Sanat ürünleri, toplumun yapısından soyutlanamaz.
Bunlar toplumsal ilişkilerden doğan olgulardır. Her toplumun
kendine özgü acıları, sevinçleri, umutları, özlemleri kısacası
kendine göre bir iç dünyası vardır. Bu iç dünyanın birikimleri
sanat ürünlerinde dile getirilir. Edebi eserler, yaşayan kültür
topluluğunun ortak dünya görüşüne ve değerler sistemine göre
şekillenir. Aşıkların şiirlerinde Anadolu halkının dünya görüşünün
yanı sıra estetik modelleri de temsil edilir (Artun 1996:295-298).
Âşıklık geleneği ve âşık şiiri sözlü kültür ortamının ürünüdür.
Bağımsız bir sosyo-kültürel kurum kimliğiyle 16. yüzyılda
başladığı kabul edilen gelenek, günümüzde de sürmektedir. Aşıklık
geleneği Türk toplumunun bütün sosyo-kültürel katmanlarınca
özümsenmiş, Osmanlı döneminden günümüze ortak kültürü oluşturan
değerleri bünyesinde barındıran kurumlaşmış bir gelenektir (Çobanoğlu
2000: 1)
Âşık, hem döneminde hem de sonraki dönemlerde sesini geniş
kitlelere duyurmuş bir sanatçıdır. Her edebiyat akımı gibi, âşık
şiiri de kendi döneminin zihinsel atmosferinin bir sonucu olarak
oluşmuştur. Âşık yaşadığı kültürel ortamla iç içedir, aşık şiiri
toplumun ihtiyacına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Âşık destanları
Türk milli edebiyat geleneğinin en eski şiir formlarından biridir.
Ozan-baksı geleneğinden aşıklık geleneğine ve aşık şiirine intikal
etmiştir (Çobanoğlu 2000:333). Âşıklar, toplumsal konuları en çok
destanlarda işlemişlerdir. Günlük hayatın küçük olaylarından büyük
sosyal hareketlere kadar destanlar her türden olayı içine alır.
Âşık destanları yüzyıllarca toplumun haberciliğini üstlenmiş ,
ezgiyle desteklenmiş şekil ve tür özellikleriyle günümüze
taşınmıştır. Destanlar yeni yurt tutulan Osmanlı coğrafyasında
oluşan kültürel değişim ve gelişimin toplumsal dokuya yansıma
sürecini yapısal ve işlevsel bakımdan anlaşılmasında ve tahlilinde
birinci derecede kaynaklardır.
Destanları yalnızca edebi değer olarak alıp incelemek eksik
olacaktır. Onları edebi yönlerinin yanı sıra tarihi ve estetik
boyutlarıyla da incelemeliyiz. Bu yazımızda âşıkların destanlarını
nazım biçimi, ezgi, işlev, anlatım biçimi ve temalarının dışında
sosyal tarihe kaynaklık etmeleri boyutuyla incelemeğe çalışacağız.
Destanlar; bir kahramanlık hikayesini veya bir olayı anlatan
âşıkların koşma nazım biçiminde yazdığı şiirlerdir, olaylar hikaye
etme temeline dayalı olarak anlatılır. Âşığın yaşadığı çağdaki
sosyal yapıyı belirlemek açısından önemlidir. Aşıklar
destanlarında toplumu derinden etkileyen çeşitli olayları, hayat
sahnelerini, yankı uyandıran savaşları, ayaklanmaları, kıtlık,
deprem, yangın, salgın v.b. konuları işlerler. Anlatım biçimi
hikaye etmedir (Yetiş 1994:202-204, Koz ,1985:95).
Âşıklar destanlarında toplumsal, tarihsel, bireysel olgu ve
durumlar karşısında epik-lirik olarak nitelendirebileceğimiz
söyleyiş geliştirmişlerdir, halkın ortak duygu ve düşüncelerini
dile getirmeleri bakımından Türk kültürünün korunmasında kültür
taşıyıcıları olarak görev yapmaktadırlar. Âşıklar dışa dönüktür,
siyasal ve toplumsal olaylara karşı duyarlıdırlar. Onlar tanık
olduğu, yaşadığı ve duyduğu olumsuz durumları yargılar eleştirir (Artun
2000 a:296).
