Halil Bedii YÖNETKEN
Türk
müzik folkloru, yalnız her yerde çalınan, söylenen ve tamamen
din dışı bir karakter gösteren müzikten, Türk oyun folkloru
da her yerde herkes tarafından oynanan ye gene din dışı bir
karakter arz eden oyundan ibaret değildir. Bektaşi-Alevi'lerin
kullandıkları müzik ve oyun da Türk müzik ve oyun folkloru
kadrosuna dahil bulunmaktadır. Nasıl ki, Türk halk edebiyatı
her yerde, herkes tarafından söylenen edebiyattan ibaret olmayıp
vaktiyle Bektaşi-Alevi şairlerinin yarattıkları edebiyat da Türk
halk edebiyatı olarak kabul edilmektedir. Binaenaleyh folklor
derlemelerinde Alevi ezgileri ve oyun havalarını da aramak
tabii ve mecburi bir iştir. Biz 9 yıldır Anadolu'da yaptığımız
derleme gezilerinde, Türk erkek kadın ve çocuk folkloru yanında
imkan ve fırsat buldukça Bektaşi-Alevi ezgilerini de plağa
almaktan ve oyunlarını fotoğraf makinesiyle tespit etmekten
hali kalmadık. Bu yıl Ankara ve Çankırı illerinden sonra Kırşehir
ilimizde derleme yaptık, bu arada tabii olarak Kırşehir
ilimizden Hacı Bektaş bucağına da gittik, orada da bazı halk
ezgileri ve oyun havalan derledik. İçinde Bektaşiliğin Piri
Hacı Bektaşi Veli'nin yattığı ve tekkelerin kaldırıldığı
tarihlere kadar yüzyıllar boyunca Bektaşi aleminin kıblesi
olmuş olan bu kasabada yaptığımız çalışma münasebetiyle
bu yazımı Bektaşi'lerde müzik ve oyun folkloruna tahsis
ediyorum.
Bektaşi-Alevi
müziği ve oyununa dini müzik ve oyun diyenler varsa da biz bu
kanaate iştirak etmiyoruz, bunlar, Müslüman-Sünni-Ortodoks
mabedi olan camide yapılan bir müzik ve oyun olmadığından
onlara Türk dini müzik ve oyunu demek doğru olmaz, bir tarikat
ve mezhep kültürü olduğundan, onlara tarikati-mezhebi manada
<<Sėctaire>> demek daha doğru olur, kaldı ki,
Bektaşi-Alevi ezgileri ve oyunları tam dini ve ilahi
bir karakter de taşımazlar. Muhtelif yazarların
eserlerinden iktibas edilmiş olan aşağıdaki satırlar bu
kanatamızı kuvvetlendiren delillerdir: (İslamlıktan önceki
hayatta kadınların da iştirak ettikleri kopuzlu kımızlı şölenlerden
başka bir şey olmayan <<Ayini Cem>> lerin den şeriatın
yasağına karşı kadın bulundu, kımız yerine üzüm suyu içildi,
oruç ve namaz tevil ve tefsirle silinip yok edildi..), (..Böylece
dünyevi bir mahiyet alan ve din kayıtlarından fertleri
kurtaran, şeriata karşı tam bir itizal arzeden bu Rafizi fakat
milli tarikat..) - Hasan Ali Yücel; <<Türk edebiyatına
toplu bir bakış>> ( ..Ve dini mevzulara aykırı olan
akidelerinin istinat ettiği hiçbir hüccet de ellerinde mevcut
değildir..) (..Bektaşi şiirinin
ruhunda zühüt, ibadet ve ubudiyet mefhumları da mündemiç değildir.
Bu manzumelerde şeriata karşı bir istihza şemmesi bile
mevcuttur.), (..Bektaşi nefeslerinde ise <<Nat>
mahiyetini haiz bir manzumeye bile tesadüf edilemez), (Bektaşilikte
münhasıran saf İslam akidesi bulmak mümkün değildir), (Bektaşi
tekkelerinde taammüm eden bir <<Rakıs>> ta mevcuttu.
Dansa benzeyen ve biri kadın diğeri erkek ikişer ikişer yapılan
bu raks, sazlar çalınırken ve hususi bir ika ile bestelenmiş
nefesler okunurken yapılırdı.)-Sadettin Müzhet Ergün;
<<Türk Musikisi Antolojisi, Bektaşi Musikisi, sayfa:
41O-412>> (..Bunlar daha az inanırlar ve ekseriya şürlerinde
şüphe ile karışık derin istihza temasına tesadüf olunur
gibi olur.)-Fuat Köprülü; <<Türk edebiyatında ilk
mutasavvıflar, sayfa: 389>> (..Nefeslerin besteleri tetkik
edilirse bunların diğer tarikatlara ait ilahiler arasında üslup
itibariyle büyük bir fark olduğu görülür, ilahiler ne kadar
-mütesavvifane nağmeleri havi ise, nefesler de - güfteleriyle mütenasip
olarak - o derece rindane bir üslup ile bestelenmiş
eserlerdir, daha doğrusu nefesler, ilahilerden ziyade şarkılara
ve bilhassa halk şarkılarına çok benzerler.) - Rauf Yekta;
<<İstanbul Konservatuvarı neşriyatı, Bektaşi
nefesleri(1)>>, ön sözden.
Bektaşi-Alevi
müzik ve oyunlarının tam bir ilahi, dini karakter taşımadığının
en iyi itiraflarını, Bektaşi-Alevi müzik ve oyunları üzerinde
tanınmış, bizzat Bektaşi olan Sayın Vahit Lütfi Salcı'nın
kendi ifadesinden dinleyelim: (Gizli halk musikisinin hakiki
karakteri ladinidir.. ), (Bunların musikisi daha çok dinsiz ve
daha çok Arapsızdır, tamamıyla Türk musikisidir.).
