malzemesi ile ciddi sanat mahsül arasındaki fark gözden
kaybedilmiş, giderek tükenen repertuar, yeni bestelerin
derlemeymişçesine sunulmasıyla şişirilmeye çalışılmış,
hatta bestekarı bilinen, dış kaynaklı bir takım yeni
"mahnıların" Kars folklorundan örnekler yutturmacasıyla
radyo mikrofonlarına getirilmiş, Kolhoz kahramanı Süreyya için
bestelenmiş şarkı, Doğu Anadolu türküsü yapılmak istenmiştir''.
Şimdi yapılanın da bundan farkı yok. Kaynağı
ve yapımcısı belli olan türküler anonim diye repertuardan geçirilip
vatandaşa sunulmaktadır. Bu konuyla ilgili tespit ettiğim bazı
türküler;
1.
Türkü :
VARIP
NEYLEMELİ SILAYI GAYRI TRT Müz. Dai. Nota Yayınları
THM
Repertuar Sıra No : 1190
İnceleme Tarihi
: 26.12.1975
Yöresi
: Adana
Kimden Alındığı
: İboş Ağa
Derleyen
: Kenan Şele
Derleme Tarihi
: 3.3. 1 971
Notaya Alan
: Tuğrul Şan
(Ek
1. Nota)
Bu şekliyle repertuar kurulundan geçen Varıp
Neylemeli Sılayı Gayrı türküsü. 1989 senesinin Kasım ayında
kayıp ettiğimiz Adana'nın Halk Müziğine emeği geçen çok
samimi dostum rahmetli diş doktoru Çetin Ünal Özülkü'ye
aittir. Türküyü 1971 yılında ben notaya almıştım. 8/4'lük
olarak notaya aldığım türkü Adana'nın Mahalli Halk Müziği
Sanatçıları tarafından çeşitli yerlerde çalınıp söylendi,
Ayrıca 1975 yılında Adana Halk Eğitim Merkezi Halk Müziği
Korosunda Kazım Sanrı (Şimdi Adana Napoli Gömlekleri Mağazası
sahibi) tarafından öğrencilere öğretildi. Aynı türkü Çukurova
Radyosunun mahalli sanatçıları tarafından da defalarca (Ümit
Öcal) çalınıp okundu. Yukarıda dipnotlarıyla verilen Varıp
Neylemeli Sılayı Gayrı türküsü TRT repertuar kurulundan geçerek
Türkiye Radyo ve Televizyonlarından Adana türküsü diye yayınlanmaya
başlayınca. rahmetli Çetin Özülkü, zannediyorum 1984 yılında
TRT Genel Müdürlüğüne yazdığı bir yazıyla türkünün
anonim olmadığını, kendisinin bestesi olduğunu ve telif
hakkı ödenmesini istedi. TRT rahmetlinin bu yazısı üstüne türküyü
yayından kaldırdı ve telif hakkı vb. herhangi bir ödeme
yapmadı.
II.
Türkü :
AHU
GÖZLÜM TUT ELİMDEN
TRT
Müz. Dai. Nota Yayınları
THM
Repertuar Sıra No : 2693
İnceleme
Tarihi
: 18.3.1985
Yöresi
: Çukurova
Kimden
Alındığı
: Osman Feymani
Derleyen
: Ankara Devlet Konservatuarı
Derleme
Tarihi
: ------
Notaya
Alan
: Ali Can
III.
Türkü :
ÖLÜM
Y AKAMDAN DUTMA GİT
TRT
Müz. Dai. Nota Yayınlan
THM
Repertuar Sıra No : 2675
İnceleme
Tarihi
: 18.3.1985
Y
öresi
: Çukurova
Kimden
Alındığı
: Osman Feymani
Derleyen
: Ankara Devlet Konservatuarı
Notaya
Alan
: Ali Canlı
Ben 1987 yılında Mersin Halk Eğitim Merkezi ve
Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu 1.
Mersin Milli Kültür ve Eğitim Sempozyumu münasebetiyle, Aşık
Feymani, Hayatı-Şiirleri ve Türküleri adlı bir tebliğ sunmuştum.
