Günümüz bir kısım müzik otoriteleri; sahibi bilinmeyen (anonim)
ezgilere “türkü” demektedir. Sahibi belli olan, (söz ve müziğini
yapanı bilinen) ezgilere de “beste” denmektedir. Bu tür eserlere
bazen de “türkü formunda yazılmış beste” tabiri kullanılmaktadır.
Bir başka ifade ile eserin sahibi belli değilse “Türkü”, belli ise
“Beste” tabiri kullanılmaktadır. Ben bu görüşe katılmıyorum. Neden,
derseniz: konuyu bu yazımda izah etmeye çalışacağım.
“Anonim” kelimesi “sıfat”tır1, yani eserin niteliğini belirtmek için
kullanılır, Fransızca “anonyme” kelimesinden gelir. Türk Dil Kurumu
sözlüğünde “Adı sanı bilinmeyen, Çok ortaklı, yazanı, yapanı,
söyleyeni bilinmeyen (eser) olarak tarif edilmiştir. Yine, Türkü:
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume:
Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü olarak tarif
edilmiştir.
Halkın içinde söylenen, halkın malı olmuş fakat bestekarı bilinmeyen
türkülere “Anonim Türkü” denilmektedir.
Türkü’nün söz ve müziği -genellikle- bir kişi tarafından üretilir.
Fakat sözü başkasına, müziği başkasına ait türküler de vardır. Bir
grup insanın bir araya gelip de birlikte bir türkü yaptıkları pek
vaki değildir. İşte bu nedenle “Anonim” kavramı, türkünün bir kişi
tarafından yapıldığını reddetmekten ziyade, Türkünün sahibinin belli
olmadığı ve çok kişi tarafından benimsendiği, türküyü seven
kişilerin on türküye bazı katkılarda bulunduğu anlamında
kullanılması gerekir. Bir başka ifade ile “Türkülerin sahibinin
belli olmaması, türküyü bir topluluğun birlikte yaptığı anlamına
gelmez.”
Kişi türküyü, ya irticalen (doğmaca) üretir veya belli bir zaman
dilimi içinde düşünerek sözlerini, ezgisini üretir. Her halükarda
“Türkü; bir kişinin fikir mahsulü olarak ortaya çıkar”. Türkü, halk
tarafından sevilirse belli bir zaman diliminden sonra topluma mal
olur. .
Bir türkünün sevilmesi yaygınlaşması için o eseri dinleyenlerin
duygu ve düşünceleriyle örtüşmesi gerekir. Aksi halde eser, bir
müddet sonra unutulup gider. İşte türkünün sevilerek halk tarafından
benimsenmesi ile “anonimleşme” süreci başlar. Onu seven benimseyen
toplum, bazen türküye bir şeyler katar. Bazen de türküyü olduğu gibi
sever. Böylece bir ferdin fikri mahsulü olarak ortaya çıkan bir eser
halkın malı olur. “Anonimleşir”. Aşık Veysel’in “Benim sadık yarim
kara topraktır” türküsünde veya Abdullah Balak’ın “ Fadile”, Bedran
Kırmızı’nın “Tosunu”, Bedir Çağlayan’ın “Dolana ay dolana”, Cemil
Cankat’ın” Gitti canımın cananı” “Mehmet Özbek’in “Gözlerin Fettan
Güzel”, Abdurrahim Karkoç’un “Mihriban” , Arif Çelik’in “Pala Remzi”
türkülerinde olduğu gibi. Mevcut görüşe göre bu eserlerin sahibi
belli olduğuna göre bunlara “anonim” dememiz mümkün değildir. Hal
böyle iken TRT ‘de Emrah, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan,
Dadaloğlu, Seyrani, Sümmani ve daha birçok ozanın sözlerinin yer
aldığı türküler var. Sahibi belli diye bunları da “Türkü”
saymayın.., Anonim değil diye bunları da repertuar listeden çıkarın
(!)
