Bilindiği gibi halk çalgıları halkın yaşama biçimlerine göre şekil
ve biçim kazanmıştır. Bazı bölgelerde büyük boy çalgılar
kullanılırken bazı bölgelerde ise bunun tam tersine küçük boy
çalgılar kullanılmaktadır. Türklerin en eski yaşama biçimi olan
konargöçer yaşama biçimi yani yazın yaylalara kışa doğru ise rakımı
daha düşük olan ve geçim kaynağı daha çok hayvancılık olan tarz,
geçmişte olduğu gibi günümüzde de Anadolu’nun birçok bölgesinde
görülmektedir. Bu tür bir yaşama biçiminin gereği olarak da cura,
sipsi, kaval, çeşitli ritm çalgıları vb. küçük boy çalgılar bu hayat
tarzının çalgıları olmuştur. Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu, Emrah
gibi halk ozanları ise bilindiği gibi gezici bir yaşam biçimine
sahip olan halk ozanlarıdır. Bu ozanlar şiirlerini sazları eşliğinde
söyledikleri için saz bu ozanların yaşama biçimlerinde özel bir yere
sahiptir. Devamlı gezgin olduklarından dolayı bu ozanların
sazlarının taşınması kolay olması için boylarının küçük olması
muhtemeldir. Karacaoğlan’ın devamlı gezdiğini ise şiirlerinden
anlamak mümkündür. Karacaoğlan’ın bağlama ailesinin en küçük boylu
sazı olan cura sazını çaldığını aşağıdaki dörtlükten de
anlaşılmaktadır.
Deniz kenarında mecnun gezerken,
Elime bir cura saz ıras geldi.
Nice şükretmeyim Bâri Hüdâ'ya,
Şahan arar iken baz ıras geldi.
Karacaoğlan’ın şiirlerinde fazla olmasa da saz veya başka çalgıların
adı geçmektedir. Saz bilindiği gibi aynı zamanda çalgıların genel
adıdır. Fakat Karacaoğlan’ın şiirlerine konu olan saz, bağlama
ailesine halkın vermiş olduğu genel bir isimdir. Karacaoğlan
şiirlerinde saz ile diğer çalgıları ayrı tutmuştur.
Sarıçiçek sarvan kurmuş naz ilen,
Âşıklar da keman ilen, saz ilen.
On beşinde yeni yetme kız ilen,
Seni yaylamanın zamanı dağlar.
Bir başka şiirde ise;
Santur mu istersin, saz mı istersin?
Ördek mi istersin, kaz mı istersin?
Tomurcuk memeli kız mı istersin?
Ben senin derdini çekemem gönül.
Başka bir şiirinde ise;
Avlusunda öter kumrular, kazlar,
Çalınır ötede çalgılar, sazlar.
Zülfü top top olmuş gelinler, kızlar,
Bizim de davamız görülsün bugün.
Karacaoğlan’ın sazı bugün bilinen bağlama türü telli bir çalgıdır.
Bunu ise şu şiirden anlıyoruz.
Karac'oğlan yari ünler,
Acı tatlı geçti günler.
Türkmen kızı diye inler,
Sazın telleri telleri.
Başka bir şiirinde ise;
Karac'oğlan der ki: Belim büküldü,
Ağzımın içinde dişim döküldü,
Nuh Nebî'nin haddesinden çekildi,
Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?
Buradaki önemli konulardan birisi de Karacaoğlan’ın sazının perde
yapısı veya perde sayısıdır. Her şeyden önce Karacaoğlan’ın sazının
perdeli olduğunu söylemek gereklidir. Çünkü 14.yy dan itibaren
kopuza perde bağlanmaya başlanmış ve kopuz adı yerine perdelerin
bağlanmasından dolayı artık bağlama denilmeye başlanmıştır. Ayrıca
Karacaoğlan’ın şiirlerinde kopuz adının hiç geçmemiş olması da bu
düşünceyi doğrulamaktadır. Diğer bir konu ise aşağıdaki şiirde de
görüleceği gibi Karacaoğlan’da bir düzen bilgisinin olduğu
görülmektedir. Düzen bağlamada akort karşılığı kullanılan bir
kavramdır. Bağlamada akort olabilmesi için perdelerin olması
gereklidir. Ayrıca bunu aşağıdaki şiirden de anlamak mümkündür.