Âşık edebiyatında destanlar tarihsel yönleri bulunan ürünlerdir.
Fuat Köprülü destanların tarihi ve kültürel yapımızın
araştırılmasında önemini vurgulayarak destanları siyasi tarih
çalışmaları açısından belge kabul eder (Köprülü1981:192).
Destanlarda tarihi olayın geçtiği zamana ait yaşayış, düşünüş ve
inanışların izleri vardır. Destanlar bu yönleriyle eski ve yeni
kültür arasında bir bağdır. Destanlarda tarih kitaplarında yer
almayan halkın duygularını buluruz. Destanlar toplumun değer
verdiği kişi ve olayları anlatmaları halkın umut ve isteklerini
yansıtmaları yönüyle hayata açık yapıya sahiptirler. Toplumları
derinden etkileyen savaşlar âşıkların şiirlerine de konu olmuştur
(Koz,1985:96).
Âşıklar savaş konulu destanlarında katıldıkları ya da
başkalarından dinledikleri savaşları kendi gözlem ve yorumlarıyla
ele alırlar. Bu tür destanlar genellikle savaşa katılan veya
kahramanlık gösteren kahramanların ağzıyla anlatılır. Savaşları
konu alan destanlarda en dikkati çeken nokta, savaşların toplum
üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerdir. Kaybedilen vatan
toprakları, yaralanan şehit olan askerler, geride kalan insanların
acıları halkta derin yaralar açar. Savaş ekonomisi insanları zor
durumda bırakır, bir çok değeri sarsar. Destanlar savaşların halk
üzerindeki psikolojik ve sosyal etkisinin şiirleşmiş bir
anlatımıdır (Özdemir,1991:53).
Destanlarda halkın devleti nasıl değerlendirdiğine dair ipuçları
buluruz. Âşıklar devletin iradeli, güçlü,adaletli, ordusu eğitimli
ve savaş yeteneğine sahip olduğunu belirterek devletin bekası,
kutsallığı düşüncelerini halka anlatıp Osmanlı Türk kültürünün
oluşmasına olumlu katkılarda bulunmuşlardır. Devletin gücünün
toplumun dayandığı ilkeler çerçevesinde biçimlendiği düşüncesi
halka anlatılarak devlete bağlılık düşüncesi pekiştirilmiştir (Artun,
2000 b:347). Destanların arka planında dönemin sosyal, ekonomik
çarpıklıkları, yozlaşan değerler karşısında farklı davranış
biçimleri sergileyen kişiler vardır (Artun, 1996:177).
Kahramanlık konulu destanların büyük bir bölümünde tematik ve
işlevsel süreklilik kuralı gereği ozan-baksı destan söyleme
geleneğinin derin izleri vardır (Köprülü 1989:98). Anadolu'da
destanların söylendiği sözlü destan söyleme ortamından İstanbul
gibi üst kültürün yaşatıldığı kültür ortamlarında şehir hayatından
kesitlerin konu edildiği tematik çeşitlenme görülür (Çobanoğlu,
2000:148).
Savaş destanları ordunun zaferi üzerine söylendiği gibi
yenilgilerin acı veren yönleri, halkın üzüntüsü üzerine de
söylenir. Bu destanlarda halkın çektiği zulüm ve kötülükler
anlatılarak padişahtan yardım istenilir. Destanlar, toplumun değer
verdiği kişi ve olayları anlatmaları halkın umut ve isteklerini
yansıtmaları yönüyle hayata açık bir yapıya sahiptirler (Koz,
1985:104).