Ayrıca Feymani'yle ilgili kitap hazırlığım münasebetiyle
Feymani'yi uzun uzun dinledim. Şiirlerini, hayatını, türkülerini
kaydettim. Kaydettiğim türkülerin arasında "Ahu Gözlüm
Tut Elimden ve Ölüm Yakamdan Dutma Git'', adlı türküleri de
vardı. Feymani'yle sohbetim esnasında bu türkülerin nasıl
yakıldığını, türkülerin müziğinin kendisine ait olup
olmadığını sorduğumda "söz ve müzik bana aittir. Daha
önce yazmış olduğun şiirlerime irticali (doğaçlama) yaptığım
müzikleri uygulayarak banta kaydettim. Kayda giren müzik hem kalıcı
oldu, hem de unutulmadı''. Yani ortaya çıkan türkü formundaki
ezgiler bütün özellikleriyle size ait, bunu mu söylemek
istiyorsunuz? dediğimde başını sallayarak beni onayladı.
"TRT Repertuarına giren türkülerim de böyledir. Yani
benim bestemdir. Anonim değildir", Diyerek türkülerinin
kendisine ait olduğunu ifade etti. (Bu türküler, Feymani'nin
bana özel çalıp okuduğu kasette mevcutur, dinletilebilir).
Feymani'nin Ahu Gözlüm Tut Elimden adlı türküsü
bir hayli popüler oldu. Feymani'nin bu türküsünün popülaritesi
TV'de yayınlanan bir programa konu oldu. Feymani programda popüler
olan türküsünün kendisine ait olduğunu, nasıl meydana geldiğini
de kısaca anlattı.
IV.
Türkü :
İNCECİKTEN
BİR KAR YAĞAR
TRT
Müz. Dai. Nota Yayınlan
THM
Repertuar Sıra No : 2692
İnceleme
Tarihi
: 18.3.1985
Yöresi
: Çukurova
Kimden
Alındığı
: Eyüp Tadil
Derleyen
: Ankara Devlet Konservatuarı
Derleme
Tarihi
: ------
Notaya
Alan
: Ali Can
Örnek IV. Türküde kaynak kişi olarak gösterilen
Eyup Tadil Adana'nın Feke ilçesinin köyünden olup, Aşık
Eyyubi olarak bilinen genç bir halk ozanımızdır .
Aşık Ayyubi adı geçen türküyü (IV. örnek)
çeşitli programlarında "kendi bestem'' diye anons ederek
çalıp söylemiştir. Konuya olan ilgim münasebetiyle bu anonsu
defalarca duymuşumdur.
Sözleri Karacaoğlan'a ait olan bu türkünün müziği
ise (bestesi) Aşık Eyyubi'nindir.
V.
Türkü :
AŞIKLAOA
OLAN EFKAR
TRT
Müz. Oai. Nota Yayınlan
THM
Repertuar Sıra No : 2129
İnceleme
Tarihi
: 24.10.1982
Y
öresi
: Sivas Kangal/Minare Köyü
Kimden
Alındığı
: Muhlis Akarsu
Derleyen
: Nida Tüfekçi
Derleme
Tarihi
:
Notaya
Alan
: Nida Tüfekçi
VI.
Türkü :
SİYAH
PERÇEMİNİ DÖKMÜŞ YÜZÜNE
TRT
Müz. Dai, Nota Yayınlan
THM
Repertuar Sıra No : 2748
inceleme
Tarihi
: 31,10.1985
Y
öresi
: Erzincan/Tercan
Kimden
Alındığı
: Aşık Davut Sulari
Derleyen
: TRT
Notaya
Alan
: Erkan Sürmen
V. Örnek olarak verdiğim ''Aşıklarda Olan
Efkar'' türküsü Davut Sulari tarafından okunan ve TRT arşivindeki
''Dost Bağından Bir Gonca Gül' türküsünün sözleri değiştirilmiş
bir kopyesidir.
Son dörtlüğünden Müslümi'ye ait olduğunu
anladığımız "Aşıklarda olan Efkar" türküsünün
notasının dip notunda aynen şöyle denilmektedir. " Deyişi
bu ezgi ile Tercanlı Aşık Davut Sulari de dost Bağından Bir
Gonca Gül sözleri ile okumuş. Radyo arşivinde mevcuttur. Bu sözler
kendi deyişidir. Saz bölümleri Davut Sulari'nin çalışından
yazılmıştır''.
