| Kelimelerle anlatamadığımız duygulan, kendi
              malzeme ve kurallarıyla dile getiren müziğin, doğumumuzdan ölümümüze
              kadar, hayatımızın her safhasında rolü olduğu meydandadır.
              İnsanın var olduğu ilk günden beri, varlığına kuşku
              duyulmayan müziğin, bugüne kadar tabii gelişimine devam eden
              insan medeniyetinde oynadığı müstesna rolü gözden uzak tutmak
              mümkün değildir. İnsan,
              sanatın her koluna yabancı kalabilir, ama müziğe asla. 0,
              benliğimizin sökülüp atılamayacak bir yerinde, gönlümüzün
              tam ortasında tahtını kurmuştur.
              
                   
              İnsan benliğiyle bu derece iç içe olan müzik üzerinde,
              eğitim alanında önemle ve samimiyetle durulması gerekmektedir.
              
                   
              Müzik eğitiminin uygulamaya (icra'a) yönelik iki temel
              alanından biri ses eğitimi, diğeri de çalgı eğitimidir.
              
               Geleneksel
              Türk Müziği çalgılarının da öğretimi yapılan
              konservatuar ve fakültelere bakıldığında, Batıda bize geçen
              çalgılara ait yerli ve yabancı çalgı metodlarının
              bulunmasına karşılık, yerli çalgılarımıza ait metodların
              bulunmadığı, olanların da birbirinden farklı yol ve teknikler
              izlediği görülmektedir.
              
               Bir
              ülkede, yaşayan, binlerce yıllık geçmişten gelirken
              geleneklerin potasında yoğrulmuş ve halkın günlük hayatına
              girmiş müziğe ait teknik ve inceliklerin, o ülkede öğretilmesi
              kadar tabii bir şey olamaz. Bu geleneklere bağlılıktan çok,
              değerlerimize sahip çıkma, ve kişiliğimizle, onurlu bir biçimde
              dışa açılma ortamını hazırlama çabasıdır.
              
                   
              Hemen her yıl denecek kadar sık sık opera sahnemizde yer
              alan "Arşın Mal Alan'' opereti acaba nasıl dışa açıldı?
              
                   
              ''İlk güzel nağme ve raks melodiyalarının yaradılışı
              halk özüdür'' diyen Üzeyir Hacıbeyli'nin 1922'de Azerbaycan
              da ilk musiki mektebini kurması, Orada senfonik orkestraya dahil
              çalgılar yanında tar, kamança ve balaban gibi halk çalgılarının
              öğretilmesine imkan sağlaması, 1924'te mektebin tekniqum'a çevrilmesi
              1926'da tekniqum'un Konservatuarla birleştirilmesi ile burada
              halk musikisi aletlerinin öğretilmesi gerekliliğine inanan aydın
              ve ilerici görüşlerin çizdiği yolla "Arşın mal
              alan", "Köroğlu'', "Meşhedi İbad'' ve benzeri
              eserler dışa açıldı.
              
               Bu
              örneği vermenin sebebi, olayların hemen yakınımızda ve bizi
              etkiler bir biçimde gelişmesidir. Halk çalgı aletlerinin de
              Devlet Konservatuarlarında öğretilmesi; Bunlarda yapılan
              sistemli, içinde basit çok sesliliğin bulunduğu şarkı,
              mahnı, tesnif gibi eserlerin benimsenmesini, yine bu çalgıların
              da eşlik ettiği Opera, operet, senfonik şiir gibi büyük
              formlardan da zevk almasını sağlamıştır.
              
               Büyük
              mücadelelerden sonra bugün Konservatuar ve müzik eğitimi veren
              fakültelerde bağlamanın da yer almasını sağlayan yönetici,
              öğretmen, herkesi saygıyla selamlıyorum.
              
               Ancak
              ne yazık ki, bu çalgının eğitimde okuldan okula, hatta öğretmenden
              öğretmene, farklı öğretim yolları izlenmektedir. Çalgıya
              ait tam bir metodun olmaması, Onun bilimsel ve teknik imkanlarının
              öğrenilememesine, öğrenenlerin ise ayrı ayrı tekniklere
              sahip olması gibi bir çıkmazı hazırlamıştır.
              
               Bağlama
              yapısıyla, tekniğiyle ileri ve gelişmeye müsait bir çalgıdır.
              Onunla bir ezgiyi seslendirirken basit armonik figürler ve
              akorlar elde etmek mümkündür.
              
               Bugün
              Amerikalı, Kanadalı, Macar ve Japon müzikologların merakla
              çözmeye çalıştığı ve öğrenmek istediği bağlamanın
              daha yaygın bir biçimde tanınması için dil, teknik ve yöntemi
              evrensel olan bir bağlama metodunun varlığı gerekmektedir.
              
               Burada hareketle bir bağlama metodu
              planı arz ediyorum: 
              
               1. BÖLÜM
              
               a. Genel bilgi
              
               Bu bölümde bağlamanın tarihi gelişiminden
              söz ederek, bağlama, bağlama ailesi, boyutları ve biçimiyle
              tanıtılır. Tellerinin sayı cins ve kalınlıkları hakkında
              bilgi verilir. Bu bölümde metodu doğrudan ilgilendirmediği için,
              giriş, dip not veya ek bilgi gibi kitap arkasında da
              verilebilir.
              
