Muzaffer SARISÖZEN
Ülkü'nün yeni seri 77'nci
sayısında 1944 yılında derlenen iki sesli halk türkülerinden birisini
yayımlamıştık. Aşağıda ikincisinin de notasını verdiğimiz bu iki sesli halk
türküleri, hiç şüphe yok ki; yalnız bizim değil, bütün dünya folklor aleminin en
seçkin tarihi belgeleri arasındadır.
Pertek ilçesinin Ulupınar
Köyünden 1319 doğumlu Süleyman Kaya ile Hozat'ın Yaldızağaç Köyünden 1317
doğumlu İsmail Oğuz'dan 1944'te plağa alınan bu türkünün, kolay anlaşılabilmesi
için, saz kısmını bir tarafa bırakarak sadece vokal halinde kulağa gelen seslerini
notaya aldık.
Bir bağlama ve bir kemane ile
söylenirken tespit ettiğimiz ''Gül'' türküsünde paralel kent şeklinde yürüyen iki
seslilik vardır. Notasında görülen kentlerden başka birkaç aralık da,
sanatkarların bu türküyü küçük aralıklarla söylemiş olmalarından doğmaktadır.
Yirmi yıla yakın bir zaman
üzerinde durduğumuz Türk halk sazlarında çok seslilik, konusunun telli saz
çeşitlerinden bağlamalardaki şeklini Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanan
''Güzel Sanatlar'' dergisinde genişçe bir yazı ile tespit etmiştik(1). O yazıda,
Türk bağlamalarında gördüğümüz çok seslilik şeklinin çoğunlukla paralel
beşlilerden kurulmuş olduğu sonucuna varılmıştı.
Gene bu dergide, nefesli halk
sazlarımızın çok seslilik karakteri üzerinde de biraz durmuş ve çok seslilik
başlangıçlarıyla ilgili bir olay karşısında bulunduğumuzu kaydetmiştik(2) .
Ülkü'nün yeni seri 77'nci
sayısında birincisini ve bugün ikincisini verdiğimiz bu iki sesli halk türküleriyle,
gene paralel beşlilerden kurulmuş çok sesliliğin vokal olarak ta, şehir müziği
tesirinden uzakta kalan halk arasında yaşamakta olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz.
Bilindiği gibi, paralel beşliler ve
dörtlüler, sanat tarihinin kaydedebildiği ilk çok seslilik şeklidir. Musiki tarihleri
bunu böylece yazıyor. Yazıyor ama bugün ortaya koyduğumuz bu kuvvetli belgelerin bir
eşini de gösteremiyor ve sadece bu çeşit çok sesliliğin ilk defa nerede, ne zaman
başladığının henüz belirtilememiş olduğunu işaret etmekle iktifa ediyor. Halbuki
biz, folklor yolu ile, dedelerimizin zamanımıza kadar ulaştırdığı belgelere
dayanarak, bugün hayran olduğumuz çok sesli Avrupa musikisinin başlangıçlarındaki
büyük hissemizi elimizle kendi tarihimize yazmış bulunuyoruz. Bu belgeler,
başkalarıyla çürütülmedikçe bu böyle kalacaktır.
(1) Güzel Sanatlar, sayı: 2. 1940;
Milli Eğitim Bakanlığı yayımı.
(2) Güzel Sanatlar. sayı: 4. 1942: Milli Eğitim Bakanlığı yayımı.
|