Eğer “Anonim” kelimesini sahibi belli olmayan” anlamında kullanırsak
elbetteki Karacaoğlan, Emrah gibi söz yazarı bilinen türküler
“anonim” değildir. Yani bu türkülerin sahipleri bellidir. Fakat
“anonim” kelimesini eşittir “türkü” olarak ağlılar ve anonim olmayan
eserlerin türkü olarak kabul edilmeyeceği sonucunu çıkarırsak, ben
bu görüşe katılmam. Çünkü yukarıda –ve daha birçok örnek
sayabileceğim- eser sahibi belli olsa format olarak “türkü”dür.
Sözleri ile edebi olarak türkü kalıbındadır. Ezgi olarak da türkü
formundadır. O zaman şu sonucu ortaya koyabiliriz. “Bir müzik
eserine türkü diyebilmek için, sahibinin belli olup olmamasına
değil, türkünün söz ve ezgi yapısına bakmamız gerekir.”
TRT yıllardan beri sadece “anonim” türküleri repertuarına alır.
Sahibi belli olan “İngiliz (!)” eserleri saf dışı bırakır. Fakat
TRT’nin bu tutumu zaman zaman çok ince bir taktikle aşılır. Şöyle
ki: Eser sahibi söz-müzik benim derse eseri TRT repertuarından geçmeyeceğini bildiğinden Türkünün repertuardan geçmesi için
kendinin bestelediği türküsüne sahip çıkmaz ben “bu türküyü yaşlı
birinden duydum veya ustalarımdan dinledim” der. Böylece o türkü
anonim türkü olarak TRT repertuarına alınır. Türkünün söz ve
müziğini yapan kişi, türkünün “Kaynak kişi”si olarak kayıtlara
geçer. TRT repertuarında buna örnek çok eser vardır. Şu andaki
mevzuata göre kaynak kişilere derlemecilere telif ödenmemektedir.
–bu uygulama da yanlıştır- Eserini TRT’ye kaynak kişi olarak
kaydettiren kişi, eserinin telifini alabilmek için aynı türküyü MESAM’a söz-müzik kendine ait olarak kaydettirir. MESAM ve TRT
kayıtları karşılaştırıldığında buna örnek çok eser olduğu
görülecektir.
İşte bu ve bunun gibi çarpıklıkların nedeni “anonim-sahibi belli
olmayan ” eserlerin “Türkü” olarak kabul edilmesi, “beste-sahibi
belli olan” eserlerin türkü olarak kabul edilmemesidir.
Bana göre böyle bir ayrım yanlıştır. Dün olduğu gibi bugünde
insanlar ayrılıklarını, özlemlerini, acılarını, sevinçlerini,
özlemlerini dizelere dökmekte ve bunları bestelemektedirler.
Konular, kavramlar, anlayışlar değişse de “türkü yakma” geleneği dün
olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Dün, isimlerini öne
çıkarmayan veya zaman içinde unutulan bestekarlar yerine, bugün
bestelendiği eseri notere tasdik ettirilen, MESAM’a kaydettirilen
bestekârlar dönemindeyiz. Çünkü işin içine telif ücreti meselesi
girmiştir. O halde biz bir esere türkü diyebilmek için, sahibinin
belli olup olmamasına değil. Söz ve müziğinin türkü formunda olup
olmadığına bakmamız gerekir..
Buna göre; Türkünün tarifini şöyle yapabiliriz. “Edebi açıdan, söz
ve biçim olarak türkü türünde yazılmış, müziği de geleneksel türkü
formunda olan bütün eserlere Türkü denir.” Anonim ve beste
türkülerin de biri birinden ayrılması için türküleri şöyle
sınıflandırabiliriz. Türküler; “Anonim türküler (Sahibi belli
olmayan türküler) ve Beste türküler (Sahibi belli olan türküler)
diye ikiye ayrılır.”
1 Sıfat: Bir ismi,
nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten
kelime, ön ad.(Türk Dil Kurumu)
*Bu yazı 06.04.2006 tarihinde Şanlıurfa’da
yayınlanan Bizim gazetede ve http://www.urfahaber.net ve http://www.abuzerakbiyik.com
internet sitelerinde yayınlanmıştır.
|