Toplumlar, kültürlerine sahip çıktıkları oranda
varoldular ve varolacaklar. Çağdaş medeniyetin insanoğluna sunduğu
teknolojik yenilikleri de kültürlerine uyumlu bir şekilde adapte
ettikleri taktirde varolmaya devam edecekler. Aksi olduğu taktirde
yok olmaya mahkumdurlar.
Bugün belki de ekonomik koşullar yüzünden pek önem vermediğimiz ve
yalnızca gereklilikten dolayı düğünlerimize çağırdığımız çalgıcılar,
aslında kültürümüzün bir parçası olan müziğimizi, gelecek kuşaklara
aktaran isimsiz neferlerdir. “ Acaba müziğimiz gelecek kuşaklara
nasıl aktarılıyor ?” sorusunu sorduğumuz zaman memnuniyet verici bir
duyguyla dolup taşıyor muyuz ? Bunları irdelemeden önce eski Kıbrıs
düğünlerine göz atmakta yarar görüyorum.
Ulaşabildiğim kaynaklara ve kaynak kişilere göre eski düğünlerden
1910’lu yıllardan itibaren bahsedebileceğim. O dönemlerde
insanlarımızın yaşam şekilleri şimdiki gibi değildi. Değil
televizyonun, elektriğin bile olmadığı köylerde insanların eğlence
faaliyetleri düğünlerle sınırlı gibiydi. Genellikle gece
karanlığıyla yatılır, gün doğarken kalkılıp tarlaya çalışmaya
gidilirdi. Bu tekdüze yaşam, tarlaların sürülmesinden ekinlerin
biçilip harmanlanmasına kadar devam ederdi. İşte harmanların
kaldırıldığı bu dönemde de düğünler yapılırdı. Çalgılcılar çağrılır,
hazırlıklar yapılır ve genellikle birkaç gün süren düğün başlardı.
Kadınlar kapalı mekanlarda ince saz dediğimiz tef, darduka, keman ve
tambura eşliğinde eğlenirlerken, erkekler de genellikle harmanlık
gibi yerlerde davul-zurna eşliğinde eğlenirler, yer-içerlerdi. Kozan
Marşı, Kıbrıs Çiftetellisi, Susta, Bekri (Mandıralı), Sabah
Fasılları gibi günümüze kadar ulaşabilen eserler o düğünlerin
değişmez müzikleriydiler. Kıbrıs manileri kadınlar bölümündeki
eğlencelerde “Kadifeden Kesesi” türküsünün melodisiyle söylenirdi.
1960’lı yıllara kadar süregelen bu aktiviteler çağdaş müzik
aletlerinin Kıbrıs’taki gençler tarafından çalınmaya başlamasıyla
yavaş yavaş şekil değiştirmiştir.
İnsanların tuhaf bakışları karşısında özellikle kentlerde yeni bir
müzik türü kendini göstermeye başlar. Hafif Batı Müziği tarzında
icra edilen bu müzikler kentlerde yer etmeye başlasa bile köylerde
eski müzik türüne devam edilir. Mehmedali Tatlıyay, Ahmet
Altıparmak, Ahmet Uzundal ve Hüseyin Cahit’ten oluşan “MEHMEDALİLER”
topluluğu tüm yaşamları boyunca halkımıza hizmet etmişler ve
isimlerini Kıbrıs Türk Müzik tarihine altın harflerle
yazdırmışlardır. Düğünler artık şekil değiştirmiş, birkaç gün süren
düğünler yerini birkaç saate bırakmıştır. Genellikle gitar, bateri,
basgitar, org ve saksafon gibi enstrümanlarla yeni müzik grupları
yavaş yavaş boy göstermeye başlamışlardır. 1960’lı yılların sonunda
festivallerde yapılan yarışmalar dolayısıyla yapılan çağdaş besteler
müzik kültürümüzdeki yerini almıştır. Kuşkusuz ki bu bestelerin
topluma aktarılmasında en büyük pay düğünlerde müzik yapan
gruplarındır. Bestelerin büyük bölümüne imza atan grup “SILA 4” olsa
da aktarmaları yapan diğer gruplardan “FIRTINALAR” en uzun süre
sahnelerde kalmayı başarabilmiş grubumuzdur. 1980’li yıllarda
toplumun bazı kesimleri ciddi araştırmalar yapmış, eski
şarkılarımızı yeniden düzenleyerek çağdaş müzik aletleriyle icra
etmişlerdir. Bu konuda “GAZİ SET”in çalışmaları müzik kültürümüzün
genç kuşaklara aktarılmasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu
aşamalardan sonra teknolojik imkanların artmasıyla birlikte yeni
gruplar oluşmuş ve bir anda her bölgede çığ gibi büyümüştür. Son
zamanlarda artan ekonomik sıkıntılar nedeniyle 4 – 5 kişiden oluşan
müzik grupları yavaş yavaş dağılmaya, yerini tek kişiden oluşan ve
teknolojinin de yardımıyla bilgisayar destekli müzik yapan piyanist
şantörlere bırakmaya başlamıştır. Günümüze kadar müziğimizi yeni
nesillere aktarmaya çalışan gruplarımız canla başla çalışmalarına
sürdürmekte, üretmekte ısrar etmektedirler. Müzik kültürümüzün yeni
kuşaklara aktarılmasında en önemli sahne pozisyonunda olan
düğünlerimizde artık genellikle piyanist şantörler görev yapıyorlar.
Başka insanların hazırladığı bilgisayar disketleriyle, MIDI
müziklerin sadece sözlerini okuyan bu insanların gelecek kuşaklara
ne aktaracağı merak konusudur.
İyi ki inatla çalışmalarını sürdüren gruplarımız ve araştırmalarını
sürdürüp otantik müzik icra eden sanat derneklerimiz var.
• Müzik Öğretmeni.
Yararlanılan Kaynaklar :
-Unutulmaktan Korkuyorum Gençlik Merkezi Yayınları 1996-Lefkoşa
-Kıbrıs Türküleri Ve Oyun Havaları TANER, Yılmaz - İSLAMOĞLU,
Mahmut 1979-Lefkoşa
|