Aşıklar olayın ekseninin savaş, isyan vb. olmasına rağmen olayı
bir tarihçi gibi anlatmaz. Sık sık olaya ilişkin düşüncelerini
sıralar. Destanlar, tarihi bir olayın edebiyata yansıması
açısından önemlidir . Olaylar tarihi gerçeğe bağlı olarak
anlatılır. Osmanlı dönemini konu eden destanlar, Osmanlı döneminin
iç yüzüne ait kesitler verir. Aşık, halkın olaya bakışını
yansıtır. Bu yönüyle bu tür destanları, tarihe yardımcı kaynaklar
arasına alabiliriz. Söz konusu destanlarda halkın Osmanlı
devletini nasıl değerlendirdiğine dair ipuçları da buluyoruz. Halk
Osmanlı devletini iradeli, güçlü, adaletli, ordusunu eğitimli ve
savaş yeteneğine sahip olarak görüyor. Türklerde devlet kutsaldır.
Halk, hükümdarı baba olarak kabul eder. Destanlarda padişah, adil,
sahip-devlet olarak nitelenir.
Savaş gören veya birinden dinleyen aşıklar gördüklerini ya da
dinlediklerini değiştirmeden söylemeğe dikkat ederler. Toplumu çok
yakından ilgilendiren olayları anlatan destanlar birer tarihsel
belge değildir. Onlarda insan ögesi, insan psikolojisi
kaynaklandıkları olaylar kadar önemlidir. O nedenle destanları,
esinlendikleri olayları sosyolojik açıdan iyi incelemek onları
etkisinde kaldıkları yoğun birikimden arındırmak gereklidir. Ancak
bundan sonra ne ölçüde gerçekçi oldukları görülebilir. Destanlarda
toplumun sosyal yapısını, psikolojisini görebiliriz. Bu yönüyle
destanlar sosyal tarihe kaynaklık ederler (Özdemir,1991:30-31)
Devletin görevleri, toplumun dayandığı ilkeler çerçevesinde
biçimlenir (Bıçak,1998:88 92). Destanda savaşta yararlılık
gösterenler sıralanır. Destanda kahramanlık gösteren Osmanlının
simgesi etkin mutlak bir güç olarak çizilir. Onun kişiliğinde
Osmanlının gücü anlatılır. İsyancılar küçük görülür, devlete
başkaldıranların mutlaka cezalandırılacağı düşüncesi vurgulanır.
Savaşların, isyanların halkın üzerinde derin izler bıraktığını
destanda görüyoruz. Yazılı destanların geniş coğrafyaya
yayılmaları halkı bilgilendirmeleri yönüyle işlevseldir.
Âşıklar destanlarda gördükleri, yaşadıkları ya da duydukları bir
olayı bütün ayrıntılarıyla yansıtmazlar. Onlar olayla ilgili
görüşlerini açığa vurup sıralarlar, savaş destanlarında gerçeğe
bağlı kalma çabası gözlenir, gözlemlerini, duygulu heyecan dolu
bir anlatımla dile getirirler. Savaş destanları bir tarihi olaydan
kaynaklandıkları için gerçeklik payı vardır. Ancak destanlardan
tarihi kaynak olarak yararlanırken dikkatli olmak gerekir. Diğer
kaynaklarla da desteklenmedikçe destandan çıkarılacak bilgilerle
tarihi olaylar hakkında kesin yargılara varmak yanıltıcı olabilir.
Tarih bilimi ve tarihçi belli bir topluma ve zamana bağlı geçmişi
konu edinir (Bıçak, 1996:54-56).Yalnızca belgelere dayalı bilgi,
tarih bilgisi değildir. Tarih bilgisi geçmiş hakkında bağlantılı,
ahenkli anlaşılır bir bilgi formudur (Thomson,1983:6). Tarihçi
inceleme alanı olarak aldığı geçmişin bir kesitini bütün yönleri
ve olgularıyla incelemek için yola çıktığında bütün teknikleri
kullanır. Bunların yanı sıra sağlıklı bir sentez yapabilmek için
her biri ayrı birer araştırma alanı olan sosyal bilimlerin bütün
dallarına başvurma gereği duyar. Tarihçi araştırma alanına göre
gerektiğinde edebiyat çözümlemelerinden de yararlanır (Vial,
1994:6).
