I
Ilgar: Verilmiş söz, ant.
Irağ: Irak, uzak.
Irak: Irak, uzak.
Irgalamak: Yerinden oynatmak, sallamak, sarsmak.
Irk-ı tahir: Irkı temiz.
Irma: Uzaklaştırma, kaybetme.
Issı: Sıcak.
İ
İbadet: Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelik saygı davranışı, tapmma, kült.
İblis: Şeytan.
İçerem: İçerim.
İçmeyem: İçmeyeyim.
İçün: İçin.
İflah etmez: Ondurmaz.
İflah eyler: Ondurur.
İflah: Onma, zor durumdan kurtulma, iyi duruma gelme.
İgit: Yiğit, erkişi.
İğenli: Güzel kokulu.
İğva: Hırsmı uyandırma, kışkırtma.
İhlas: Gönülden gelen dostluk, içtenlik, doğruluk, özlü, halis olmak.
İkdam: Gayret ve sebatla devamlı çalışma.
İkikuş: Şiirde geçen bir yer adı.
İkrar vermek: Söz vermek.
İkrar: Mürşide teslim olmada verilen söz.
İkrar: Verilmiş söz.
İlgar: Verilmiş söz, ant, ılgar .
İlişmek: Yakalanmak, tutulmak.
İm: Anlam yükletilen şey, işaret.
İmaret: Mamur etmek, şenlendirmek.
İmran: Kur'an'ı Kerim'in üçüncü suresi.
İncü: İnci.
İndi: Şimdi, imdi.
İntiha: Son, nihayet, eğitme.
İntizar: Bekleme, beklenilme, gözleme.
İnzal olmak: İndirmek, indirilmek.
İravan-Eli: İravan İli, Erivan.
İreli: İleri.
İrevan: Erivan.
İrhan: Reyhan, fesleğen.
İrşad: Doğru yolu gösterme, uyarma, Hak yoluna götürme. (Bu işi yapanlara mürşid denir)
İsfahan: İran'da X. Eyaletin merkezi olan şehir. Isfahan, Zargos'un doğu yüzünün eteğindedir. Karışık asıllı olan halknın çoğunluğu Türkçe konuşur.
İsgender'i Zülkar: Büyük İskender. İ.Ö. 356-323. Makedonya kralı. Philippos II.nin oğlu. Aristotales'in öğrencisi. Genç yaşta babasının yerine geçti. Anadolu'yu ve İran'ı egemenliğine aldı. 13 Haziran 323 günü, Doğu dünyasnın egemeni olarak otuz üç yaşında öldü.
İşve: Kadınların hoş aldatıcı tavırları, naz, cilve.
İstifsar etme: İfade etme, sorma, sorup anlama.
İtgin: Yitik, yitkin.
İtirmek: Yitirmek, kaybetmek.
İtirmişem: Yitirmişim, kaybetmişim.
İtirmiştir: Yitirmiştir, kaybetmiştir.
|