Sonuç olarak türkünün müziği ve sözleri Aşık
Davut Sulari'ye ait olup; Müslümi tarafından bir başka sözle
lanse edilmiş ve radyo repertuarına da o şekilde geçmiştir.
Şunu ifade etmek istiyorum ki bu türküde kaynak ve yapımcısı
belli olduğu halde anonim ezgiler grubu içerisinde kendini
bulmuştur.
Örnek olarak verdiğimiz (VI. türkü) yapımcısı
belli türkülerden biri de ''Siyah Perçemini Dökmüş Yüzüne''
TRT arşivlerine ölmeden önce Davut Sulari tarafından çalınıp
söylenen bu türkü Erkan Sürmen tarafından repertuara kazandırılmış,
Belkıs Akkale tarafından da banta okunmuş ve de epeyi popüler
olmuş bir ezgidir. Aslında bu türkü de sahibi belli olup da
repertuara giren, anonimlik evresini geçirmeden bize ulaşan türkülerimizden
biridir. Türkü sözüyle, müziğiyle Davut Sulari'ye aittir.
Keşke mümkün olsa da rahmetli Aşık Davut
Sulari mezarından kalksa gelse de TRT yetkililerine Çetin Özülkü'nün
dediği gibi ''Bu türkünün söz ve müziği bana aittir, ya
bana telif hakkımı verin ya da yayından kaldırın'' dese;
kaynak kişisi Davut Sulari olarak bilinen bütün türküler
''Varıp Neylemeli Sılayı Gayrı'' türküsü gibi muhakkak yayından
kaldırılacaktır. Dikkat edilecek olursa Davut Sulari'nin yaklaşık
bütün çalıp okuduğu kendine ait türküleri öldükten
sonra notaya alınıp repertuar kurulundan geçmiştir. ''Davut
Sulari'nin ölmeden önce anonim olmayan türküleri, ölümünden
sonra mı anonim oldu?'' diye istemiyerek düşünesi geliyor
insanın.
VII.
Türkü :
CAN
ÖZÜMDEN BESMELEYİ ÇEKİNCE
TRT
Müz. Dai. Nota Yayınları
THM
Repertuar Sıra No : 3130
İnceleme
Tarihi
: ------
yöresi
: Orta Anadolu
Kimden
Alındığı
: Ekrem Çelebi
Derleyen
: Can Etili -Erol Parlak
Derleme
Tarihi
: ------
Notaya
Alan
: Can Etili
Bu türkünün sözleri Kahramanmaraş ilinin
Elbistan İlçesinin Cela kasabasından şair Sayın Abdurrahim
Karakoç'a (Şiir, Karakoç'un ''Dosta Doğru'' kitabında Bayram
Bilge Toker'e izafeten ''İkinin Biri'' adı altında 7 dörtlük
olarak yayınlanmış) bestesi ise Kırşehirli mahalli sanatçı
Ekrem Çelebi'ye aittir. Ekrem Çelebi'nin ilk yayınladığı
bantlarından "Sultanım'' türküsünü hatırlayacaksınız.
Banttan sonra aynı türkü radyo repertuarına geçti ve günün
en sevilen türküleri arasında yerini aldı. Ekrem Çelebi
Karakoç'un "Mektup Derken Şiir Oldu Bak Gene'',
"Doktor Benim Derdim Bambaşka Bir Dert'' diye başlayan şiirlerini
bozlak formunda, "Sultanım'' (İkinin Biri) Şiirini ise kırık
hava tarzında bestelemiştir (istenildiği takdirde adı geçen
türküler banttan dinletilebilir). Adı geçen besteler şimdi çalınıp
söylenmekte ve de tutulmaktadır. Ama anonim değildir. Türkünün
sözleri Abdurrahim Karakoç'a, müziği ise Ekrem Çelebi'ye aittir
(her iki sanatçı da sağ olup Ankara'da ikamet etmektedirler).
VIII.