<<Gizli Türk halk musikisi>>. Sayfa : 22,20 - (..Bu
itibarla <<Cem bezmi>> içtimai güzel bir muaşeret
adabını cami parlak bir <<Sosyete>> hayatıdır,
daha doğrusu Türk kabilelerinin asırlardan beri alıştıkları
ve gördükleri bir nevi <<Bale>> dir..), (16 kişilik
semalar da vardır, bu nevi evvelce oynandığını bildiğimiz
ve şimdi de bazı baloların sonunda oynandığını gördüğümüz
<<Kadril> oyununa benzer.) -Vahit Lütfi Salcı;
<<Gizli Türk dini oyunları>>Sayfa : 30
Bütün
bu ifadeler gösteriyor ki Bektaşi müziği ve oyunu tam ilahi
ve dini karakter taşıyan bir müzik ve oyun değildir. Buna rağmen
az çok yakından tanıdığımız köy Alevi ezgileri ve samahları
bize göre üslup ve karakter itibariyle, diğer tamamen din dışı
ezgi ve oyunlardan ayrı bir özelliği, eda ve ifadeyi
haizdirler. Onlar tamamen büyük Anadolu Türk halk müziği ve
oyunlarındandır.
Bektaşi-Alevi
edebiyatı hakkında bilindiği gibi zengin neşriyat yapılmıştır;
müziği ve rakısları hakkında ise kitap halinde çıkmış iki
eser Vahit Lütfi Salcı'nın adı yukarda geçen eserleridir. Sayın
Salcı bizzat Bektaşi olduğu halde halk bilgimize hizmet kaygısıyla
eski Bektaşi (ser verip sır vermemek) taassubundan sıyrılarak
Bektaşi halk müziği ve oyunları hakkında enteresan bilgiler
vermiştir. Bu konuda bilgi edinmek isteyenlere bu eserleri
okumalarını tavsiye ederiz. Biz bu konuda şimdive kadar Anadolu
köy Alevi müziği ve oyunları hakkında <<Ülkü>>
dergisinin 1944 yılı 60 ıncı sayısında <<Türk halk
oyunlarından köylü Samahları>> başlığı altında
bir yazı neşrettik ve bu yazıda, belki bizde ilk vesika olan bir köylü samah
oyununun fotoğrafını verdik.
Yukarda
bu yıl Hacı Bektaş bucağında derleme yaptığımızı söyledim,
Cumhuriyetin yasağından sonra bu kasabada artık eski
adetlerden hiçbiri kalmamış. ne nefes, ne samah, ne cem, hepsi tarihe karışmış
gitmiştir. Son Postnişinin oğlu, çok misafirperver Yusuf, tam
modern ve Avrupai bir gençtir. Biz orada yaptığımız
derlemede ancak bazı münevver kimselerden vaktiyle kulaktan
kaparak işittikleri birkaç ezgi kaydedebildik. Hasan dede'den,
Seyyid Seyfi'den Hilmi'den Kul Mustafa'dan nefesler, Hobyari,
bazı samah ezgileri, mersiyeler. Miraçlama -kurban tığlanmadan
önce - ve Hacı Bektaş üzerine deyişler, bunlardan başka
Leylekler gibi havalar ve Halay ezgileri kaydettik.
Hacıbektaş dolayları da Halay bölgesi içindedir.
Rivayete göre bu dolaylarda vaktiyle Cem'lerde oynanan Samahlar
(ki burada ona Semah deniyor) ağırlama ve yelleme'lerden
terekküp edermiş. Cem'de saz çalana Aşık denirmiş, Samah
üç erkek, üç kadın tarafından oynanırmış, yellemesi daha
uzun sürermiş, sona doğru oyun hızlanırmış, dönmeler yapılırmış,
oyunu <<Gözcü>> idare edermiş.
Fakat acaba Hacıbektaş dergahında <<Meydan
evi>> ve <<Kırklar meydanı>> denilen ve özel
bir mimari ve dekoru ihtiva eden yerlerde vaktiyle neler
çalınır, neler söylenir, neler oynanırdı? Oynanan samahların
çeşitleri nelerdir? Ve nasıl oynanırlardı? Bugün bunları
bilmeyi, tespit etmeyi çok isterdik. Bunların bir gün
tespiti, Türk müzik ve oyun folkloruna çok orijinal çeşitler
kazandıracaktır.
Biz bu konuda, bugün artık hiçbir manası kalmamış
olan <<Sır>> ve taassubun kırılmasını
ve birçok özel ezgi ve samah çeşitlerinin
meydana çıkmasını temenni ederiz. Türk binlerce yıldan
beri devam ede gelen müzik ve oyun geleneklerinin önemli bir kısmım
Cem'de yaşatmıştır. Cem'e sırf bedii ve
tamamen profan bir gözle bakıldığı zaman onda Türk'ün
müziğe ve raksa karşı ruhunda doğuştan taşıdığı ezeli
ve ebedi sevginin tezahürü görünür. Bektaşi şairlerinin
edebiyatı toplandı tekkelerin eşyası, ait oldukları müzelere
konuldu, bir gün bütün
Bektaşi ve Alevi ezgilerinin ve oyunlarının da tespit edilip,
ait bulundukları arşive konulması çoktan başlamış olan işin
tamamlanmasını sağlayacaktır.
Ülke Gazetesi - Sivas 28 Aralık 1945
|