Günümüz tarihçisi insanlığın dünden bugüne gerçekleştirdiği ve
halen yaşamakta olduğu serüveni sorgulayıp anlamağa çalışmaktadır.
İnsanlığın sorunlarını evrensel boyutlarıyla kavrama, aydınlatma
çabası araştırmacıları disiplinler arası çalışmağa zorluyor.
Tarihçi incelediği konuyu temellendirmek için tarihi kaynakların
yanı sıra dini inançları, destanları , efsaneleri, evliya
menkabelerini hadisleri vb. kullanmalıdır. Tarihi bir olay kadar,
olayın etrafını ören psikolojik ögeler de önemlidir (Turan,
1978:37).
Geçmişin doğru bilgisi, bizi geçmişe ait ön yargılara tutsaklıktan
kurtarır (Thomson,1983:6). Günümüzde bütün bilgilerden yararlanan,
sentezci tarih anlayışı öne çıktı. Tarihçi yazılan bir dönemin
sentezini yapabilmek için o dönemin insanının düşüncelerini bilmek
zorundadır. Destanlar, halkın duygu,düşünce umut ve isteklerini
yansıtması yönüyle sosyal tarihe kaynaklık ederler (Findley,
1998:28-31).
Halk kültürü ürünleri toplumun ihtiyacına bağlı olarak ortaya
çıkmıştır. Toplum bilinciyle bu ürünler arasında bir bağ vardır.
Bir tarihi olayın toplum üzerindeki etkisinin bilinmesi onu
temellendirmekte önemlidir (Turan,1978:49). Halk edebiyatı
ürünlerinde tarihi olayın geçtiği zamana ait, yaşayış, düşünüş ve
inanışların izleri görülür. Tarihçi kayda geçirilmiş olguları,
ulaşabildiği verileri belli bir düzene sokarak anlamaya ve
açıklamaya çalışarak tahlil eder, senteze varır (Öz, 1998:53-59).
Sonuç:
Yazımızda sosyal tarihe kaynaklık edebilecek Prizrenli Âşık
Ferki'nin 21 (Artun 2000 e) , günümüz Adanalı altı aşığın 11(Artun,
1996:295-318), Âşık Esrari'nin 1(Artun, 2000 d:187-192), ve Âşık
Şenlik'in 10 destanı olmak üzere toplam kırk üç destanı inceledik.
Bu destanlardaki sosyal tarihe kaynaklık edecek öğeleri şöylece
sıralayabiliriz.
1) Aşıklar savaş konulu destanlarında halkın içinde bulundukları
ortamı ve ruh halini anlatarak döneme ışık tutarlar.
2) Aşıklar; salgınları, büyük yangınları, depremleri konu alan
destanlarında halkın durumunu , yaşanan felaketleri anlatarak
döneme tanıklık ederler.
3) Destanlarda anlatılan şehir hayatına ait çarşılar, hamamlar,
deniz hamamları, mesire yerleri, meyhaneler ve eğlence alemine ait
kesitler yazıldığı zamandaki kültür hayatına ait ipuçları vererek
şehir tarihi araştırmacılarına kaynaklık ederler.
4) Kışla ve şehir hayatını konu alan destanlarda o dönemin
askerlik kurumuna, şehir hayatına ait belgeleri destekleyecek
sosyal yapıya ait bilgilere rastlanır.
5) Sanat destanlarında o döneme ait halk kültürüne, zanaatlara ait
değerli bilgiler bulunur.
6) Yemek destanlarında destanın söylendiği dönemin mutfak kültürü
ve yemekleriyle ilgili zengin malzemeler yer alır.
7) Kan davası ve köy kavgalarının konu edildiği destanlardan o
dönemdeki sosyal yapıyı,devletin yaptırım gücünü ve adaletin
işleyişini öğrenilir.