Karac'oğlan der ki: Olaydı sözüm,
Ayağın altına türaptır yüzüm,
Kırılmış perdesi, çalmıyor sazım,
Sazlar düzen tutmaz, teller perişan.
Aşağıdaki şiirlerde geçen “Alışkın” veya “Tel alışkın” ifadesi de
akort bilgisinin olduğunu göstermektedir;
Odanda çalınır alışkın sazlar,
Kız seni görünce yüreğim sızlar.
Başıma toplanmış gelinler, kızlar,
"Şu bizim davamız görülsün!" diye.
Başka bir şiirde ise;
Şahanım var, bazlarım var,
Tel alışkın sazlarım var.
Yâre gizli sözlerim var,
Diyemiyom ele karşı.
Fakat Karacaoğlan’ın sazı acaba kaç perdeli idi? Ve perde yapısı
nasıldı? Bu konu ile ilgili Karacaoğlan’ın şiirlerinde bir bilgi
bulunmamakla birlikte Karacaoğlan’ın yaşadığı 17.yy.da yukarıda da
anlatıldığı gibi kopuza perde bağlanmıştır ve perde sayısı günümüze
doğru gelen süreçte artış göstermiştir. Günümüzden 80-100 yıl önceki
bağlamalara bakıldığında ise başta Karacaoğlan’ın yaşadığı
coğrafyalardan biri olan Çukurova bölgesindeki bağlamaların perde
sayısının 6 ile 10 arasında değişebildiği görülmektedir. Bu
bağlamaların perde yapısında günümüzde olduğu gibi çeyrek sesler
bulunmamaktadır. Bu bağlamaların perde yapısı yarım ve tam seslerden
oluşan “Tampere” sisteme yakın bir yapıdadır. Bu bilgilerin ışığında
Karacaoğlan’ın curasına benzerlik açısından en yakın olabileceğini
düşündüğümüz bir curayı 28-30 Mayıs 2010 tarihleri arasında Osmaniye
ilinin Düziçi ilçesinde düzenlenen “13.Altın Saz Ödüllü Karacaoğlan
Âşıklar Bayramı” sırasında Âşık Karayiğit Osman’ın(Osman İper)
elinde gördük. Âşık Karayiğit Osman aynı zamanda 1936 yılında ünlü
müzikolog Bela BARTOK’un bölgede yapmış olduğu araştırmalar
sırasında derleme çalışması yaptığı “Kır İsmail” in de çırağıdır.
Foto №1 Âşık Karayiğit Osman (Osman İper). Fotoğraf Karacaoğlan’ın
yaşadığı rivayet edilen Düziçi ilçesinde 29.05.2010 tarihinde
çekilmiştir.
Âşık Osman bu curayı 1964 yılında Düziçi’ne bağlı Diyarfaslak
köyünde yaşayan 90 yaşındaki Âşık Hüseyin’den aldığını, onunda
gençliğinde Kahramanmaraş’a bağlı Türkoğlu ilçesinin Karalar Köyünde
yaşayan 80-90 yaşlarındaki bir âşıktan aldığını söylemektedir.
Buradan da Aşık Osman’ın çalgısının yaklaşık 200 yıllık bir çalgı
olduğu anlaşılmaktadır. Âşık Osman bu sazın yörede bilinen diğer
isimlerinin “Baltasaz” ya da “Damdıra” olduğunu, teknesinin dut,
göğüs kapağının çam, sapının da ardıç ağacından yapıldığını,3
telli,13 perdeli ve perdelerin bağırsaktan yapılmış olduğunu,
perdenin yöredeki diğer isminin de “Çivi” olduğunu ifade etmektedir.