Türkü :
KANADIM
DEYDİ SEVDAYA (Oy Tabip)
TRT
Müz. Dai. Nota Yayınlan
THM
Repertuar Sıra No : 2855
İnceleme
Tarihi
: 31.10.1986
y
öresi
: K. Maraş
Kimden
Alındığı
: ------
Derleyen
: ------
Derleme
Tarihi
: ------
Notaya
Alan
: Nazmiye Özgül
Bu türkü de Aşık Mahsuni'ye aittir. Aşık
Mahsuni'ye ait olduğunu vurgulayan üçüncü söz :
Yan
Mahsuni sine sine
Düştüm
güzeller içine
Bugün
bana noldu yine
Kendim
kendim seçemedim
diye
devam etmektedir.
1970'li yıllarda adı geçen türkü Aşık
Mahsuni tarafından plağa okunmuş plakta söz ve müziğin
Mahsuni'ye ait olduğu, eserin kopye edilemeyeceği açıkça
belirtilmiş.
Ama maalesef repertuar kurulundan geçen ''Kanadım
Deydi Sevdaya'' türküsünde yöresinden başka Mahsuni'yi hatırlatan
hiç bir emarenin olmayışı dikkate değer bir konudur.
Ayrıca türküyü kimin hangi kaynaktan derlediği
de belli değil. Peki hiç bir kaynağı olmayan bu türkü nasıl
ortaya çıkmıştır? Notası nasıl yazılmıştır? Notası
yazılırken hangi ses bantından yararlanılmış? Yöresi nasıl
tespit edilmiştir? soruları, repertuar kurulundaki
yetkililerimizin hiç mi aklına gelmedi?
Bu sorulara cevap bulamayınca türkünün gaipten
geldiğine neredeyse inanasım geliyor. Ama derleyici, türkünün
kişiye ait olduğunu ifade eden bilgiler, vesikalar bulundursaydı
türkü repertuar kurulundan ''beste'' türkü diye geçmeyecek,
bizler de bu türküyü dinleyemeyecektik.
Görülüyor ki çağın getirdiği yenilikler
anonim türkü üretimini durdurmuş yerini beste türkülerin
üretimine bırakmıştır. Halk müziğinde yıllardır devam
eden beste ve anonim türkü kavgası modem iletişim araçları
vasıtasıyla kendiliğinden çözümlenmiş, bizler istesek de
istemesek de anonim türkülerin çıkmayacağı hükmüne vardırmıştır.
Anonim türkü üreten kitleyi bir fabrikaya
benzetirsek, bu fabrikada anonim türkü üretilmiyor diye müessesenin
kapısına kilit vurup kaderiyle baş başa bırakmak mı gerek?
yoksa bütün imkanları kullanarak fabrikanın üretiminin devamını
sağlamak mı? Sorusuna, zannediyorum hepiniz başka kaynaklan
da değerlendirerek üretimin devam etmesini istersiniz.
O halde anonim türküyü üreten halkımız beste
türküleri de üretecektir. Halihazırda Türkiye'de uygulanan
ve yapılan budur.
Benim bu düşüncelerimden anonim türkülere karşı
olduğum imajı çıkarılmasın. Zira ben türkü hayranı
birisiyim. Hele de anonim türkülere. Hiçbir müzik eğitimi
olmayan halkımızın, türkülerdeki duygu, melodi ve usul
zenginliğini gördükçe hayranlığım bir kat daha artmaktadır
.
Amacım "beste'' olan türkülerin anonim
olarak sunulması sonucunda, ortaya çıkan aldatmacanın
kalkmasıdır. "Beste'' türkü TRT repertuarından geçmiyor,
yayınlanmıyor. Ama kişi "beste'' türküye anonim prosedürü
uygulayarak kuruldan geçmesini ve yayınlanmasını sağlıyor.
İşte "beste'' türkülerin kıstasları
belirlenir, yozlaşmayı önleyecek tedbirler alınır, değerlendirmeler
çok iyi yapılırsa, bu aldatmaca (anonim olmayan türkünün
anonim diye sunulması) ortadan kalkacak, şarkılardaki gibi,
Ahmed'in, Mehmed'in Ayşe'nin türküsü diye kayıtlara geçerek
Radyo ve TV de çalınıp söylenecektir.
Dileriz ki bundan sonra yetkililerimiz bu konuya
bir açıklık getirerek, gerekli tedbirleri alırlar ve bu
aldatmacaya da son verirler .
|