8) İşgal altında kalan yörelerin kurtuluş çalışmalarına ait
belge nitelikli bilgiler bulunabilir.
9) Osmanlının çöküş dönemindeki sosyal yapıya ait bilgiler
edilinebilir.
Kısacası destanlar; söylendiği dönemin sosyal yapısını, halkın
psikolojisini, düşünüşünü,yaşayışını, inançlarını, duygularını
yansıtmaları yönüyle sosyal tarihe kaynaklık ederler diyebiliriz.
Kaynakça:
Artun (Erman), 1996 a, Günümüzde Adana Aşıklık Geleneği ve Âşık
Feymani, Adana, Hakan Ofset.
Artun (Erman), 1996 b, "Adanalı Aşıkların Şiirlerinde Kıbrıs Barış
Harekatı", Kıbrıs Araştırmaları Dergisi, 2-4, Gazimağusa.
Artun (Erman), 2000 a, "Osmanlı-Türk Kültüründe Âşık Şiirinin
Belirleyici Rolü", Adana Halk Kültürü Araştırmaları, Adana,
Epsilon Ofset.
Artun (Erman), 2000 b, "Günümüz Adana Aşıklık Geleneğinde Nasihat
(Öğütleme)", Balıkesir Kültür Araştırmaları Sempozyumu
Bildirileri,Balıkesir.
Artun (Erman), 2000 c, "Adana Aşıklık Geleneğinde Yiğitleme (Yiğit
Üstüne Türkü)", Adana Halk Kültürü Araştırmaları, Adana, Epsilon
Ofset.
Artun (Erman),2000 d, "19.yy.Osmanlı Dönemi Ortadoğu'nun Sosyal
Tarihine Bir Kaynak:Âşık Esrari'nin Vehhabi Destanı", Folklor ve
Edebiyat Dergisi, S.23, Ankara,Ürün Yay.
Artun (Erman),2000 e, "Prizrenli Âşık Ferki'nin Destanları ", 3.
Uluslar Arası Kıbrıs, Balkanlar,Avrupa Türk Edebiyatları
Sempozyumu Bildirileri, KKTC.
Bıçak (Ayhan), 1996,"Tarih Biliminde Tarih Bilincinin Yeri ",
Toplumsal Tarih Dergisi, Ağustos, S.32, İstanbul.
Bıçak (Ayhan), 1998, "Kültür Medeniyet İlişkileri ", Türk Yurdu
C.18, S.127-128, Ankara.
Çobanoğlu (Özkul), 2000, Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan
Türü, Ankara, Akçağ Yay.
Findley (Carter V.) 1998,"Tarihçinin Diyalektiği ", Toplumsal
Tarih, Eylül, S.57, İstanbul.
Koz (M. Sabri), 1985," Âşık Edebiyatında Destan ve Destan
Konuları", Türk Halk Edebiyatı ve Folklorunda Yeni Görüşler 2,
Konya.
Köprülü ( M. Fuad), 1981,"Türk Edebiyatı Tarihi", İstanbul ,
Ötüken Yayınları.
Köprülü ( M. Fuad ), 1989, Edebiyat Araştırmaları 1, İstanbul,
Ötüken Yay.
Öz ( Mehmet ), 1998," Osman Turan'ın Tarih Metodolojisi", Tarihçi
ve Tarih İlişkileri, Ankara.
Özdemir (Fuad) , 1991, " Anadolu Destanlarının Biçimleri ve
Çeşitli Temaları", Anadolu Destanları, Ankara.
Thomson (Davit),1983,Tarihin Amacı, İzmir, Ege Ün. Yay.
Turan (Osman),1978,Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi,
İstanbul.
Vial (Eric), 1994,"Tarihin Konusu ve Yöntemleri",Thema Larausse,İstanbul.
Yetiş (Kazım), 1994," Destan", TDV İslam Ans.C.6, İstanbul.
*Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi.
|