Âşık Karayiğit Osman’ ın curasını incelediğimizde alttaki iki çelik
telin bir tanesini 0,18mm diğerini 0,20mm en üstteki tek teli de
0,30mm olarak tespit ettik. Bu tellerden alt ikisini LA sesine üst
teli ise Mİ sesine akortlamaktadır. Âşık bu tellerden alt ikisine
aynı anda basarak ezgi çaldığını ve üst teli de dem sesi elde etmek
için kullandığını söylemektedir. Âşık Karayiğit Osman; Karacaoğlan,
Köroğlu ve Âşık Garip makamlarını sazı ile çalıp söylemektedir.
Foto №2 Üç Telli Balta Saz’ın ön kısmından görünüşü. (29.05.2010)
Foto №3 Üç Telli Balta Saz’ın yan kısmından görünüşü (29.05.2010)
Karacaoğlan Anadolu’da çok bilinen ozanlardandır. Çünkü ozan ve âşık
olarak bilinen bu saz şairleri gezici oldukları için birçok bölgede
görülmüş ve tanınmışlardır. Bununla birlikte bu tür ozanlar halkın
duygularını dile getirip onların tercümanı olması nedeni ile bir
halk kahramanı gibi değerlendirilmiş ve gittikleri her yerde halk
bunlara sahip çıkmış ve kendilerinin bir parçası gibi görmüşlerdir.
Aynı zamanda Karacaoğlan, şiirlerindeki üslup, dil ve içerik
bakımından kendisinden sonra gelen birçok ozanı da etkilemiştir. Bu
sebeple kendisinden sonra gelen birçok ozanın da “Karacaoğlan”
mahlasını kullandığı görülmektedir.
Görüldüğü gibi bağlama türü çalgılar çok eskilerden günümüze kadar
çeşitli şekil ve boyları ile halk ozanlarının elinde halkın derdini
anlatmada birer araç olmuştur. Bu kültür unsurları geçmişin müzik
yapısı, ses sistemi, ezgi yapısı, tel yapısı, halk çalgıları gibi
müzik kültürü ile ilgili birçok özelliği veya bilgiyi günümüze
aktarma bakımından da önem taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin
kurucusu ulu önder Atatürk’ün de belirttiği gibi; “Efendiler şu
gördüğünüz sazın telleri arasında bir milletin kültürü dile geliyor.
Bu küçük sazın bağrından kopan nağmeleri bu istikamette geliştirmeye
kıymet verilmelidir” düşüncesi, konu ile ilgili önemi yeterince
açıklamaktadır.
KAYNAKÇA
1. BAŞGÖZ, İlhan (1977), Karac’oğlan, Bahar Mat.,Cem Yayınevi,
İstanbul.
2. EKİCİ, Savaş (2006), Bağlama Eğitimi Yöntem ve Teknikleri, Yurt
Renkleri Yayın Evi, Ankara.
3. ERGUN, Saadettin Nüzhet. (?). “Karacaoğlan Hayatı ve Şiirleri”,
İstanbul Maarif Kitaphanesi, 21.Baskı, İstanbul.
4. MAKAL, Tahir Kutsi (1977), Karacaoğlan, Toker Yayınları,
İstanbul.
5. ÖZTELLİ, Cahit. (2008). “Karacaoğlan Yaşamı ve Bütün Şiirleri”,
13.Baskı, Özgür Yayınları, İstanbul.
6. SAKAOĞLU, Prof.Dr. Saim (2004), Karaca Oğlan, Akçağ Basım Yayım
Pazarlama A.Ş. , Ankara.
7. SAYGUN, Ahmet Adnan (1952), Karacaoğlan Yeni Bilgiler- Bir
Rıvayet Melodiler, Ses ve Tel Birliği, Doğuş Ltd. O. Matbaası,
Ankara.
8. Kaynak Kişiler.
Adı:Âşık Karayiğit Osman (Osman İper)
Doğum Yeri: Osmaniye ili, Düziçi ilçesine bağlı Çitli Köyü
Doğum Tarihi: 1954
Mesleği: İnşaat ustası
Öğrenim Durumu: İlkokul
*) Gaziantep Üniversitesi,
Türk Müziği Devlet Konservatuarı, Sanatçı Öğretim Elemanı.
**) Bu yazı daha önce Folklor Halk
Bilim Dergisi (Cilt:7 Sayı 70,S.53-56 2010 Ekim) nde yayınlanmıştır.
|