                 
              
               b. Çalgıyı tanıyalım
              
               Bu bölümde ise çalgının
              ''burguluk'', ''kol'', ''tekne'' gibi bölümleri ile
              ''burgular'', ''perdeler'', ''teller'', ''eşik'', ''üst eşik'',
              ''dip eşik'' gibi parçaları tanıtılır, net ve belirgin bir
              çizimle gösterilir.
              
               c.
              Bağlamanın ve tezenenin doğru tutuluşu, parmakların perdeler
              üzerindeki durumu çizimle gösterilir.
              
               d. Gerekli işaretler
              
               Burada metodun uygulanmasında
              bilinmesi gereken parmak numaraları, tezene vuruş imleri ve
              telleri belirleyen imler ile hızla nüansa ve tekrarlara ait bir
              kaç işaret ve deyim verilir .
              
               e. Bağlamanın akordu
              
               Bağlamanın aktarımlı bir çalgı
              ve diyapazona göre duyuluşunun bir tam beşli alttan olduğu,
              notasının ikinci çizgi sol anahtarı ile yazıldığı,
              Akordunun dördüncü oktavın Do, üçüncü oktavın Sol ve dördüncü
              oktavın Re seslerine çekilerek yapıldığı, alt ve üst
              tellere eklenecek yandaş bam tellerin bunlardan birer oktav pes
              olacağı anlatılır .
              
               f. Diyapazonu ve Reqistrleri
              
               Burada bağlamanın en pes sesi ile en
              tiz sesi arasındaki genişlik; çalgının kalın, orta ve ince bölümleri
              porte üzerinde gösterilir .
              
               II. BÖLÜM
              
               ALIŞTIRMALAR
              
               Alıştırmalara
              öğrencinin tezenesiyle telleri sıhhatli bir biçimde tek tek
              bulabilmesini sağlamak amacıyla boş tellerden başlanır. Ôğrenci
              önce üst vuruşlarla, sonra da üst-alt vuruşlarla her üç
              teli boş olarak yoklayabilmelidir.
              
                      
              Daha sonra sırayla 1'inci, 2'nci, 3'üncü parmakları
              kullanma alıştırmalarına geçmelidir. 4 'üncü parmak çok
              sonra kullandırılmalıdır.
              
                   
              Alıştırmalar önce öğretmen tarafından çalgıyla gösterilmeli,
              sonra öğrenciden istenmelidir.
              
                   
              Ôğrenci nota çözüm ve çalgı hakimiyetinde belli bir
              düzeye gelince, öğretmen eşliği için yazılmış iki sesli
              alıştırmalara geçilmelidir.
              
                
              
               Alıştırmalardan sonra çeşitli
              kompoze ezgiler gelir .
              
               Bunlar :
              
               1. Çeşitli türküler
              
               2. Çeşitli çalgısal ezgiler
              
               3. Bağlama için yazılmış parçalar
              ve dileriz ki çok seslendirilmiş anonim türküler değil, bağlama
              ve senfonik orkestra için yazılmış konser parçalarından bağlama
              partileri.
              
                
              
               III. BOLÜM
              
               ÜSLUPLAR VE TEZENE BİÇİMLERİ
              
               Bu bölümde bağlamada hakimiyet
              kazanmış, Yozgat, Kayseri, Konya, zeybek, teke ve karşılama
              gibi daha çok yörelere özgü üsluplarla, süpürme, çırpma,
              tarama, çiftleme, tremolo gibi vuruşlarla ilgili tezene biçimleri
              ve çarpma, çekme, vibrando gibi parmak süslemeleri öğretilmelidir.
              
                
              
               IV.BOLÜM
              
               ÇEŞİTLİ DÜZENLER VE POZİSYONLARI
              
               Bu
              bölümde bağlamada uygulanan, ümmü, abdal, müstezad, rast, sabahi,
              ve misket gibi yaygın düzenlerden söz edip, bunlar arasında
              pratik değeri olan misket düzeni üzerinde durulmalı,
              pozisyonlarını öğretir alıştırmalar vermelidir.
              
                
              
               V .BÖLÜM BAĞLAMA DÜZENİ Bozuk düzeninden sonra en yaygın ve
              pratik değeri olan bağlama düzeni ayrı bir bölüm olacağı
              gibi, hatta ayrı bir kitap olarak da işlenebilir.
              
               SONUÇ:
              
               Geleneksel
              müziğimizin estetik kurallarının korunabilmesi, bunlarla uğraşanların
              aynı dili konuşabilmesi, birlik ve bütünlük içinde
              olabilmesi, müzik icraının yükselmesi ve soyluluğundan bir şey
              kaybetmemesi için eksik metodların bir an evvel tamamlanması
              gerekmektedir.
              
                      
              Bağlama metodu konusu bunlar içinde, en önde çözüme kavuşturulması
              ve biçime bağlanması gereken bir konudur. Çalgının ve müziğinin
              icrada yozlaşmaması, teknikte layık olduğu seviyeye ulaşabilmesi
              ve yeterince tanınabilmesi için geç kalınmamalıdır.
              
                
              
               |